Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve erken seçim konuları hakkında "A planımız 2021-2022 için, bir genel başkanın iddialı olması gerekir" yorumunda bulundu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, “Bu sistemde cumhurbaşkanlığı herkesin hoşuna gider; bir genel başkanın iddialı olması gerekir” dedi.
Ali Babacan'ın konuşmalarından satır başları şöyle:
“İktidar, Sorunlara Çözüm Üretemediği İçin Ayasofya Gibi Hassasiyetleri Öne Çıkarıyor”
Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda, “İktidar, sorunlara çözüm üretemediği için, hassasiyetler ön plana çıkartılarak siyasi destek korunmaya çalışılıyor” dedi, bu konuda geçmişte ve bugün yapılan açıklamalardaki tutarsızlıklara dikkati çekti. Ekonomideki gidişatın kötü olduğunu belirten Babacan, “Türkiye karanlık bir tünele girdi. Ucunda ışık görülmüyor” diye konuştu. Babacan, olası bir seçimde cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı konusunda da “Bir siyasi parti, genel başkan var, iddialı olmak zorunda. Bu çalışmalar boşuna yapılmıyor” yorumunu yaptı.
37 ilde Başkanlar Belirlendi
Genel merkezimizi açtık. 10 yıllık bina burası. Eşyalarıyla kiralandı. Ekonomik bir başlangıç yapalım dedik. Mekan önemli ama insanlar ve fikirler daha önemli. Teşkilat çalışmalarımız sürüyor. 37 il başkanımızı ve yönetimini görevlendirdik. Bugün iki, haftaya da 15 il başkanını görevlendireceğiz. İnsan insana temas bizim için çok önemli. Sesimizi ulaştırmak istemeyen mecralar var. Bu nedenle sesimizi ulaştırmayı önemsiyoruz. Tam Covid döneminde başladık örgütlenmeye. 18 komisyon kurduk. Gönüllü olan, web üzerinden bizle temasa geçenlerle başladık. Zoom üzerinden görüşmeler yaptık. Yasaklar kalkınca komisyonlar bölgelere gitti. 81 il ziyaret edildi. 6 ila 10 kurucu heyet belirlendi illerde. İlçe yönetim kurulları oluşacak, kongreler başlayacak. Başka partilerde olmayan iki prensip var. Genellikle teşkilatlar, akraba, tanışıklardan oluşur. Bizde en az üçte ikisi teşkilatın internet üzerinden temas kuranlar. Ortak Türkiye hayali bizi birleştiriyor. İl yönetim kurullarının en az yarısı bir siyasi partiden gelmeyenlerden oluşuyor. Bir partiden gelenlerin oranı ise il yönetimlerinde yüzde 25’i aşmayacak. Bu yapılar kurulunca, partinin bilinirliği artacak. Şu anda Babacan ve arkadaşları parti kuruyor denildiğinde herkes biliyor ama DEVA Partisi denildiğinde henüz fazla bilinmiyor. Bu siyasi kimliği inşa edeceğiz.
“Türkiye Kredi Desteğiyle Süreci Yürütüyor”
Haftada iki kez uluslararası toplantılara online katılıyorum. Ekonomi bu pandemi sürecinden çok etkilendi. Dünya ekonomisinin yüzde 5 daralacağı öngörülüyor. 2008 krizinde daralma yüzde 1’di sadece. Avrupa için daralmanın yüzde 8-9 olacağı söyleniyor. Türkiye, açısından Avrupa’daki daralma, ihracat ve turizm nedeniyle çok önemli. Türkiye açısından süreç kredi desteği ile yürüyor. Bu da aslında sadece sorunları öteliyor. Türkiye, zayıf ekonomik koşullarda yakalandı bu sürece. 2009’da 0,9 büyüme vardı. Merkez Bankası rezervleri erimişti. Kurumsal yapı, hukukun üstünlüğü erozyona uğramıştı. Türkiye’nin işi zorlaşmış durumda.
“3 Milyon 700 Bin Yeni İşsiz”
Dünkü işsizlik rakamlarına göre, Ağustos 2018’den bu yana 3 milyon 700 kişi, istihdam azalmış. Kadınların işgücüne katılımı azalmış. Kadınların iş aramaktan vazgeçmesi de söz konusu. Ve o yüzden işsiz sayılmıyor onlar. Bu nedenle rakam yüzde 11’lerde görünüyor işsizlikte. Gençlerdeki istihdamda da büyük kayıp var. Yeni iş alanları için yatırım, yatırım için güven, güven için istikrar gerekiyor. Demokrasi standartlarınız olacak ki yatırımcı böyle hissetsin. Türkiye içinde bile birikimi olan yüzlerce insan var. Korkuyor yatırım yapmaya. O zaman sorunları çözemiyorsunuz.
