Hak-Par: Siyasi çözüm ve diyalog kanalları açılmalı

Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) son 2 yıldır devam eden çatışma sürecinin son bulması ve Kürt meselesinde çözüm için, “Diyalog kanalları açın” çağrısında bulundu.

23.05.2017, Sal - 12:38

Hak-Par: Siyasi çözüm ve diyalog kanalları açılmalı
Haberi Paylaş

Hak Ve Özgürlükler Partisi(HAK-PAR) Parti Meclisi 20 Mayıs 2017 tarihinde Van ‘da toplanarak gündemindeki konuları görüştü ve aşağıdaki bildiriyi kamuoyu ile paylaştı.

Basına ve kamuoyuna;

Kürt sorununu barışçıl demokratik bir biçimde, adil bir çözüme kavuşturmak yerine; ısrarla sürdürülen geleneksel inkâr ve bastırma siyaseti, Türkiye’yi hem içeride sürekli bir gerilim içinde tutmakta, iç barışı tehdit etmekte, militarizmi güçlendirmekte, demokratikleşmesini frenlemekte hem de komşularıyla, müttefikleriyle, tüm demokratik dünya ile ilişkilerini negatif bir yönde etkilemektedir.

Kendi egemenlik alanında Kürt sorununu çözmeyen Türkiye, sınırları dışında Kürtlerin her kazanımını, meşru haklarını elde etme mücadelesini de tehlike, beka meselesi olarak algılamakta ve 1.Dünya savaşı sonrası Kürtlerin aleyhine oluşan statükoyu korumak için çırpınmaktadır.

Suriye sınırına ek olarak İran sınırına da duvarlar örmekte, içeride rutin hale getirilen askeri operasyonlarla, OHAL yönetimi altında özgürlük alanlarını daraltmakta, sürekli olarak Güney’de, son günlerde de Batı Kürdistan topraklarında sürekli olarak hava operasyonları yapmakta,gizli açık askeri müdahalelerde bulunmakta, Kürt korkusu ve karşıtlığı nedeniyle ABD, AB ülkeleri hatta Rusya ve tüm komşuları ile karşı karşıya gelmektedir.

Artık dünya eski dünya değildir.1.Dünya savaşının ardından emperyalist güçler tarafından oluşturulan ve Kürtlerin kolektif haklarının gasp edildiği, bölge devletlerinin insafına terk edildiği statüko çöküyor ve Ortadoğu yeniden şekilleniyor. Başta Güney Kürdistan olmak üzere Kürtler her parçada meşru haklarını elde etmek için mücadele ediyor.

Kürt meselesi şimdiden uluslar arası bir boyut kazanmış durumda.

Türkiye bu değişimin önüne geçemez. Durduramaz.

Katliamlara, soykırımlara, asimilasyonlara, çok uluslu bir coğrafyada zorla tek ulus yaratma siyasetine dayalı köhnemiş statükoyu yeniden inşa edemez.

Yapılması gereken Kürt sorununun ulusal bir sorun olduğunu kabul ederek, içeride Kürtlerin meşru haklarını teslim etmek, sorunun adil ve barışçıl demokratik çözümünün kanallarını açmak, başta Güney Kürdistan olmak üzere sınırların dışındaki Kürtlerle dostça ilişkiler geliştirmektir.

Kürtlerin meşru haklarını elde etmeleri, Kürt meselesinin adil çözüme kavuşturulması bir tehlike veya beka sorunu yaratmaz. Aksine bu meselenin çözümü Türkiye’yi de güçlendirecek, Ortadoğu’da kalıcı bir barışın tesis edilmesinin yolunu açacaktır.

Ortadoğu’da barış, huzur ve kalkınma ancak Kürdistan sorununun adil çözüme kavuşturulmasıyla mümkün olacaktır.

