Rusya ile devam eden Kırım krizi hakkında konuşan HDP’li Hişyar Özsoy, Türkiye'nin NATO'nun Karadeniz'deki askeri olduğunu belirterek Rusya'nın alabileceği tutumlara işaret etti.
Türkiye iç siyaseti mafya, derin devlet, yolsuzluk ve uyuşturucu iddialarıyla çalkalanırken, dış siyaset de çok sakin bir havada gitmiyor. Özellikle Kırım meselesi üzerinden Rusya ile ciddi bir sürtüşme söz konusu. Önce Rusya Dışişleri Sözcüsü Mariya Zakharova, Türkiye'nin, Kırım Tatarlarına ilişkin etnik azınlıkların savunucu rolünü oynamasının şüpheli olduğunu dile getirdi. Daha sonra Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Kırım üzerinden Türkiye'yi hedef alarak Rusya'nın toprak bütünlüğüne girilmemesine yönelik uyarıda bulundu.
Rusya ilişkilerinin bir diğer ayağı aslında Türkiye'nin Amerika ile olan ilişkileri. Türkiye, Amerikan ilişkileri iki mesele üzerinden sıkışmış durumda. S- 400 füzeleri ve Rojava meselesi üzerinden fakat Amerika'da Türkiye'yi ilgilendiren başka bir mesele daha var o da Halkbank davası. Henüz temyiz kararı açıklanmadığı için dava söylenildiği tarihte görülmedi. Fakat yeni ABD başkanı Joe Biden dönemi ile birlikte Amerikan Türkiye ilişkilerinin Trump zamanı gibi olmayacağı artık aşikar. Bunlar olurken Erdoğan, ABD ile ilişkileri çerçevesinde önceki gün Amerikalı büyük sermayedarlar ile görüştü.
Bu görüşmenin içeriği her ne kadar ekonomik temelli dursa da HDP Dışişleri İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüsü Hişyar Özsoy, lobi tarafına da dikkat çekiyor. Özsoy, Türkiye'nin şu an var olan Rusya ve
Amerikan ilişkilerini, bunların kesişim noktalarına ilişkin ANF'ye konuştu.
Kırım üzerinden Rusya’nın arka arkaya yaptığı açıklamalar var. Putin aslında başka bir olaydan dolayı ama "Ülkemizi ısırmak ya da ısırıp bir şeyler koparmak isteyenlerin dişlerini kırarız" dedi. Bunun Rusya toprak bütünlüğüne ilişkin söylendiği açıklandı. Lavrov ise yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Kırım siyasetini eleştirirken bu duruma dair ‘Rusya’nın toprak bütünlüğüne eş değer’ diye bir vurgusu vardı. Öncelikle o bölgede neler oluyor?
Zakharova özellikle Kırım'daki duruma ilişkin açıklama yaparken ‘eğer siz bizim içişlerimizdeki etnik durumu kurcalarsanız biz de sizin etnik durumunuza müdahil oluruz’ dedi. Aslında Türkiye, Rusya'yla Suriye'de Amerika'yı kendi tarafına çekip Kürtlere saldırtamayınca bir nevi yakınlaştı. Astana’dan Kürtleri bloke ederek yakınlaştığı söylenebilir hatta. Fakat Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Avrupa'da hiç de böylesi yakın ilişkiler yok. Burada Kırım özellikle önemli çünkü Türkiye NATO'da o kadar sıkıntı çıkarmasına rağmen bu birlik ile en uyumlu çalıştığı yer Karadeniz. Türkiye'nin orada boğazlara sahip olmasından kaynaklı pozisyonu da güçlü.
'Türkiye, Nato'nun Karadeniz'deki Askeridir'
Nasıl?
Türkiye, NATO'nun Karadeniz'deki askeridir. Dolayısıyla o noktada İngiltere ve Amerika’ya yakın durup Rusya'nın da karşısında pozisyon almak istedi. Bunu özellikle İngilizler daha fazla ama bir yandan da Amerikalılar teşvik ediyor. Batı ile ekonomik ve diplomatik birçok anlamda sorun yaşayan Türkiye Karadeniz'de ‘ben güvenlik açısından jandarmalık yapabilirim’ diyerek kendi pozisyonunu pazarlamaya çalışıyor. Karadeniz, Türkiye ile batının neredeyse sorunun olmadığı tek bölge. Mesela Doğu Akdeniz'de birçok NATO ülkesi Türkiye ile birbirine girerken burada durum farklı.
'Rusya'nın Elinde Türkiye'nin Elini Yakacak Kartlar Var'
Rusya açıklamaları oldukça sert, Türkiye bu anlamda karakol görevi görebilir mi?
Kırım meselesi burada çok farklı çünkü Amerika ve İngiltere belli ki ihaleyi Türkiye'ye vermek, Erdoğan da bu ihaleyi almak istiyor. Bununla da Batı ile ilişkileri belli bir oranda normalleşmeye sokma niyetinde. Fakat bunu yaparsa Rusya'nın Amerika'ya birçok cephede ödetebileceği bedeller var. O yüzden Türkiye söylemini geri çekmeye başladı, zaten test ediyor. Bir adım gidip geri çekilme tarzında.
