Şivan Perwer: Başûr, Bakur, Rojava ve Rojhilat’ın kaderi birbirine bağlı

Sanatçı Şivan Perwer, “Bu dönemde ‘ben’ demek bir şeyleri çözmüyor. Çünkü Başûr, Bakur, Rojava ve Rojhilat’ın kaderi birbirine bağlı. Birbirlerini dinlemek zorundalar” dedi.

24.07.2020, Cum - 16:12

Şivan Perwer: Başûr, Bakur, Rojava ve Rojhilat’ın kaderi birbirine bağlı
Haberi Paylaş

Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) arasında uzun zamandır yapılan görüşmelerin Duhok Anlaşması kapsamında ilk aşaması mutabakatla sonuçlanmasıyla beraber Kürt ulusal birlik tartışmaları hız kazandı. Söz konusu mutabakat çerçevesinde görüşmelerin halen sürdüğüne dair mesajlar gelirken, çeşitli ülkelerde kimi Kürt örgüt, parti ve platformların bu yönlü çalışmaları ise devam ediyor. Avrupa’da bir araya gelen Kürt sanatçılar da sürece katkı sunmak amacıyla platform oluşturdu.

Koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisini yeni yeni gösterdiği bu yılın başında birçok etkinliğe imza atan platformda yer alan sanatçılardan Şivan Perwer ulusal birliği, Kürt müziğini, sanatçılara ve kendisine yönelik eleştirileri Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi.

Salgın öncesi sizin de yer aldığınız bir grup sanatçı ulusal birlik için bazı etkinlikler düzenledi. Salgınla birlikte etkinliklere ara verildi. Ulusal birlik noktasında çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Pandemi dünyadaki ilişkileri kesti. Ticari, kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkiler başta olmak üzere tüm ilişkiler kesildi. Tabii bu kötü bir hastalık. Tüm hastalıklara ilaç bulunuyor. Ancak bu virüsün tedavisi yok. Bu da insanlar arasında büyük bir korku yarattı. Bu kültürel çalışma ve ilişkileri de etkiledi. Halkı buradan uyarıyorum. Dikkatli olmalılar. Sık sık yan yana gelmemeli ve maske kullanmalılar.

Bizim çalışmalarımıza da çok büyük etkisi oldu. Biz büyük bir umutla çalışmalara başladık. Sanat tarihsel bir renk, filozofik bir düşünce, bayrağın yükseltilmesi, öz geçmiş ve dünya toplumunun durumunu anlamaktır. Sanat çok önemli. Kürdistan’da eski dönemlerde sanata önem verilmiş ancak sanatı icra edene çok kıymet verilmemiş maalesef. Parçalanmışlık ve dağılmışlıktan kaynaklı kıymet verilmemiş. Biz de bundan kaynaklı bir araya geldik. Geçmişi uzun yıllara dayanan bir medeniyete sahip bir milletin, tüm saldırılara rağmen yok olmayan bir dile sahip milletin sanatçılarıyız.

Bazı kişiler şeyh ve ağaları için Kürdistan’ı satabilirler. Ancak, bu toprakların, yaşamlarının temeli ve geleceği olduğunu düşünmüyor. Bu topraklar her şeydir. Bu toprakların özgürlüğü her şeydir. Sanat da bunu dile getirsin dedik. Daha önce sanatçılar şeyhleri, ağaları, dağları için söylüyordu. Ancak biz sanatın ulusal bir yola girmesini istedik. Çünkü her halkın ulusal bir cumhuriyete ihtiyacı vardı. Ulusal renkle yürümezsek cumhuriyet oluşmaz. ‘Aman sanatçılar sadece sanatlarıyla uğraşsınlar, bir şey söylemesinler’ diyorlar. Suyla buluşmayan toprak yaşam bulmaz. Demek ki toprak ve suyun birbirleriyle bağlantısı var. Havada değişim olduğu zaman su ve toprakta da değişim yaşanıyor. Sanat, siyaset, ekonomi… Her şey birbiriyle bağlantılıdır.