Türkiye’yi yönetenler, 16 Nisan referandumunun ardından başlayan “Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi” nin inşası sürecini, BAAS türünden otoriter bir yapı oluşturmak için değil, başta Kürt sorunu, Alevi sorunu olmak üzere temel yapısal sorunlarına çözüm üretecek bir imkana dönüştürmelidir.

Aksi halde kaybeden sadece Kürtler olmayacak, çözümü ertelenen,bastırılan ve kangrenleştirilen sorunlar bir bütün olarak Türkiye’yi enfekte etmeye devam edecektir.

Kürt halkı savaş istemiyor. Barışçıl demokratik adil çözüm istiyor. Savaşta, çatışma ve terörde ısrar edenlerden yüzünü çeviriyor.

PKK silahlı mücadeleyi sonlandırmalı, hükümet de Kürt meselesini PKK ye endekslemekten, Onun silahsızlandırılmasına indirgemekten vazgeçmeli, tüm Kürt kesimlerini kapsayan siyasi çözüm ve diyalog kanallarını açmalıdır.

Kürt halkının barışçıl demokratik seçeneği olan HAK-PAR Kürt meselesinin diyaloga dayalı, barışçıl, demokratik,adil çözümü için üzerine düşeni yapmaya hazırdır.

Öte yandan dost ve düşman cephelerin her gün yeniden şekillendiği Suriye’de savaş hızından pek bir şey kaybetmeden devam ediyor. Henüz ortada sorunun çözümüne yönelik her hangi somut proje de yok.

Ne Suriye rejimi, ne rejim karşıtı muhalefet ne de sürecin önemli aktörleri olan büyük devletler Suriye’nin geleceği ve Batı Kürdistan’ın durumu hakkında ortaya somut bir proje koymuş değiller. BAAS rejimi de, büyük devletler de PYD eliyle Kürtleri kendi politikaları çerçevesinde savaşa sürmekten geri durmamaktadırlar.

Son olarak ABD, PYD’ye doğrudan silâh yardımı yapacağını. İŞİD’in kalesi olan Rakka’yı PYD güçleriyle kurtaracağını açıkladı. Kurtarılacak bu kent tekrar Araplara teslim edilecek. Binlerce Kürt gencinin ölüme gönderilmesi ile sonuçlanacak bu operasyon sonrası Kürtleri İŞİD yenilse bile çok uzun sürecek Kürt Arap çatışması bekleyecektir. Kürtler kendi topraklarını savunmalı, kendi topraklarında ulusal birliklerini sağlamaya ve kendilerini yönetecek ulusal kurumlaşmaları sağlamaya yoğunlaşmalı, başkalarına teslim edilecek kentlerde ölüme yürümemelidir.

HAK-PAR olarak Güney Kürdistan’da Sayın Mesud Barzani tarafından yürütülen Irak’tan barışçıl bir şekilde, diyalog ve müzakere yoluyla ayrılma siyasetinin hem bir hak, hem de bir zorunluluk olduğunu düşünüyor ve destekliyoruz.

Irak merkezi hükümetleri, Şii ve Sünni Arapların ve Kürtlerin barış içinde birlikte yaşamaları için gerekli, çağdaş politikaları üretemedikleri gibi Kürt bölgesine karşı sorumluluklarını da yerine getirmediler.

Anayasanın gereği olan adımları atmayarak, Irak’ta barış içinde birlikte yaşamak için gerekli zemini hazırlamadılar. Bu gün en makul ve gerçekçi çözüm Kürtlerin de diğer milletler gibi ayrılıp, kendi devletlerini kurmalarıdır.

Bu sürecin, provokasyonlarla, zorluklarla, tehlikelerle, hatta fiili saldırılarla dolu çok çetin bir süreç olacağına kuşku yok.

HAK-PAR olarak Güney Kürdistan’ın bağımsızlık referandumu için tüm Kürtleri dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz.

20 Mayıs 2017

HAK-PAR

Parti Meclisi

Nerina Azad
Bu haber toplam: 3445 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:05:12:22
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x