Ancak medyaya yansıyanların perde arkasında pazarlıkların sürdüğünü hem AKP hem de medyası doğruluyor.
Hatta anlaşmazlıkların hangi noktalarda düğümlendiği konusu da, yine AKP'li kimi kalemler tarafından yazılan yazılar aracılığıyla netleşiyor.
Sabah Gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, medyada yer alan güvenli bölgenin ilk kısmının Türkiye, bir sonraki hattın ise Amerikan kontrolünde olacağı iddialarıyla ilgili, "Daha bu haritalar çok değişebilir" yorumunu yapıyor.
Taraflar arasında pazarlığın devam ettiğini de hatırlatan Yalçın, Türkiye'nin 30 km derinliğindeki güvenli bölgenin kendi kontrolünde olmasını istediğini, ABD'ninse bunu kabul etmediğini kaydediyor ve bu durumda kademeli hat yaratmanın 'düşünülebileceğini' belirtiyor ancak 'işin can alıcı kısmı'nı da, "Ancak bu kademelerin hangisinin kimin kontrolünde olacağı asıl can alıcı nokta" satırlarıyla özetliyor.
Yalçın'ın aktarımıyla Ankara ile Washington hattındaki pazarlığın detayları şöyle:
"Eğer Amerikan tarafı kademelendirme fikrini öne sürüyorsa ve güney kademelerde doğrudan Amerikan kontrolünü savunuyorsa doğal olarak Türkiye'nin de kuzey kademelerde doğrudan Türkiye kontrolü için diretmesi gerekir.
Anlaşmanın kıymetini hepimiz biliyoruz. Barışçıl yöntemlerle Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna ayak basması önemli. Zaman içerisinde bu alanı genişletmek istendiği fikrini de anlıyoruz.
Ama Amerika'nın çok sıkı kontrolü altında oluşturulacak bir güvenli bölge bizi güvenli kılmaz. Aksine PYD'nin güneyde daha korunaklı bir zemin elde etmesini sağlar. Zaten Amerika bu bölgeyi kontrol ediyor ve dolayısıyla Türkiye ile anlaşmak zorunda kalması bir çeşit tavizdir diye düşünebilirsiniz. Ancak bu taviz Türkiye'nin yakın markaja uğraması sonucunu doğurmamalı.
Veya Türkiye'nin gerçekleştirmek istediği bir askeri operasyonun önüne engel olarak çıkartılmamalı."