Düşünceler ve bilinçlenme, aynı zamanda toplumun ilerlemesini de sağlar. Böylece toplum da güzel bir geleceğe sahip olur. Bundan kaynaklı biz de bir araya geldik. Biz büyük bir fedakarlık yapıyoruz. Aç da kalsak ulusal anlamda bu toplumun hizmetini yapacağız. Bu bizim vazifemiz. Bizim sanatımız Kürt ve Kürdistan’a bağlıdır. Yok olursa biz de yok oluruz. Biz sudaki balıklarız. Bu toplum da sudur. Su kurursa balık ölür. Birbiriyle bağlantılıdır. Bundan kaynaklı birlik oluşturduk. Ancak maalesef salgın bizi etkiledi.

Bundan sonra bir programınız var mı?

Korona etkisini yitirmeye başladığı zaman biz de eylemlerimizi sürdüreceğiz. Bunda kararlıyız. Halkımızdan da ricacıyız; Bizim ruhumuz onların ruhuyla, varlığımız da onların varlığıyla bağlı. Onların başarısı bizim başarımızdır. Tüm sanatçılara da sesleniyorum; Her sanatçı kendisini bir köşeye çekip, birbirini eleştirmesin. Elbette ki her sanatçının bir fikriyatı var. Ancak bu noktada birbirimizi dinlemeliyiz.

"'Ben' Yerine 'Biz' Demek Sorunları Çözer"

Kürt düşmanları, Kürtlerin tüm yaptıklarına, adımlarına karşı uyanık. Onların ajanları ve muhbirlerinin her alanda ilişkileri var. Onlar, her zaman Kürtlerin yakınlaşmasını ve ilişki kurmasını engellemek isteyecek. Bir milletin birliği, o milletin başarısıdır. Düşman bu başarının gerçekleşmesini istemeyecektir. Maalesef bir tane düşman yok. Sykes-Picot Anlaşması bize büyük bele getirdi. Maalesef Kürdistanı böldüler. O dönem birlik oluşturacak, İngiliz ve Fransızları ikna edebilecek temsilciler yoktu. Tabii Kürdistan’ın rengi biraz farklı. Güney’de (Irak Federe Kürdistan Bölgesi) biraz ekonomik iyileşme olmuş. Milyarderleri oldu.

Almanlar hep ‘ben’ yerine, ‘biz’ diyor. ‘Biz’ demek sorunları çözer. Bu dönemde ‘ben’ demek bir şeyleri çözmüyor. Çünkü Başûr, Bakur, Rojava ve Rojhilat’ın kaderi birbirine bağlı. Birbirlerini dinlemek zorundalar.

Ulusal birlik Kürtler için elzemdir. Kimse tek başına kurtulamaz. Eğer Kürdistan’ın bir parçası kurtuluyorsa, insan buna destek olmalı. Benim şarkılarım da bunun üzerine. Bir parçanın kurtuluşu Kürdistan’ın diğer parçalarının kurtuluşudur. Düşman bunu biliyor ve diğer parçayı da bozmak istiyor. Kürtler buna izin vermemeli.

Hepimizin kaderi birbirine bağlı. Kürt ve Kürdistan’ın yok olması özgürlüğün yok olmasıdır. İyi Ruhaniler, ruhlarının Kürdistan’ın üzerinde olduğunu söylemeli. İyi Mîrler ‘ben halkımın Miriyim’, ‘Kürdistan toprağı benim her şeyimdir’ demeli. ‘Ben halkımın hizmetkarıyım, ben Kürdistan’ın hizmetkar şeyhiyim’ demeli. Bu gerekli. Çünkü devir değişiyor. Kürt toplumu artık uyanıyor. Toplum içerisinde ulusal önderler çıkıyor. Mesela Sayın Abdullah Öcalan ulusal bir önder. Sayın Öcalan 21 yıldır zindanda. İnsanların sahip çıkması gerekir.

