Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türk devlet yetkililerinin Rojava kantonlarına ve demokratik özerklik çabalarına neden bu kadar karşı olduğunu anlayamadığını dile getiren Aydoğan, Türk Devletini Güney Kürdistan’a müdahaleye davet eder tarzda sözleriyle gündeme damga vurdu.
Türkiye devlet yetkililerinde, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Kürtlere yönelik bir zihniyet sorunu olduğunu, PYD’nin Suriye’de bir devlet kurmak istemediğini defalarca ilan ettiğini, Suriye’nin bütünlüğü içinde Demokratik Özerklik çözümünü benimsediklerini artık sağır sultanın dahi duyduğunu, bu yönlü inşaat çalışmaların tüm kantonlarda yürütüldüğünü ve bunların devletin tüm yetkilileri tarafından bilindiğini,” vurgulayan Aydoğan, “ Tüm bunlara rağmen orada bir Kürt devleti kurulacak ve ben neye mal olursa olsun buna engel olacağım demenin manasını çözemediğini, bunun tek anlamının Kürt düşmanlığı olduğunu, söyledi.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’deki gelişmeler ve Kürt halkının kaderi hakkında söz sahibi olabileceğini, bunun normal bir durum olduğunu, söyleyen Aydoğan, “Suriye’deki gelişmeler ve Kürt halkının kaderi hakkında bu kadar çok müdahalede bulunmasının doğru olmadığını, bunun Suriye’nin iç sorunu olduğunu, oradaki Kürtlere demokratik özerkliğin dahi çok görüldüğünü ve köle olarak yaşamlarının sürdürülmesi gerektiğinin dayatıldığını, ileri sürdü.
Bu sözlerin ardından, “Hiçbir yerde Kürtler bir şey kazanmasın,” diye itirazda bulunan Aydoğan birdenbire, “Ama Güney Kürdistan’a gelince öyle değil,” diyerek çok tartışılacak sözler sarfetti.
Meclis’te Bütçe Plan Komisyonu’nda görev yaptığını, bu tür konuların orada çok tartışıldığını, hükümetin verdiği bilgiye göre Türkiye ihracatının yüzde 30’unun Güney Kürdistan’a yapıldığını ve 13 yıldan bu yana AKP hükümetinin bu ülkede yeşil sermayeyi güçlendirdiğini, belirten Aydoğan, “O sermayenin ürettiklerinin hepsini şimdi Güney Kürdistan’a sattığını,” söyledi ve ardından sözlerini şöyle sürdürdü:
“Barzani ve o anlayış işbaşındaysa o zaman federasyon olabilir. Gücün yetiyorsa git o zaman federasyona müdahale et. Suriye’de Kürtler özerklik istiyorlar. Kabul etmiyorsun, ben müdahale edeceğim diyorsun. Ama diğer taraftan federasyon senin anlayışına demokratik özerklikten daha uymayan bir model. Ona rağmen ihracatın yüzde 30’unu oraya yapacaksın. Sayın Barzani’yi yanına alacaksın, mitinglerine getireceksin. Türkiye’de yanında Kürt halkına hitaben konuşma yaptıracaksın. El üstünde ağırlayacaksın. Tabi ki ağırlasın. Ona söyleyecek bir şeyimiz yok. Güney Kürdistan’ın devlet başkanıdır. Ama onu ağırlarken demokratik özerkliğe karşı çıkarsan bu kabul edilemez bir şeydir. Çıkarların denk geliyorsa evet, anlayış ve zihniyette uyuşuyorsa evet ama farklı olursa hayır.”
Sözlerini sürdüren Nursel Aydoğan, “Erdoğan’ın ne kadar karşı çıkarsa çıksın Rojava’da demokratik özerklik modelinin uygulanacağının ve IŞİD’in bitirilmesi sonrasında Suriye’de Kürtlerin demokratik özerklikle yönetileceklerini, aynı şekilde Türkiye Kürtlerinin de benzer şekildeki talebini hem AKP hem Cumhurbaşkanıhıh değerlendirmek durumunda olduğunu,” dedi ve şöyle devam etti:
“Türkiye’deki Kürtler de bu ülkenin bütünlüğü içinde bir çözüm arayışı içerisindeler. Türkiye’deki Kürtlerden yani ben mücadele alanımdaki Kürtlerden (?) söz ediyorum tabi, farklı, işte sayıları bin’i aşmayan, belki 2 bin kişi Kürt devletini isteyebilir. Ama Türkiye’deki Kürt meselesinin çözümü ile ilgili olan, Kürt halkıyla ilgili olarak söylüyorum, Tek birinin ağzından ’biz Türkiye’den ayrılıp bir devlet kurmak istiyoruz şeklinde bir söylem duyulmuş mudur acaba?”
Sorduğu soruya kendi cevap veren ve “Duyulmamıştır, diyen Aydoğan, “Sayın Öcalan’ın dediğini Kürt halkı aynen tekrar etmektedir. Sayın Öcalan diyor ki, Bize Türkiye’de altın tepsi içinde devleti verirseniz, biz onu kabul etmeyeceğiz!” dedi.
Programın sunucusu Cemal Turan Aydoğan’ın bu büyük gafının önüne geçmeye çalışan bir edayla, “Kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış, Türkiye… diye müdahale etmeye çalışsa da Aydoğan sözüne devam etti.