“Türkiye Karanlık Bir Tünelde, Ucunda Işık Yok”
Türkiye, karanlık bir tünele girmiş durumda. Işık da görünmüyor ucunda. Ucu kapalı mı, toprak mı var, bilinmiyor. Bu yönetim çözüm üretemiyor.
“Hassasiyetler Ön Plana Çıkarılıyor”
Çözüm üretemediği için de hassasiyetler ön plana çıkartılıyor. Durumu etme siyaseti ile siyasi destek korunmaya çalışılıyor. Sürdürülebilirliği yok bu siyasetin. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Ama insanlar refah ister, özgürlük ister. Bu olmayınca da ne kadar başka şeyler yapılsa da destek zayıflar.
“Daha Da Kötüleşeceği İçin Partiyi Kurduk”
Arzu etmiyoruz ama bu tablo daha da kötüleşeceği için biz bu partiyi kurduk. Tamamen hazır olmak istiyoruz.
Ayasofya Yorumu: Umarım Yansımalarını Düşünerek Karar Almışlardır
Babacan, açıklamalarının ardından soruları yanıtladı. Babacan, “Milli ve dini hassasiyetlerin ekonomideki tabloyu perdelemek için gündeme getirildiğini söylüyorsunuz. Ayasofya’nın ibadete açılması da böyle bir adım mı?” sorusuna, şu yanıtı verdi:“
Umut ediyorum ki yöneticiler, Ayasofya konusundaki kararın içerideki ve dışarıdaki yansımalarını düşünmüşlerdir. Hayırlı olsun diyorum. Yansımaları göreceğiz. Ayasofya, ortak kültür mirası. Hem fiziki şartlarının, hem tarihi öneminin korunması gerekiyor. Biz, kendi yönetimimizde bunu sağlayacağımızı söyledik. O eseri, ruhu ve yapısıyla korumak önemlidir.
“Tutarsızlığı Görmek Lazım”
Yöneticilerin, önceki açıklamalarıyla, bugünkü açıklamaları arasındaki tutarsızlıkları görmek lazım. Özgürce bunu ortaya koymak pek mümkün olmuyor belki ama şunun görülmesi gerekiyor. Bu yönetimin en önemli sorunu tutarsızlık. Ne değişti dünden bugüne. Ayasofya’dan bağımsız söylüyorum. Her konuda böyle. Şartlar çok zorlu. İnsanlar, daha kötü olur düşüncesiyle siyasi desteğini sürdürüyor, daha iyi olacağı hayali yok. Biz bunun için kurduk partiyi.
“Bu Sistemde Kim Başa Geçse, 6 Ay Sonra Çok Hoşuna Gider”
Biz güçlendirilmiş parlamenter sistem istiyoruz. Ama ilk seçim bu anayasaya göre yapılacak. Bir geçiş dönemi gerekiyor. Biz ideal sistemin taahhütlerini seçimden önce vereceğiz. Yoksa mevcut sistemde, kim olursa olsun 3 ayda 6 ayda alışır, hoşuna gider bu sistem. Meclis’i kapatsan da olur bu sistemde. Kararnameler var. Eline geçen fırsatı kolay kolay bırakmak istemeyebilir kimse. Bu yüzden seçime yazılı, sözlü taahhütle girilmesi lazım. Herkes kısa vadeli bakıyor. Bizim, bugünden sonraki düzeni kurgulamamız lazım.
“Bu Yönetim Er Geç Bitecek, Anayasa Komisyonu Kurduk”
Yeni anayasa konusunda çalışma talimatı verdik. Komisyon kurduk. Bu süreci de açık yürüteceğiz. Bu yönetim er geç bitecek. Hazırlıklı olmalıyız. Bittikten sonrasını konuşmamız lazım. Yoksa, şu ittifak, bu ittifak demek için çok erken. Siyasi kimlik inşa ediyoruz biz. İnsanlar bizi tanımak istiyor. Yoksa, günün şartlarına göre, oturulur, konuşulur. Onlar başka…
“A Planımız 2021-2022 Seçimi”
İsimler üzerinde, adaylıklar üzerinde konuşmak için çok erken. Hazırlandığımız A planı 2021-2022’de olacak bir seçim. Daha erken olursa, bizi devre dışı bırakmak için, oturulur, konuşulur.
