Yeni Özgür Politika gazetesi için bir yazı kaleme alan HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ağabeyi Nurettin Demirtaş, demokratik çözümün muhatabı olması ve öz yönetimi desteklemesi durumunda ilk başkanın Abdullah Gül olabileceğini, Kürtlerin Gül’ü destekleyebileceğini dile getirdi.
Demirtaş’ın açıklamasına paralel bir diğer açıklama KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’tan geldi. Cemil Bayık, Fırat Haber Ajansı\'na verdiği mülakatta Bülent Arınç, Hüseyin Çelik ve Abdullah Gül\'ün başını çektiği muhalif isimlerin yeni bir parti kurmaları halinde destekleyebileceklerini beyan etti.
PKK orjinli her iki açıklama ilk bakışta Erdoğan karşıtlığını içerir gibi görünse de, Türkiye’deki politik yapının farkındalığı dikkate alındığında, Erdoğan’a ve O’nun başkanlık yürüyüşüne pozitif katkı sağlayacak bir handikabı barındırdığını gözlemek olası.
AKP’nin 7 Haziran seçimlerinde uğradığı hezimet, Kürt sorunu temelli gerçekleştirilen çark sonucu 1 Kasım’da zafere dönüştü. Ancak bu zaferin Erdoğan’ın Başkanlık hayalini gerçekleştirmeye yetmediği ortadaydı.
Erdoğan’ın Başkanlık hayallerinin karşısındaki AKP dışı muhalefet, Erdoğan’ı yolundan alıkoyma konusunda bugüne kadar başarılı bir ivme yakalayamadı.
AKP’nin 14 yıllık Türkiye iktidarı, salt partinin ve lideri Erdoğan’ın başarısının ürünü değil, tartışılmaz bir biçimde muhalefet yetmezliğinin ve zaafiyetinin de bir sonucuydu.
AKP iktidarının karşısındaki muhalif blok, Erdoğan’ın ve ekibinin geliştirdiği politikalar karşısında AKP’nin değirmenine su taşımanın ötesinde bir işlevin sahibi olamadı, dinamik bir değişim gösteremedi. CHP ve MHP her seçimde AKP karşısında yerlerinde saymalarına rağmen lider sultasından kendilerini kurtarıp, topluma alternatif bir heyecan sunacak silkelenme gösteremediler.
AKP’ye karşı en dirençli muhalefeti gerçekleştirebilecek yegane güç, sistemle barışık olmayan Kürtler ise militarist öncü güçleri ile bu militarist güçlerin etki alanındaki siyasal öncülerinin yetersizliği nedeniyle sahip olunan potansiyeli sergilemekten uzak kaldı.
PKK ile HDP’nin AKP karşıtı politikaları Kuzey Kürdistan’daki Kürt Halkının çıkarlarına hizmet edecek bir paradigma oluşturamadı.
PKK/HDP Kürtlerin sistem karşıtı ulusal mücadelelerinin içini boşaltmak ve AKP karşıtı ideolojik bir mücadeleye dönüştürmek suretiyle potansiyeli son derece yüksek Kürt sinerjisini heba etti. Kürtlere artık düşmanlarının Türk sömürgecilik sistemi olmadığı, AKP hükümeti olduğu empoze edildi ve böylelikle AKP ile ideolojik bir mücadele yürüten Türk Kemalist ve Sol yapısının terkine girmeleri sağlandı.
AKP’nin klasik oyalama taktiklerinin karşısında, Kürt halkının ulusal taleplerini doyuracak bir politik ve felsefi bütünsellik sergilenemedi. Aksine, Türkiyelileşme, demokratik özerklik vb. Türk hegemonyasını güçlendirecek ve Kürt asimilasyonuna ivme kazandıracak yapay doktrinlerle Kürtlerin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin dışına itilmeleri hızlandırıldı.
AKP ve Erdoğan’ın politik hamleleri karşısında, PKK ve HDP’nin karşı hamleleri Kürt siyasal hareketine yeni ufuklar ve heyecanlar kazandırma yetisinden uzak kaldı. Politik olarak son derece başarısız bu girişimler Erdoğan’ın elini güçlendirmekten başka sonuçlar doğurmadı.
Hendek savaşlarına itilen eğitimsiz gençlerimiz bodrumlarda katledilirken, bu mücadele tarzının kaşifleri olan PKK’li liderler katliamları herkes gibi izlemekle ve demagojik “intikamları alınacak” sloganlarının eşlik ettiği açıklamalar ile geçiştirdiler.
7 Haziran sonrasında çatışmalar yoğunlaştıkça AKP güç kazandı. AKP güç kazandıkça devlet terörü orantısız bir şekilde gelişti. Sayısı tam olarak bilinmeyen yüzlerce insanımız hayatını kaybetti.
PKK ve HDP’nin Kürt siyasetine kayıplar sunan politik başarısızlıkları ve yetersizlikleri her yeni açıklamayla birlikte daha da gün yüzüne çıktı. Ötesinde bu politikalar Erdoğan’ın başkanlık hayallerinin önünü keseceğine, tam tersine başkanlık yolundaki engellerin temizlenmesine yardımcı oldu.
Son açıklamalar da bu minvalde, AKP içindeki güçlü bir muhalefetin gelişmesi olasılığını tüketti. Erdoğan’ın başkanlık yolundaki belki de son dikenler de bu açıklamaların ardından temizlenmiş oldu.
Erdoğan, PKK liderlerinin açık destek sunduğu Gül, Arınç ve diğerleri karşısında arayıp ta bulamayacağı bir propaganda unsurunu Demirtaş ve Bayık sayesinde elde etmiş oldu.
Türkiye politik yaşamına gerçekleştirilecek müdahalelerde, Türk şovenizmini hesaplamayan tüm hamlelerin başarısızlıkla sonuçlanacağı unutulmamalıdır. Tarihsel bir dokuya sahip Türk toplumsal karakteri Kürtler söz konusu olduğunda tüm ayrışmaları ve ayrılıkları öteleyip birlikte hareket etmekten imtina etmemiştir.
Şeytanın avukatlığını yapmaya kalkanlar için burada akla gelen ilk soru, acaba bu madalyonun diğer yüzü hesaplanmamış hatalı bir adım mı, yoksa sonuçları hesaplanmış bir girişim mi olduğudur…