Irak\'ta siyasi krizin derinleştiği, IŞİD örgütünün yarattığı kaosun büyüdüğü bir dönemde Federal Kürdistan Başkanı Mesut Barzani Ankara\'yı ziyaret etti. 28 Haziran\'da Federal Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani Ankara\'yı ziyaret etmişti. Bu ziyaretin üstünden daha bir ay bile geçmeden Federal Kürdistan Başkanı Mesut Barzani Ankara\'nın konuğu oldu. Barzani, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu\'yla ayrı ayrı biraraya geldi.
\"Irak bugün çıkmaz sokak görünümünde. ve Kürtler ve bu sokakta kendi hak ve hukuklarını korumaya çalışıyor. Türkiye ile de yakın temasta olmaları çok doğal\" diyen Türk Dışişleri yetkilileri, Barzani ziyaretinin daha çok Irak\'ın geleceğine odaklanan görüşmeler içerdiği bilgisini verdi.
Barzani, resmi görüşmelerini yaparken, kendisine eşlik eden Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani, Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Hawrami, Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayi ve Maliye Bakanı Rebaz Muhammet de Türk muhataplarıyla biraraya geldi. Kürt bakanların yaklaşık bir aydır Türkiye üzerinden satılan ve Halkbank\'ta biriken petrol parasını alıp Hewler\'e döneceklerine ilişkin haberler, Barzani\'nin ziyareti başlamadan gündeme gelmişti. Ancak o haberleri Enerji Bakanı Taner Yıldız yalanladı ve \"Böyle bir durum sözkonusu değil\" açıklaması yaptı. Taraflar, enerji işbirliğini güçlendirecek mutabakatlara imza atarken, Enerji Bakanlığı yetkililerinden \"Kürdistan bölgesi ile çok daha dinamik ve güçlü bir ekonomik işbirliği dikkat çekecek\" değerlendirmesinde bulundular.
Kritik ziyaret
Peki, Mesut Barzani\'nin ziyareti neden \'çok kritik\' olarak görülüyordu? Irak\'ta \'yakın gelecekte\' neler olabilirdi? Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi\'nden Çağrı Erhan Deutsche Welle\'nin sorularını yanıtladı. Erhan, Mesut Barzani\'nin 8 ay önce de Türkiye\'yi ziyaret ettiğini hatırlatırken, \"Irak\'ta öyle bir noktaya gelindi ki, Bağımsız Kürdistan kaçınılmaz. Türkiye de bunun farkında. O yüzden bu ziyaret çok kritik\" diye konuşuyor.
Ziyaretin iki konu üzerinde döndüğünün taraflar arasındaki siyasi trafikten çok net görüldüğünü öne süren Erhan, \"Birinci konu şudur: Tamamen Irak\'ın geleceğinin konuşulduğu ortada. Taraflar artık birbirlerine Bağımsız Kürdistan kurulacak mı, kurulmayacak mı bunu soruyorlar. Kurulacaksa Türkiye-Kürdistan ilişkisi nasıl olacak, bunun ön çalışması yapılıyor\" diyor. İkinci konunun da IŞİD\'e karşı Kürdistan Peşmergelerinin nasıl hareket edeceğinin değerlendirmesi olduğunu anlatan Erhan, \"Eğer IŞİD\'e karşı Kürdistan güçleri Maliki güçleriyle ortak hareket edecekse, bu konuda anlaşılırsa, Kürdistan\'ın kurulması da ertelenecektir\" öngörüsünde bulunuyor. Türkiye\'nin pozisyonunun cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra netleşeceğini tahmin eden Erhan, \"Çok net bir şey var artık: Ankara, Bağımsız Kürdistan\'ı destekliyor. Türkiye, tercihini Kürdistan\'dan yana yapmıştır. Gelişmeler de Türkiye-Kürdistan Konfederasyonu\'nun oluşturulacağını gösteriyor\" diyor.
\'Bölgenin diğer aktörleri ne der?\'
Bilkent Üniversitesi\'nden Zeki Sarıgil ise \'Bağımsız Kürdistan\'ın \'sanıldığı kadar kolay olmayacağı\' görüşünü savunuyor. Özellikle İran\'ın \'Bağımsız Kürdistan\' fikrine çok sert çıktığını hatırlatan Sarıgil, \"Bölge ülkeri arasında bir uzlaşma olmadan, sadece Türkiye\'nin desteğiyle kurulacak bir Bağımsız Kürdistan\'ın ömrü olmaz. Bunun da hem Türkiye, hem Kürtler farkında\" diyor. Kürtlerin de dahil olduğu bölgede siyasi dengelerin sürekli değiştiğini anlatan Sarıgül, \"Irak\'ın bir ayrışma yolunda olduğu doğrudur ancak bu konu üzerinde daha çok konuşulacak, değerlendirilecek. Şimdi, kimse Maliki hükümetinin geleceğinin ne olacağını bilmiyor. Siyasi istikrarsızlık bu kadar açık ve yoğun görülürken, Türkiye ve Kürdistan bölgesinin apayrı bir yola gireceğini hemen beklemek yanlış olur\" yorumunu yapıyor.
Türkiye ile Kürdistan bölgesi arasında önümüzdeki dönemde daha çok ekonomik işbirliğinin dikkat çekeği tahmininde bulunan Sarıgil, her iki tarafın da kaynakları etkin kullanmak yönündeki iradesinin çok daha dikkat çekici olduğunu söylüyor ve Türkiye\'deki çözüm sürecinin bir ayağının da böylesi bir işbirliğini kapsadığını dile getiriyor. Çözüm süreci ilerledikçe, Türkiye ile Kürdistan bölgesi arasındaki işbirliğinin daha çok görüleceğini anlatan Sarıgil, \"Bu kadar çok ekonomik kazanç söz konusuyken, birden bire bir bölünme ve ayrışmanın kimsenin işine yaramayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek\" diye konuşuyor.