Mithat Sancar: Mustafa Kemal, bu vatanın Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olduğunu söyler

Mithat Sancar, Mustafa Kemal Paşa sorunun ağırlığının ve ciddiyetinin farkındaydı. Bunu halk egemenliği ilkesine dayalı, bütünlüklü bir demokrasi fikriyle çözmeye çalıştı. O dönemler bu konuda çokça çaba harcandı. Yerel demokrasi ve halk iradesi olarak ülkenin bu sorununu çözmek için o gün bulduğu yolu, maalesef daha sonra terk ettik.

30.04.2020, Per - 08:37

Mithat Sancar: Mustafa Kemal, bu vatanın Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olduğunu söyler
Haberi Paylaş

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Atatürk'le ilgili, "Mustafa Kemal, bu vatanın Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olduğunu söyler" dedi.

Sancar, Meclis 23 Nisan özel oturumunda, "1921 Anayasası'nın iki temel dayanağı vardı. Böyle bir anayasa yapılmasının ilk dayanağı "halk egemenliği" ilkesidir. Yani halkı kendi sorununu yöneten bir muhatap olarak kabul eden anlayıştı. İkincisi Kürt sorununun çözümüydü. Mustafa Kemal Paşa sorunun ağırlığının ve ciddiyetinin farkındaydı. Bunu halk egemenliği ilkesine dayalı, bütünlüklü bir demokrasi fikriyle çözmeye çalıştı. O dönemler bu konuda çokça çaba harcandı. Yerel demokrasi ve halk iradesi olarak ülkenin bu sorununu çözmek için o gün bulduğu yolu, maalesef daha sonra terk ettik. Şimdi de ülkenin sorunlarının çözümü, bu iki ilkeyi birleştirmek, bu iki alanı bütünleştirmekten gerekiyor. Halk egemenliği, bu hem genel demokrasiyi hem de yerel demokrasiyi içerir" demiş ve bir dizi tepki ile karşılaşmıştı.

Eleştirilere Karar TV'de katıldığı bir yayında yanıt veren Sancar, ilk Meclis'in Kürt Sorunu'nun çözümü için büyük çaba harcadığını belirtti ve ekledi:

Bir defa hiçbir dönem tek bir olaya, tek bir özelliğe ve tek bir yaklaşıma indirgenemez. 1920-1923’ün de fazla boyutu var ve orada da çok fazla dinamik var. Burada yapılanlar terk edildiği için işte yüz yıldır biz bu sorunu yaşıyoruz. Türkiye devletinin kurulduğu altını çizerek söylüyorum Türk devleti demiyorum çünkü 1921 anayasası ‘Türkiye devleti’ diyor. Türkiye Cumhuriyeti de demiyorum çünkü cumhuriyet 1923’te kuruldu. Türkiye devletini kuran Meclisi’ten söz ediyorum.

Bu Meclis’teki iki gurubun önemli özelliğinin altını çizmek ve unutturulduğunu düşündüğüm yanlarını yeniden hafızalarda canlandırmak istedim.

Birincisi Meclis olarak halk egemenliği ilkesinin bu kadar çok tartışıldığı önemli bir tecrübedir. Ve bu savaş ortamında yaşanmıştır. Dolayısıyla o zamana kadar ki toplumun çeşitliliğini büyük ölçüde içeriyor. Ben bilmez miyim bu çeşitliliğin için de gayrı müslimlerin olmadığını. Böyle bir olgunun üzerini örtecek bir yapım olmadığını da zannederim tanıyanlarım bilir. Evet orada gayrımüslimler yoktur. Fakat yapmamız gereken bunu ayrıca konuşmamız gerektiğini belirttim. Zaten HDP adına konuşan biriyim. Buraya bağlayacağımız zaman HDP’nin bu konulardaki politikasının da bilinmesini ister. Yani biz o sınırlı çoğulculuğu gayrımüslimlerin olmaması halinde ‘aynen bugün de uygulayalım’ hiç der miyiz. O gün gayret edilen çoğulculuğun fikren iyi bir yol olduğunun altını çizmek istiyorum.

Bu Meclis'te, Kürt sorununun çözümü için çok çaba harcandı. O çabalara Mustafa Kemal’de dahildir ama bunları Mustafa kemal yaptı diye sınırlamak da doğru değil. Çünkü birinci Meclis’i okuyan herkes bilir ki Mustafa Kemal önemlidir şüphesiz. Milli mücadelenin lideri ve Meclis’in de başkandır. Fakat Mecis’te çok güçlü muhalefetler var ve kendisine yönelik de çok sert bir muhalefet yürütülüyor.

1920'deki Meclis açılış konuşmasında belirttiğim gibi gayrımüslimlere değinmiyor, Mustafa Kemal o zaman ki şartlarda kendine göre bir ittifak projesi oluşturmuş ve açılış konuşmasını defalarca bu ülkenin, bu vatanın ve bu devletin Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olduğunu söyler ve bir cümle daha ekler, ‘Hersin ırki ve içtimai ve coğrafi hukukuna daima riayetkar olunacaktır' der.

İkincisi Amasya belgeleri var önümüzde, üçüncüsü Fransız arşivlerindeki belgeler var. İngiliz arşivlerindeki diğer telgraflar var. Ve çok önemli bir belge daha var 1922 tarihli, o da ‘Kürt Otonomisi Kanun Tasarısı’dır.

‘Bu Meclis bugün ağzımıza alamayacağımız konuları tartışmıştır’ demek istiyoruz. Ve sadece tartışmakla kalmadı. 1922 tarihli Kürt Otonomi tasarısı, 18 madde. Şimdi bir parti bunu alsın programına koysun derhal soruşturma açılır. Bu bir çabadır.

1921 Anayasasının çok açık bir beyanı da 24 maddeden 14 maddesi ‘muhtariyetle’ ilgili. Yani özerklikle ilgili. Özerlik için getirilmiş bir anayasadan söz ediyoruz. Ardından İzmit Basın Konferansı, 1923’ün 16 Ocak akşamı başlayıp 17 Ocak sabahına kadar sürüyor. Her şey konuşuluyor. Meşhur soru geliyor Ahmet Emin Bey’den, ‘muhtariyet ve özerklik meselesi nedir’ diye soruyor, Mustafa Kemal de gayet ayrıntılı bir şekilde açıklıyor.

Mustafa Kemal’in veya başka bir liderin bu kadar önemli bir sorunun ciddiyetinin ve ağırlığının farkında olduğunu söylemenin neresi yanlış?"

Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz

Nerina Azad
Bu haber toplam: 9142 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:10:03:20
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x