Birbirlerinden yaklaşık 4 bin 500 km uzakta ve farklı kıtalarda olabilirler ama Irak ve İngiltere aynı varoluşsal krizi yaşıyorlar: Birlik olarak kalabilecekler mi?
İskoçlar bu hafta Birleşik Krallık\'tan ayrılıp ayrılmamayı oylamak üzere sandığa gidiyor. Bu yılın başlarında Kürtler\'e de Irak\'tan bağımsızlığı oylamalarına izin verileceği söylenmişti.
Her iki yerde de, seçimin sonucu \"evet\" de, \"hayır\" da olabilir.
Şu anki birlikleri içinde kalsalar bile, hem Kürtler hem de İskoçların siyaset ve ekonomileri üzerinde daha fazla söz sahibi olacakları kesin. Trend 20-30 yıldır netleşmiş durumda. Kürtler 1992\'de, İskoçlar da 1999\'da ilk kez bir parlamentoya sahip oldu. Her ikisi de yerel düzeyde eğitim, sağlık hizmetleri, hukuk ve diğer şeyleri kontrol edebiliyor. Tarih de ortada: Yüz yıldır komşularından farklı kimliklere sahipler.
Etnik kökenden, geleneksel kıyafetlere kadar İskoçlar ve Kürtler arasında çok fazla fark var.
Bu farkların yanısıra, siyasi dönemeçlerinde de farklı adımlar attılar. İskoçlar, bağımsızlık referandumuna nazikçe yürüdü. İskoçlar 1999\'da Londra\'dan yetki talep eden bir referandum düzenledi ve kendi parlamentoları ve sosyal hizmetleri başta olmak üzere kurumlarını oluşturdu. Kürtler içinse bu süreç Bağdat\'ın kendilerini siyaseten aç bırakması yoluyla ilerledi. ABD Başkanı George H.W. Bush\'un Çöl Fırtınası Operasyonu sonrasında yaptığı isyan çağrısının tetiklediği Kürt isyanının ardından Saddam Hüseyin 1991\'de Kürtlerin hükümetten aldığı gelir kaynaklarını kesti. Kürtler, kendilerini korumak için attıkları adımlarla, özerk yönetimin temeli ve yapılarını oluşturdu.
Her iki toplum da uzun zamandır kendi kendilerini yönetmek istiyor. İskoçlar 1707\'de İskoçya ve İngiltere\'nin birleşme kararından, Kürtler ise geçtiğimiz yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu\'nun yıkılmasından bu yana bağımsızlık hayali kuruyor. İki toplum, dayanıklılıkları, bağlı oldukları birliğin kuzeyindeki dağlardaki hakimiyetleri, petrol kaynakları ve Selahaddin ve William Wallace gibi ünlü Ortaçağ savaşçılarıyla, bazı konularda birbirlerine benziyor.
Öte yandan her iki bölgedeki hareketlilik de, daha büyük bir küresle trendi yansıtıyor: Artan küreselleşme döneminde yerel kimliklere sahip çıkma. İki ülke de, kendileri için daha çok söz hakkı isteyen son ülke olmayacak.
Kaynak:WSJ
.