Bugüne kadar siyasi yaşamımız boyunca olması gereken her şeye muhalif olmanın dışına adım atamayan bazı (dostlar) Sayın Abdullah Öcalan'ın silah bırakma çağrısını alkışlamak yerine, dramatik bir ağlamayla cenaze namazı kılmaya başladılar bile. Daha bir gün öncesine kadar PKK'nın varlığı ve PKK’nın silahlı mücadelesine ateş püsküren sözüm ona dostlarımızı anlamak gerçekten de çok zor. Yıllar yıllı “PKK Türk devletinin projesidir ve silahlı mücadelesi de bu projenin bir uzantısıdır” dediler de dediler… Şimdi PKK kendini fes ediyor bizimkiler “vah vah bu kadar olmaz!” diye yeri göğü inletiyor. PKK’nin lideri PKK’ye silah bırak diyor bizimkiler gözyaşlarıyla ejderhayı bile ağlatıyor. Madem size göre PKK Devletin bir projesi idi ve bu proje sonlandırıldı. O zaman herkesten önce zil takıp oynamanız gerekmiyor mu? Madem ki bahsi edilen silahlı mücadele Kürt halkının hakkaniyetinin kalbine saplanan bir hançer idi, o zaman halaya kalkışmanız gerekmez miydi? Madem PKK’nin var olma sebebi sizlerin yok olma sebebi idi, o zaman bundan sonra varlığımızla var olmamızın önü açıldı diye sevinç çığlıklarına tutulmanız geremiyor mu?
Evet evet açık ve çok net söylemek gerekirse, doğru olana da muhalifsiniz yanlış olana da. Kem kümlerinizle hep kala kalıyorsunuz. Yarım asra yakın bir süredir PKK’nin yapmadığı yanlış kalmadı. Evet ama ne yazık ki yapılan yanlışı kendinize yatalak bir siyasete dönüştürmekten başka bir şey de yapmadınız? Peki bu kadar yanlış sokaklara döküldüğü halde, niye bu kadar yanlışa rağmen doğrularınız bir arpa boyu yol almadı? Almazdı çünkü hiçbir zaman siyasi bir tüketicilikten siyasi bir üretkenliğe geçiş yapacak siyasi bir liyakatiniz yoktu. Eğer olsaydı bahsettiğiniz bu kadar yanlışın hazırladığı bir zeminde bir iki adım atmış olurdunuz. Dolayısıyla karşıdakine muhalif olmak demek, gerçeğin kendisine muhalif olmayı gerektirmiyor. Çünkü çağın yaşanmışlıklarına paralel gelişen gelişmeler Kuzey Kürtlere yeni bir yol haritasını dayatıyor. Bu yol haritasının gelir gider seanslarını bir tarafa bıraksak dahi Kuzey Kürtlerinin kendi yanlış ve doğrularıyla buluşma fırsatını veriyor.
Şunun bunun yanlış ve yetmezlikleriyle boğuşup yorulan Kürt halkına nefes alma fırsatı da veriyor. 01.04.2018 Tarihli makalemde, son dönemlerin yaşanmışlıklarıyla Kürtlerin önüne çıkan tüm göstergelerde ''Türkiye Kürtler için Silahlı mücadeleyle Kürtlerin genel çıkarını elde etme döneminin kapanışına göz kırpıyor” diye yazmıştım. Peki o günden bugüne ne değişti de silah bırakmaya karşıt ortalığı ayağa kaldıracak takatukalarla karşı duracağız. Değil sadece Ortadoğu’da, tüm dünyada yeni bir değişimin ayak seslerinin çoğaldığı bir döneme giriyoruz. Dolayısıyla silahlı mücadeleyle Kürt halkının geleceğini garantiye almanın koşulları değişmiştir. Kaldı ki Ortadoğu gibi karmaşık bir bölgede silahın hangi güçlerin oyuncağına dönüşebileceğini de düşünmek gerekir. Kaldı ki teknolojik çağın göstergeleri olsun, “devletleşme derdimiz yok” açıklamaları olsun ''Kürt halkı adına yürütülen silahlı mücadelenin ne kadar anlamsızlaştığını da gösteriyor zaten.
Sözün kısası silahın getirisi üzerinde kurgulanan stratejiler, Kürtlerin gelecek çıkarlarıyla bağdaşabilir tarafını çok ciddi bir anlamda tartışılır hale getiriyor. Dolayısıyla silahlı mücadeleye son verilme çağrısına ''Ejderhayı bile güldüren" anlamsız fasa fisolarla karşı çıkıp fosilleştirmenin anlamı yok. Velhasılıkelam Kuzey Kürt halkının yaşadıklarından dolayı olsun ''Geleceğe yönelik yeni stratejik hamlelerin gerekliliği" bağlamında olsun külahların mutlak değişimine işaret ediyor. Umarız ve dileriz ki değişimi mutlaklaştıran yeni şapkanın içine klasikleşmiş işe yaramaz eskimişleri sil baştan Kürt halkının önüne çıkıp atılmasın.