Burhan Ekinci\'nin Alman WDR Sansürsüz Türkiye sitesinde Almanca-Türkçe yayımlanan yazısı şöyle:
\"AKP ile MHP 31 Mart yerel seçimlerine kimi kritik büyükşehirlerde “Cumhur”, muhalefet cephesinde ise CHP ile İYİ Parti, “Millet” ittifakıyla giriyor. Partililerin açıklamalarına baktığımızda bu seçimler, AKP/Erdoğan için iktidarının ömrünü uzatma, MHP için ülkenin bekası, CHP için ise erken seçim provası anlamına geliyor.
Yine ittifak dışı bırakılan en güçlü muhalif güce sahip HDP ise çift stratejiyle seçimlere giriyor: Kürt bölgesinde kayyumları, Batı’da AKP’yi devirme.
Muhtemelen önümüzdeki günlerde partililer, seçim çalışmasına -eğer polis tarafından gözaltına alınmazlarsa- çıktıklarında “kayyum sorunu”nu öncelikli propaganda olarak kullanacaklardır.
Kürt bölgesinin üç büyükşehri Diyarbakır, Mardin ve Van’ın belediye eşbaşkanları görevden alındı ve kayyum atandı.
Kürt siyasi hareketi her seçimde bu üç bölgede oyunu artırıyor. 24 Haziran seçimlerinde Cumhur İttifakı Diyarbakır’da yüzde 21.7, HDP ise yüzde 67 oranında oy aldı. 2014 yerel seçimlerinde BDP yüzde 55, AKP ise yüzde 35 oy oranına sahipti.
Yine, Van’da 24 Haziran’da Cumhur İttifakı yüzde 34, HDP yüzde 60 oy aldı. Son yerel seçimlerde BDP yüzde 53, AKP yüzde 41’de kaldı.
Mardin’de 24 Haziran’da Cumhur İttifakı yüzde 32, HDP yüzde 60 oy aldı. Son yerel seçimlerde BDP’nin desteklediği bağımsız Ahmet Türk yüzde 52, AKP yüzde 37’deydi. Bu üç büyükşehirde son yerel seçimler ile son genel seçimleri karşılaştırdığımızda AKP’nin ciddi bir düşüş yaşadığı görülüyor. HDP ile AKP arasındaki makas gittikçe HDP yararına açılıyor.
Bölgede, AKP’nin en büyük kozu hizmet. Parti, bu seçimlerde Kürt seçmene, ‘ben kayyumla size hizmet getirdim’ argümanını daha sık kullanacağa benziyor. Bu seçim bölge için bir çeşit test aynı zamanda. Kürt seçmen gerçekten Erdoğan kayyumlarının ‘hizmetinden’ memnun kalıp AKP’ye mi yoksa yeniden HDP’ye mi oy verecek?
Gerek, 2014 yerel, gerekse de 24 Haziran genel seçim sonuçlarına baktığımızda HDP’nin bölge kentlerinde açık ara önde olduğu, bu seçimde de AKP lehine tablonun değişmeyeceği görülüyor.
Ana muhalefet partisi CHP bölgede etkili olamadığı için, buradaki seçimleri pek önemsemiyor.
Aynı şekilde HDP de Türkiye’nin batısında, çok ciddi bir oy oranına sahip olmasına rağmen, tek başına bir iki küçük ilçe dışında, bir kenti kazanma şansı yok. Parti, 28 Ocak’ta yaptığı açıklamada zaten İstanbul, İzmir ve Adana’da seçimlere katılmama kararı aldıklarını duyurdu.
HDP’nin amacını, Batı’da \"AKP-MHP\'nin ittifak başarısını engellemek, demokrasi güçlerinin kazanmasını sağlamak” olarak özetleyebiliriz.
HDP, 24 Haziran seçimlerinde Diyarbakır, Mardin ve Van’da olduğu gibi bu üç kentte de oy oranını artırdı. İstanbul’da yüzde 12.5, İzmir’de, yüzde 11.4, Adana’da ise 13.5. İstanbul\'da Cumhur İttifakı yüzde 51, Millet ittifakı yüzde 35.9, Adana\'da Cumhur İttifakı yüzde 46.4, Millet İttifakı yüzde 39.3 oy aldı. Bu iki kent her iki ittifak için kritik.
HDP seçmeni, bu kentlerde Millet İttifakı’na kayarsa, muhalefetin kazanma ihtimali oldukça yüksek. İzmir\'de ise durum Millet İttifakı’ndan yana. Bu ittifak 24 Haziran seçimlerinde yüzde 53 oy alırken, Cumhur İttifakı yüzde 35’te kaldı. Ancak her seçim risklidir. Bu yüzden HDP’nin desteğiyle Millet İttifakı İzmir’de rahatlıkla bu riski bertaraf edebilir.
Kuşkusuz CHP ile İYİ Parti, Kürt seçmeni sandığa taşıyabilirse bu ancak mümkün olabilir. Mevcut durumdaki, iki parti politikasına baktığımızda, Kürt seçmenin Batı’da Millet ittifakına yöneleceğini pek sanmıyorum. Ayrıca Kürtlerin bu partilerin adaylarına oy vermeleri için bir neden de şimdilik görünmüyor.
CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aday olduktan sonra ilk iş olarak HDP’yi değil de, Saray’ı ziyaret eden bir şahsa Kürtler neden oy versin?
Unutulmamalı ki, ülkenin en politik seçmeninden bahsediyoruz. Yine de siyasette bir gün bile çok uzun süre. Umutlu olmasam da, belki CHP bize bir sürpriz yapar ve hepimizi şaşırtır!\"