Böylesi bir atmosferde Türkiye'nin erken seçime gidip gitmeyeceği tartışmaları da yeniden başladı.
Milliyet Gazetesi yazarıyken, Abdullah Gül'e suikast iddiasını gündeme getirdiği yazısından sonra işine son verilen Türktime yazarı Talat Atilla, erken seçim konusunda net bir şey söylemenin zor olduğunu ancak Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu faktörünün belirleyici bir özellik taşıdığını ifade etti.
21 Ağustos tarihli yazısında, Atilla, "Erken seçim kararı tüm iktidarlar için radikaldir. Sonuçları kestirilemez.
Batarken çıkar, çıkarken batabilirsin! Siyasette kartların yeniden dağıtılma ihtimali giderek artıyor. Babacan ve Davutoğlu faktörünün yanında iktidarın değişen paradigmalara ne kadar uyum sağlayacağı, sonucu belirleyecek!" yorumunu yaptı.
Erken seçimle ilgili iki ihtimale dikkat çeken Atilla, "Yeni kurulacak iki, en azından bir parti pastadan pay alacak! (Siyasetin önemli ismi Süleyman Soylu'nun "Partileri alt alta koyarak matematik hesabı yapılamaz" sözlerini de dikkate alıyorum..) Yerel seçimlerde iktidarı iktidar yapan yüzde 2’lik oy oranı kapandı! Hatta, sadece İstanbul ile! 800 bin oy yüzde 2 ediyor!" diye yazdı.
Babacan faktörünün en az yüzde 5 oy alacağı öngörüsünde bulunan Atilla, iktidarı yüzde 7'lik bir kara deliğin beklediğine dikkat çekti.
Öte yandan erken seçimin olmaması yönündeki senaryoyu da irdeleyen Atilla, "Zaten yaralı bir iktidar, kaybetmeye yakın görünürken neden ölümcül bir risk alsın? Zamana yayarak yaralarını sarabilir!" ifadelerini kullandı ancak erken seçim işaretlerinin göründüğünü, iktidarın erken seçimi ciddi seçenek olarak masada tuttuğunu düşündüğünü dile getirdi.
Haberin tamamına buradan ulaşabilirsiniz