Rusya'yı da tamamen karşısına almak istemiyor. Çünkü Rusya'nın Doğu Akdeniz'de, Libya ve Suriye'de Türkiye'nin canını yakacak kartları var. NATO gücü olarak belli bir yere kadar Rusya karşıtı pozisyonda yer alacak ama Rusya'da bunun bedelini Erdoğan'a ödetir. Türkiye hala NATO ve Rusya arasındaki gerilimlerden faydalanmaya çalışıyor ki kanımca bunu belli bir noktaya kadar yaptı da. Bu da Biden dönemine kadar.
Neden bu döneme kadar, artık bu çelişki rafa mı kalktı?
Çünkü Biden, Avrupa ve NATO ile yakından çalışacağını söyledi. Hatırlarsınız ki Trump neredeyse NATO karşıtıydı. Dolayısıyla NATO içindeki çelişkiler azalacaktır Biden döneminde. Bu dönemde Amerika ve Avrupa’nın da içinde bulunduğu NATO'daki çelişkiler azalacak aksine batı ve Türkiye arasında çelişkiler netleşecektir. Bu da Türkiye'nin manevralarını daralacağını gösteriyor.
'Bıden Yönetiminin Türkiye İle İlişkileri Düzeltmeye Dönük Bir Hava Görünmüyor'
Bir yandan da ABD ve Türkiye ilişkilerini normalleştirmeye çalışan bir Erdoğan var. Önceki gün Amerikalı şirketler ile görüştü Erdoğan. Bunun politik bir hamle de olduğu söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Ekonomi daralmış, yurt dışından gelen sermaye iyice azalmış durumda, o yüzden Amerikalı şirketlerle görüşmesinde yatırım istemesi normal. Ama böyle bir noktada Türkiye ile Amerika arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmek, diplomatik ilişkileri de geliştirir. Çünkü Amerikan yönetiminde, bu şirketlerin ciddi bir lobi gücü de söz konusu. Çünkü bu şirketler Türkiye'de yatırım yaparlarsa yatırımlarını korumak için Amerika üzerinde Türkiye için bir baskı da oluşturacaklardır. Fakat uluslararası birçok sermaye Türkiye'de yatırımın koşullarını göremiyor. Sadece kur istikrarsızlığı açısından da değil, ülkede 3 ya da 5 ay sonra ne olacağını kimse kestiremiyor.
Yılbaşında yaptıkları döviz tahminlerini daha yıl ortasına varmadan 2-3 defa revize ediyor kredi kuruluşları. Genel anlamı ile baktığımızda Türkiye, Amerika ile karşı karşıya gelmek istemese de bu süreç boyunca kendi koşullarını dayatmaya başladı. Amerika özellikle S-400 üzerinden taviz vermeyeceğini deklare ediyor. Türkiye de Rojava’yı pazarlık konusu yapsa da henüz sonuç alamadı ama zaman gösterir. Fakat her iki ülke de en kötü dönemlerinde bile diplomatik teması sürdürüyor. Biden ve Erdoğan arasında Ermeni Soykırımı tanıması öncesinde yapılan telefon görüşmesi dışında derli toplu Türkiye, Amerika ilişkilerini değerlendiren bir görüşme olmadı.
Biliyorsunuz ki yaklaşık 4 ay boyunca Erdoğan istediği telefonu alamadı ve bu konuşuldu. Detayına girmeyeceğim fakat dışişleri bakanlığının daha alt düzeyinde bir takım Amerikalı yetkililerin Türkiye'ye gelip gittiğini biliyoruz, ismim vermeyeceğim. Fakat NATO ülkesi, aynı zamanda Amerika ile uzun zaman partnerlik etmiş bir ülke olan Türkiye'nin bahsettiğim iki mesele hususunda Amerika ile ilişkileri son derece gergin ve yine belirttiğim gibi hemen düzeleceğe de benzemiyor. Fakat Biden hükümetinin hemen Türkiye ile ilişkileri düzelteyim havası şu anlık görünmüyor.
Bir yandan da hala temyizde olan Halkbank davası var. Temyiz açıklanmadığı için görülemiyor. Burada nasıl bir gelişme yaşanır?
Amerika'da görülen uzun ve süre bloke edilmeye çalışılan bir dava, aynı zamanda Türkiye bunun için önemli lobi şirketleri ile de çalıştı. Türkiye'nin çok çekindiği bir dava. Çünkü uluslararası bir ihlali söz konusu. Türkiye, ABD'den çok köklü ekonomik ve diplomatik yaptırımlara maruz kalabilir.
Bu yeni yönetimde davayı blok etmeye dönük bir çaba yok fakat en nihayetinde hukuk ile alakalı olsa da devletler arası ilişkileri ilgilendiren, Amerika elinde de Erdoğan'a ilişkin önemli bir koz aynı zamanda. Bu dava Demokles'in kılıcı olarak Erdoğan'ın başında bir süre daha sallanmaya devam edecek. Benim kanaatim, bu davanın hukuki sürecinin Trump dönemine göre daha da önünün açılacağı. Ama en nihayetinde de hükümetin alacağı pozisyona göre de karar şekillenir.