“Bayramlaşmak İstedik, İstemediler”
Partiler arası diyaloğumuz var. Her partiyle görüşüyoruz. AKP ile de görüşürüz. Gerçi AKP ile bayramlaşmak istedik, onlar geçen sene kiminle bayramlaşıldıysa, onlarla bayramlaşacaklarını söylediler. Tutarlı bir çizgi…
Adaylık Yanıtı: Genel Başkan Olduysanız, İddialı Duruş Gerekir
Bir siyasi parti varsa, genel başkanı varsa, orada iddialı bir duruş gerekir. Yoksa niye bu çalışmalar yapılsın.
“Gençler, Boğulduklarını Söylüyor”
Ekonomide en önemli konu, özgürlükler. İnsanların bunu hür hissetmesi lazım. Gençlerle konuşuyoruz, boğulma hissi yaşadıklarını söylüyorlar. Nasıl üretecekler? Hukuk devleti olmak gerekiyor. Ekonomide başarı, yatırım, üretim ve ihracatla mümkün. Sermaye olması lazım, borç değil.
“Borçlar Hızla Büyüyor”
Şirket ve devlet borçları hızla büyüyor. Ekonomistler, en çok borçluluktan endişeleniyor. Nerede duracağı konusunda bir plan yok. Kalıcı finansman gerekiyor. Yoksa büyüme artmış, zengin daha zengin oluyorsa, eğitime, hukuka yansımıyorsa ne anlamı var. Bazen o yıla özgü büyüme metodu, sonraki yılın krizini hazırlar. Bizim Türkiye’ye özel ekonomik modelimiz var.
“Z Kuşağına Dayatma İşlemez”
Z kuşağı, bir ölçüde Y kuşağı, onlara dayatma işlemiyor. Mümkün değil. Hazır kalıp şeyleri reddediyorlar. Siyasi konuşmalar onlar için boş, kapatıyorlar. O kuşakta da karamsarlık söz konusu. Onlara ulaşmamız, anlamamız gerekiyor.
“Temel Haklar Oylanamaz, İktidar Varoluş Mücadelesi Veriyor”
[İstanbul Sözleşmesi hakkında]
Uluslararası yükümlülükler neyse gereği yerine getirilmeli. Adı da İstanbul Sözleşmesi, sembolik önemi de var sözleşmenin. İktidar, eriyen halk desteğini daha dar bir kesime hitap ederek varoluş mücadelesi veriyor, öyle görüyoruz. Eğer sözleşmeden imza çekilecekse bunun için toplumsal mutabakat sürecinin işletilmesi lazım. Ben yaptım oldu, denilmemesi lazım. Ama temel insan hakları konusunda da oylama yapılamaz. Bir kişi bile söz konusuysa, o kişinin haklarının gözetilmesi gerekir. Bu yüzden mutabakat süreci diyorum. O süreç bize çok şey anlatır. Yoksa temel haklarla söz konusuysa oylama olmaz, yoksa azınlık haklarından söz edemezsiniz.“
Teknolojiyle, Gençlerle Savaşamazsınız”
Sosyal medya kuruluşları bütün hükûmetlerle işbirliği içerisinde… Ama siz konuşturmayalım, devletin sopasını büyütelim derseniz, bunu yapmayız diyor bu firmalar. Milyarlarca aboneleri var. Yükümlülükleri var. Ama sopayla yaptırmak isterseniz, amacın başka olduğu düşünülürse bunu yapmıyorlar. DEVA kurulduktan sonra bu düzenlemenin gündeme gelmesine de dikkat çekmek isterim. Teknolojiyle gençlerle savaşamazsınız. Beyhude bir çabadır. Ülkeyi böyle yönetemezsiniz. Kazanılamayacak bir yarış bu. Siz kural koysanız da teknoloji daha hızlı ilerliyor o kurallardan. Siyasi sağduyuyu kaybederek adım atılırsa, yapacak bir şey yok. Biz mücadelemizi veririz. Ne yaparlarsa yapsınlar. Pasif izleyici olduğumuz da düşünülmesin. Biz şimdiden bu konuda komisyon oluşturduk. Yakından izliyoruz. Biz hazırız.
“HDP İle Görüşürüz”
Biz, dışlayıcı siyaseti kırmak için bu hareketi başlattık. Suç varsa bağımsız yargı bakar. Suçlamak, siyasetin görevi değildir. Hamaset siyaseti yapmayacağız. İnsanlar bıktı bundan. Yargının işi dediysem, bugünkü yargı anlaşılmasın. Bağımsız ve tarafsız yargı diyorum. Şu anda hükûmetin düşündüğünün aksine kararlar vermek kolay değil, öyle görülüyor.