Amerikan New York Times gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın giderek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e benzediğini yazdı. Batı basınının Putin’i neredeyse bir diktatör olarak gördüğü bilinirken, New York Times Erdoğan için,”Putin gibi, hangi görevde olduğu fark etmez: O, ülkenin yüce lideri gibi davranıyor” ifadelerini kullandı
Tim Arango imzasını taşıyan makaleye göre, Erdoğan’ın yeni görevinde ‘başbakanlık yetkilerini de kullanması’ nedeniyle, ‘Beyaz Saray diplomatlarına, iki ülke arasındaki görüşmelere Başbakan Davutoğlu’nu da dahil etmeleri gerektiğini hatırlatmak‘ durumunda kalıyor.
‘AK SARAY BÜTÜN MUADİLLERİNDEN BÜYÜK’
Bir zamanlar Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün özel mülkü olan yaklaşık 202 bin 350 metrekarelik ormanlık arazide yükselen yeni cumhurbaşkanlığı sarayının yaklaşık 1000 odası, bir yeraltı tünel sistemi ve casusluğa karşı son teknoloji bir sistemi var. Beyaz Saray’dan, Kremlin’den ve Buckingham Sarayı’ndan büyük. 350 milyon dolara mal olduğu belirtiliyor.
HIRSLARINA HİZMET ETMEK İÇİN…
Bir de, fiyatının 200 milyon olduğu tahmin edilen yeni, yüksek teknoloji ürünü cumhurbaşkanlığı jeti var. Tabii bir de, Osmanlı dönemine ait, restore edilmiş, Boğaz’a bakan köşk var. Bunların hepsi, tek bir adamın çok büyük olan hırslarına hizmet etmek için yapıldı: Recep Tayyip Erdoğan. Putin gibi.
İnancını demokrasiyle uzlaştırdığı için sık sık Müslüman dünyaya model gösterilen İslamcı bir politikacı kimliğiyle,
Erdoğan 10 yılı aşkın süredir iktidarda. Fakat Putin gibi davranarak, bugünlerde çok farklı bir şeyi temsil ediyor.
Rusya’nın devlet başkanı gibi, Erdoğan için hangi görevde olduğunun bir önemi yok: O, ulusun yüce lideri.
ABD’YLE DE PUTİN MODELİ
Türkiye’de teknik olarak cumhurbaşkanı başbakandan sonra gelir. Fakat pratikte, Erdoğan ağustosta cumhurbaşkanı seçildikten sonra iktidarı ve başbakanlık görevini yeni konumunda topladı. Ve başkanlıkla başbakanlık görevi arasında gidip gelen Putin’le yaşandığı gibi, Erdoğan da güçlendikçe ABD’yle ilişkilerindeki gerilim yükseldi.
BİR YIL ÖNCE ‘DÜŞECEK’ SANILIYORDU
2013 yazındaki etkili hükümet karşıtı protestolar karşısında hala sersemlemiş haldeyken, Erdoğan kendisini ve yakın çevresini hedef alan geniş kapsamlı bir yolsuzluk skandalıyla karşı karşıya kalmıştı. Birçok yorumcu hükümetinin düşeceğini öngörüyordu.
KAVGAYI KULLANDI
Bunun yerine, başbakanlığın yetkilerini kullanmaya devam ederek, Washington ve siyasi düşmanlarıyla yaşadığı ihtilafı gücünü pekiştirmek için kullandı. Muhafazakar tabanını dini açıdan ateşli gündeminin altında birleştirdi; IŞİD örgütü konusunda Amerikan politikasıyla çatıştı; karşı karşıya kaldığı bir dizi krizden de yabancı müdahalesini sorumlu tuttu. Türkiye’nin sorunları katlanarak büyürken (Suriye sınırında çatışma var, NATO müttefikleriyle ilişkiler gergin, ekonomi üzerinde baskı var), Erdoğan’ın gücü arttı.
DAVUTOĞLU BAŞBAKAN AMA…
Türkiye’nin eski dışişleri bakanı olan Ahmet Davutoğlu bugün başbakan. Fakat ABD Başkanı Barack Obama’yla
Türkiye’nin IŞİD’le savaştaki rolünü telefonda ele alan kişi Erdoğan. Bu arada, Beyaz Saray iki ülke arasındaki görüşmelere Davutoğlu’nu da dahil etmeleri gerektiğini hatırlatmak durumunda kalıyor.
ESAD ISRARI
Türkiye’nin IŞİD’e karşı üslerini ABD’ye açmayı reddetmesi ve koalisyonun Beşar Esad hükümetini de hedef almasında ısrar etmesi, iki ülke arasındaki derin bölünmeleri su yüzüne çıkardı. Bu da yorumcuların, Türkiye’nin bir müttefik olarak güvenilirliğini sorgulamasına yol açtı