101 Aksaçlı” ve onları destekleyen “404 Yurttaş” bildirilerinin muhalefette karşılık bulduğunu savunan Buldan, tabanda demokrasi ittifakı oluştuğunu söyledi.
Buldan, “Muhalefetin bu dönemde Demokrasi İttifakı’na sessiz kalmadığını düşünüyorum. Çünkü tabanda bir güç birliği var. Belki siyaseten çok üstten sözler kurulmuyor ama tabana indiğimiz zaman tüm siyasi partilerin tabanında bir Demokrasi İttifakı’nın kurulmuş olduğunu görebilirsiniz. Demokrasi İttifakı önemli bir ittifaktır ve Türkiye’nin belki de ihtiyaç duyduğu en önemli meseledir. İttifak deyince ne yazık ki insanlar bunu seçim ittifakı olarak algılıyor. Muhalefet ve toplum böyle anlıyor. Oysa bizim ifade ettiğimiz ve yaptığımız çağrılar bir seçim ittifakıyla sınırlı değildir” dedi.
Kürt sorunun çözümünde bakış açısının değişmesi gerektiğini ifade eden Buldan, “Genelde Kürt sorununa yaklaşım seçim dönemlerinde başlar ve seçim dönemlerinde bir vaat olarak ortaya konur. Her dönem bu tür siyasetçiler vardı. Geçmiş dönemlerde de çok gördük. Herkes Kürt sorununun çözümüne dair rapor hazırlamaktan bahseder. Raporlara gerek yok. Rapor biziz. Rapor Kürt halkıdır. Hiç kimsenin oturup kağıt üzerinde rapor yazmasına ve bu rapor üzerinden bu sorunu çözmesine ihtiyaç yoktur. Kürt halkının kendisi, yıllardır yaşadığı acılar, üzerindeki baskılar, inkar, imha asimilasyon başlı başına birer rapordur. Bu sorunları raporlar üzerinden çözmeye çalışanların hepsinin tek tek çözüldüğünü gördük. Onların şuan esameleri bile okunmuyor. Aynı yöntemi denemek bu sorunu çözmeye ilaç değildir” dedi.
Muhalefete Kürt sorunun çözümü konusunda çağrı yapan Buldan, “Bu meselenin çözümünde muhataplar mutlaka esas alınmalıdır. Muhataplar üzerinden bu sorunun çözülmesi gerekir. Evet, meselenin çözümünde Meclis elbette ki bir araçtır. Bizde başından beri Kürt sorununun TBMM’de kurulacak olan komisyonlarla birlikte çözülebileceğine olan inancımızı her zaman ifade ettik. Bugün de bunu söylüyoruz. Ancak bu sorunun muhatapları olmadan, muhatapları dikkate alınmadan çözülecek bir sorun değildir. Geçmişte barış ve müzakere sürecinde yer alan birisi olarak şunu ifade etmek istiyorum; kıymetli dönemler yaşadık. Bu sorunun çözümüne el atmak, sorunu dillendirmek bile insanlarda büyük bir heyecan uyandırıyor. Yapılan açıklamaları asla küçümsemiyorum, kıymetsiz bulmuyorum. Bu tür söylemler daha da çoğalmalı ve mutlaka bir el atılmalıdır. Artık sorunu ifade etmekten ziyade elleri taşın altına koyma zamanı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Haberin tamamını okumak için tıklayınız.