Diyarbakır’daki buluşmayı hatırlatmak istiyorum. İbrahim Tatlıses ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mitingine katılmanız çokça tartışıldı ve eleştirildiniz. Ancak sonrasında bizzat Erdoğan’ın talimatıyla, sizin için de ayrı bir öneme sahip olan Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılar gelişti. Hatta Efrin’e dönük operasyonun bestesi Tatlıses’ten geldi. Bugün dönüp o fotoğraf karesine bakarken ne düşünüyorsunuz?

Birincisi, Tatlıses hakkında çok fazla şey söylemek istemiyorum. Onun hayatını biliyorum. Fakir bir çocuktu, soğuk su ve çekirdek satıyordu. O su sattığında ben de okuyordum. İbrahim, Kürtlük bilinci ve ruhunu görmedi.

İkincisi, halkına hizmet eden herkese saygım var. Kak Mesut’u (Mesut Barzani) çok severim. Bir gün yanına gittim ve ona ‘Sen benim başkanımsın, çünkü sen Kürdistan’ı yönetiyorsun, bundan dolayı sen benim başkanımsın’ dedim. ‘Sen söylediğinde, senin söylemin benim için önemli ve Kürdistan’a gidelim’ dedim.

Eğer ülkenin toprağı özgür değilse bir ağaç bile dikemezsin. Bütün dünyayı gezmiştim. Ancak benim toprağım Kürdistan. Toprağıma geldiğimde bayrağımın olması gerekir. Toprağımın özgür olması gerekir. Benim dilimin konuşulması gerekir. Bu olursa gelirim.

Türkiye ile de ilişki vardı. Türkiye de Kürdistan’dan milyarlar kazanıyordu. Bana da bu durumun daha da pekişmesi, barışın olması, Türkler ve Kürtler arasının iyileşmesini söylediler. Ben de ‘hadi gidelim’ dedim. Artık Heso, Hiso, Celo…fark etmez. Barış olsun, dostluk olsun, birbirimizi öldürmeyelim hadi gidelim. Kimseden para istemedik. Madem milletimiz için, Kürt ve Türk halkının dostluğu için bir araya geleceğiz, birçok gencimiz yaşamını yitiriyor. Kürtlerin durumu iyi değil. Türkiye de barış ülkesi olsun. Türk ve Kürtler el ele versin Ortadoğu’da hüküm sürsün. Bu tüm Kürdistan parçalarına etki yapar. Bu akılla geldik. Herkesi de gördük.

Ancak, Ortadoğu’nun mantalitesi de böyle; Birçok din çıktı, Zerdüştlük, Budizm, Yahudilik, Müslümanlık…Birbirleriyle savaştılar ve birbirlerini öldürdüler. Ortadoğu’da siyaset de öyle. Gelip, ‘Filankes çağırdı geldin, ben çağırdım neden gelmedin?’ dediler. Bu mantalite iyi değil. Bunun kalkması gerekir. Ben çok iyi birisi olduğumu söylemiyorum. Ancak sen iyi bir hizmet yapıyorsan iyisindir. İnsan yaptıklarıyla iyidir. Bundan kaynaklı biz kimseyi kendi isteklerimize mecbur etmiyoruz. Yıllardır ben hizmet ediyorum. Ben de bu halkın bir çocuğuyum. Onlara duygularımı göndermek istedim. İşte sizin Şivanınız geldi! Ya ben 38 yıl ülkemi görmedim. Ancak sonrasında ne barış geldi ne de süreç devam etti.

Ancak para aldı diyorlar. Farklı bir yola sokuyorlar. Hile yapıyorlar. Bunun kalkması lazım. Kürt milleti dürüst bir yolda el ele tutuşmalı. Bütün Kürtlerin kaderi birbirine bağlı. Elbette her parçanın kurduğu ilişkiler farklı. Her kes kendini yenilemeli. Soranlar ve Kurmanclar oturup ‘biz bizsiz olmayız’ demeli. Yenilik olmalı. Halka umut verilmeli.

Haberin tamamı için tıklayınız.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 11350 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:07:17:01
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad