Atalay: Çözüm Sürecinin hedefi silahsızlandırmadır!

<i>AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, \"çözüm süreci\"nin hedefinin silahsızlandırma olduğunu belirterek, \"Çözüm süreci eve dönüşlerin de yasal düzenlemesinin devlet tarafından yapılmasını içerir.\&.

28.11.2014, Cum - 07:16

 Atalay: Çözüm Sürecinin hedefi silahsızlandırmadır!
Haberi Paylaş
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, \"çözüm süreci\"nin hedefinin silahsızlandırma olduğunu belirterek, \"Çözüm süreci eve dönüşlerin de yasal düzenlemesinin devlet tarafından yapılmasını içerir.\" dedi. Atalay, lider kadrolarıncda \"Belki daha farklı şeylerde değerlendirebilir. Süreç yürürken, eğer güven sağlanırsa, o son safha çok daha elverişli şekilde gerçekleşir\" ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay Rûdaw\'ın sorularını yanıtladı. İşte o röportaj:

Başbakan Davutoğlu, PKK\'nin seçimlere kadar silah bırakabileceğini açıkladı. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da buna destek verdi. Seçimlere 5-6 ay gibi bir süre kaldı. Bu süre yeterli mi?

Bu sorunuzu yanıtlamadan önce, başbakanımız ve yanında büyük bir heyetle Erbil\'de önemli ziyaretler gerçekleştirdi. Bu ziyaretleri çok değerli görüyoruz. Hem Irak yönetimiyle, hem de Bölgesel Yönetim ile bu görüşmeleri çok değerli görmek lazım. Bölgemizde sorunların yaşandığı bir dönem, Başbakanımızın Irak ve Erbil\'i ziyareti çok önemlidir.

Irak Başbakanı önümüzdeki ay Bakanlar Kurulu heyeti ile Ankara\'ya gelecek. Barzani yönetimiyle enerjiden, ticarete birçok alanda önemli görüşmeler yapıldı. Bunu anarak, bugünkü görüşmeye başlamayı tercih ediyorum.

Buradan devam edersek, Ankara\'nın Bağdat ile ilişkileri bu görüşmelerden sonra rayına girecek mi?

Olumlu bir çizgiye oturdu. Maliki\'nin Başbakanlığı döneminde çok mezhepçi, çok ayrımcı politikalar izlendi. Türkiye\'ye karşı çok sert ifadeler oldu. Irak\'a Amerika\'nın işgalinden sonra en fazla katkıyı veren ülkedir Türkiye. Ticaretimizi hiç kesmedik, her ihtiyacını Türkiye\'den götürmeye çalıştık. Bağdat\'a hiçbir ülkenin gitmediği o riskli zamanlarda iki defa hem başbakan, hem cumhurbaşkanı seviyesinde ziyaretler oldu. Türkiye Irak\'ın acı günleri geçerek, normal düzene kavuşması için elinden gelen çabayı gösterdi. Onlar bunun karşılığın vermedi, o dönem adeta ilişkilerin kesildiği bir noktaya geldik. Şimdi yeni hükümetle, tekrar rayına oturuyor. Her şey normalleşiyor, olması gereken bu. Irak ile Türkiye ilişkilerinin gelişmesi için atılan her adım çok değerlidir. Aralık ayında Stratejik İşbirliği Toplantısı Ankara\'da yapılacak. Yeni Başbakan Ankara\'ya geldiğinde her şeyin daha da rayına oturacağını zannediyorum. Barzani yönetimiyle de Irak merkezi hükümetinin sorunları da büyük oranda çözülüyor.

Federal Kürdistan Bölgesi hükümeti ile merkezi hükümetin çözümünde Türkiye\'nin katkısı var mı?

Şüphesiz var. Bağdat\'ta seçim sonrası, yeni hükümet kurulması, meclis başkanı seçimi gibi konularda istişari görüşmeler sürmüştür. Türkiye ve Barzani yönetimi de bu görüşmelerde bulunmuştur. O ilişkiler sebebiyle Maliki\'nin başbakanlığı mümkün olmamıştır. Bağdat ile sorunlarımız varken de Erbil ile ilişkilerde hiçbir sorun olmadı. Karşılıklı ziyaretler oldu. Kuzey Irak\'ın imarında Türkiye\'den giden müteahhitlerin payı çok. Her şey iyi gidiyor. Bundan sonra daha da normalleşecek. Türkiye\'nin Bağdat ile sorunları varken, enerjide bazen istenmeyen sesler geliyordu. O da normalleşti. Her üçünün normal ilişkileri bölgemiz için gelecek açısından çok önemli.

Mesud Barzani, bağımsızlık referandumu hakkından vazgeçmediğini, her halk gibi Kürtler\'in de bağımsız devlet kurma hakkı olduğunu söyledi. Bağımsızlık referandumu ile ilgili Türkiye\'nin tavrı nedir?

Resmi politikalar olarak bunları değerlendirmemek lazım. Kendi duygu ve düşüncelerimdir bunlar. Türkiye başından beri Irak\'ın toprak bütünlüğünü savunuyordu. Bizim Kuzey Irak yönetimi ile her manada çok iyi ilişkilerimiz var. Oraya hiçbir halel gelsin istemiyoruz. Bütünlüğü de bu güzelim ülke için değerli görüyorum.

Bazı çevrelerin \"Türkiye\'nin IŞİD\'i desteklediği\" yönünde iddiaları var…

Her platformda çok açıkça konuşuyoruz. Son dönemde uluslararası alanda Türkiye\'ye karşı geliştirilen provokasyon ve tavırlardan birisidir. Türkiye terörle ilgili çok büyük sınavlardan geçmiştir. Türkiye hep terörün karşısında olmuştur. Türkiye\'nin bir terör örgütüne destek verdiği iddiasını biz şiddetle reddediyoruz. IŞİD\'i doğuran şartları aslında bu iddiaları yayanlar oluşturmuştur. Gerek Irak\'ta gerek Suriye\'de. Suriye\'de baştan tutarlı bir politika izlenseydi, IŞİD gibi bir bela orada yeşermezdi.

Amerika\'nın kendi politikalarına iyi bakması lazım. Irak\'ta işgalden sonra ne yaptılar, terör örgütleri nasıl gelişti? Suriye\'de niçin o kadar sessiz kaldılar, muhalifler o kadar güçsüz kaldı? İran, Rusya gibi bazı ülkeler Esad rejimine destek verdiler ve radikal terör unsurları türedi. IŞİD bugünkü şartlarla, bugünkü görüntülerle İslam\'ı kullanarak, en büyük zararı Müslümanlara veriyor. Türkiye bu konuda çok açık tavır içindedir.

Çözüm sürecine dönersek, Sayın Başbakan çözüm sürecinin nihai hedefinin silah bıraktırmak olduğunu söyledi. Seçimlere kadar bu mümkün mü?

Son günlerdeki görüşme trafiği açıklamalara baktığımızda artık herkes söyleyeceğini söyledi. Yol haritası paylaşıldı. Bundan sonraki görüşmeler o yol haritasının uygulaması ile ilgili olduğu yönünde bir değerlendirme yapılabilir. Biz hükümetin açıklamalarını esas alırız. Hükümet kanadının gerek üçüncü göz, gözlemci, gerek İmralı\'ya gidecek ziyaret edecek heyet ile ilgili resmi bir açıklaması olmadı. Başbakanımızın Erbil\'de artık daha hızlanan bir süreç yaşanacağını söyledi. Yol haritası kesinleşti. İlk safhası, Türkiye\'nin her yerinde güvenliğin tam olarak sağlanması. Güvenliği sarsacak gelişmeler asla söz konusu olmayacak. Ondan sonra da dışarı çekilme, silah bırakma gibi safhaları var. Bunun üzerinde arkadaşlarımız çalışacak.

Seçimden önce gelişme olabilir açıklaması önemlidir. Bu sürenin biraz daha kısalacağı anlamına gelir. Bundan hepimiz memnuniyet duyarız. Yol haritası eninde sonunda mutlaka silah bırakmayı, eve dönüşlerin de yasal düzenlemesinin devlet tarafından yapılmasını içerir. Sonra da silahsız, şiddetsiz bir dönem ve herkesin siyaset yapması. Nihai hedef budur.

Demirtaş, Mart ya da Nisan\'da, PKK\'nin silah bırakabileceğini söyledi. Kandil buna tepki gösterdi. Kandil silah bırakmaya hazır mı?

Devlet ve hükümetimiz başından beri çok kararlı bir tutum içinde. Biz hükümetiz ve Türkiye\'nin sorunlarını çözmek için çalışıyoruz. Meclis\'ten bunun yasanını da çıkardık. Safha safha neler yapılabileceği de yazılı. Hükümet yapıcı bir şekilde elinden gelen gayreti gösteriyor.

Ama örgüt ve HDP kesimi için tutarlı bir politikayı zikretmek kolay değil. Bütün milletimizi üzen, herkesi tereddüde sevkeden, 6-7 Ekim olayları yaşandı. Bir siyasi parti vatandaşı sokağa çağırdı ve şiddet yaşandı. Çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti. Bütün bunlara baktığımızda, orada daha ciddi çalışmalara ihtiyaç var. HDP\'ye çok iş düşüyor. Bazen taraf oluyorlar. Taraf olmamalıdır. Arabulucu gibi olmalıdır. Örgüt kesiminden değişik sesler geliyor bazen. Bunlar onların meselesi ama vatandaşın gözünden bunlar kaçmıyor tabi. 6-7 Ekim olayları nedeniyle HDP bölgede büyük bir tepki aldı. Çözüm sürecine bölge halkı büyük bir umut bağladı. Onlar da \"yanlış yaptık\" anlamına gelen sözler söylediler. HDP daha dirayetli bir arabuluculuk içinde görevini yapmalıdır.

Silah yerine siyaset diyorsunuz. Silah bırakıp Türkiye\'de siyaset yapacaklar arasındaki Kandil\'deki KCK yöneticileri var mı?

Çözüm sürecinin hedefi şiddeti bitirmek, siyaseti geçerli kılmak. Görüşme, müzakere denilen hususlar çözüm sürecine giden yol haritasının safhalarının nasıl gerçekleşeceğidir. Eve dönüş kısmı çok ciddi çalışmalar gerektiriyor. Yasal boyutları var, devletin rehabilitasyon, hayatın içinde insanların tekrar yaşamasını kolaylaştıran tedbirler alması lazım. Bu konuda çalışmalar da var. Şu kişi, bu kişi diye söylemem zor olur. Ama hedef dağdaki insanın eve dönmesini sağlamaktır. Bu genelleme içinde söyleyeyim. Lider kadrolarının durumu belki daha farklı şeylerde değerlendirilebilir. Süreç yürürken, eğer güven sağlanırsa, o son safha çok daha elverişli şekilde gerçekleşir.

Çözüm süreci için bir \"Uzlaşma Kurulu\"nun oluşturulması gündemde. Bu kurul kimlerden oluşacak?

Hükümet o konuda bir açıklama yapmadı ama HDP yaptı. Her ülkede çatışma çözümlerinde hakem rolü oynayan bir üçüncü göz vardır. Bazı ülkelerde bu uluslar arası unsurlardan oluşur. Bazı ülkelerin, kendi iç mekanizmasıdır. Biz başından beri uluslar arası bir hakem müessesinin uygulamayacağımızı açıkladık. Yani üçüncü gözü kendi iç mekanizmamızda sağlayacağız dedik, bu bir milli proje olsun dedik. Bizim bir Akil İnsanlar heyetimiz var. Çok önemli roller oynadılar. Her birisi bu konuya kafa yormuş kişilerdir. Onların içinden bir ekip oluşturulabilir, diye bir düşüncemiz var. Eğer örgüt kesimi bir söz verdiyse onun uygulamasını birinin gözlemesi lazım. Ülke dışına çıkış diye bir sözleri vardı, yerine getirmediler. Biz de neyin yerine getirilip getirilmediği konusunda kararlar verecek, böyle bir mekanizmada biz de fayda görüyoruz.

Bir sekretaryanın oluşması da konuşuluyor. Sekretaryanın görevi ne olacak?

Resmi açıklama olmadığı için bilmiyorum. Şu an İmralı\'da 5 mahkum var. Onlar belki değişir, Adalet Bakanlığı yürütüyor o çalışmayı. Ben o konuda bir karar verildi mi bir bilgim yok.

6-7 Ekim olaylarından sonra hükümet süreci askıya aldığını açıkladı. Taraflar arasında güvensizlik yaşanmaması için ne yapılmalıdır?

Hükümet ülkesindeki sorunları çözmek için uğraşıyor. Sorunun muhatabı örgüt ve HDP de önemli rol oynuyor. Herkesin dürüst ve samimi olması gerekiyor. Mümkün olduğunca güveni sarsacak bir şey yapmamak lazım. Üçüncü göz yanında belki bu sürecin şeffaf yürümesi, milletin desteğini alabilir. Örgüt, HDP biraz daha toplumun kontrolünde de olur. Şeffaf tutmakta fayda var.
Rudaw
Bu haber toplam: 7995 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:03:07:41
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x