Kürt illerinde korona patlaması: 'Sağlık çalışanları tükendi'

Son zamanlarda Kürt illerinde Covid 19 patlaması yaşanıyor. Diyarbakır, Urfa, Batman, Muş gibi yerlerde neredeyse her hastane coronavirus hastalarıyla dolu. Hasta olup durumu iyi olanlara ise evde kalmaları tavsiye ediliyor. Ancak maddi imkanların yetersizliği ve kalabalık ailelerden müteşekkil yapılar, bu sefer hasta olmayanları pandemi riskiyle karşı karşıya getiriyor.

31.08.2020, Pts - 14:10

Kürt illerinde korona patlaması: 'Sağlık çalışanları tükendi'
Haberi Paylaş

Bölgede çalışan sağlıkçılar ise bakanlığın açıkladığı rakamların şüpheli gördüklerini buna rağmen bakanlığın rakamlarında bile belirgin bir artışın söz konusu olduğunu söylüyor. Bunun son örneği ise dün yaşandı. Diyarbakır Tabip Odası sadece bir günde Diyarbakır’da 15 kişinin koronadan öldüğünü belirtti. Aynı gün Türkiye Sağlık Bakanlığı ise Türkiye genelinde için 26 kişinin öldüğünü açıkladı.

Sağlık Bakanlı’nın her hafta yayınladığı raporlara baktığımızdaysa Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri yüksek vaka oranıyla ön sıralarda sıralarda yer alıyor. 17-23 Ağustos tarihleri arasında yayımlanan COVİD-19 Haftalık Durum Raporu’na göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi yüzde 18 oranındayken Kars, Erzurum, Iğdır gibi yerlerin olduğu Kuzeydoğu Anadolu 23,5 oranında… Oysa buna karşılık mesela İstanbul gibi kalabalık şehirlerin olduğu Marmara 5.8 oranında seyrediyor.

Diyarbakır Sağlık Emekçileri Şube Eşbaşkanı Yıldız Ok Orak, Diyarbakır’da vaka sayısının haziran öncesine göre kat be kat arttığını belirtiyor. Yıldız’a göre koronanın yaygınlaşmasının temel nedenlerinin başında bakanlığın tedbirleri gevşetmesi ve ekonomik kaygıları öncelik hale getirmesi geliyor. Bunun akabinde de insanların rehavete uğraması da etkiliyor. Ayrıca normalleşmeye kademeli şekilde geçilmemesi de korona vakalarının artmasına neden oldu.

Sivil Toplum kuruluşlarının sürecin dışında tutulduğuna dikkat çeken Eşbaşkan Orak, “Vaka sayılarına net ulaşamıyoruz. Sendika ve diğer STK'ları sürecin dışında tutmaları sebebiyle ancak kendi çabalarımızla tahmini sayılar elde edebiliyoruz. Covid ilk dönemler herkesin hastalığı gibi görülürken şu anda maalesef gelir düzeyi düşük kalabalık aile hastalığı olmuş durumda bu da bölgede vaka sayılarını arttıran bir diğer etmen” diyerek sosyo-ekonomik durumlara dikkat çekiyor. Hastanede olmayıp evinde olan hastaların takibi sağlıklı şekilde yapılmıyor.

İnsanların madi durumunun zayıf olduğuna vurgu yapan Orak sözlerini şöyle bitiriyor: “Ekonomik kaygısı olan vatandaş kendi sağlığını hiçe sayıp kurallara uymayabiliyor. Çünkü evde kalıp günlük yevmiyesini alamamak daha zor geliyor. Bir de sağlıkçılar tükenmiş durumda. ilk dönemde alkışlanan, tavandan ödeme yapacağız denen sağlıkçılar, hiçbir karşılık alamayıp şu anda kendi kaderlerine terk edilmiş durumda. Yıllık izin kullanamayan, dinlenmeye vakit bulamayan çocuklarına bakacak kimse bulamayan sağlıkçı tükenmiş durumda. 1 Haziran öncesinde enfekte sağlıkçı sayısı Amed’de 90 civarı iken şu anda alabildiğimiz bilgilere göre 400’e yaklaşmış durumda. Bu tablo zaten pandeminin durumunu gözler önüne seriyor.”

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyesi Dr. Halis Yerlikaya ise durumun çok ciddi olduğunu yeterince bu konunun ciddiye alınmadığını söylüyor. Bakanlığın yayınladığı son veriler ile kendilerinin sahada gördükleri vakaların pek uyumlu olmadığını da kaydeden Yerlikaya, ancak bakanlığın verilerinde de artışın mevcut olduğunu vurguluyor.

Sağlık Bakanlığı’nın 17-23 Ağustos tarihleri arasındaki raporu hakkında konuşan Yerlikaya, “Bu rapora göre bir önceki haftaya nazaran vaka sayısında yüzde 5, ölüm sayısında yüzde 13, entübe edilen hasta sayısında ise yüzde 31 bir artış var. Yine taburcu edilen hasta sayısında yüzde 4’lük bir azalma var. Şimdi Sağlık Bakanlığı’nın gerçeği ifade etmediğini düşündüğümüz rakamlarında bile giderek bir artış var” diyerek her coronavirüs vakalarının hızla artmaya devam ettiğini vurguluyor:

“Nedenlerine baktığımızda Tabib Odası olarak bence vatandaşın kurallara uymaması olarak değil tek sebep. Yani hijyen, fiziksel mesafe, maske kullanımı.. Bunlar tabiki önemli ama yaşamsal önemde olduğunu söylüyoruz. Ancak pandemi ile mücadelede başarı için bu kurallar yetmez. Bölgede açıkçası insanların kaderiyle baş başa bırakıldığını düşünüyorum. Tabib Odası olarak yaptığımız açıklamalarda da bunu söyledik.

Siyasal iktidarın pandemi ile mücadelede bir stratejisi yok . Bazı şeyler yapıldı. Örneğin ben Diyarbakır’da bir pandemi hastanesinde çalışıyorum. Biz hastanedeki ameliyathaneyi yoğun bakıma çevirdik. Ve tüm yerler tıka basa dolu. Tüm pandemi hastanelerinde bir yoğunluk var. Artık başvuranlar arasında hasta seçiyoruz. Durumu ağır olanları seçiyoruz. Yani durumu ağır olmayan hiçbir hastayı yatıramıyoruz.

Bazıları evinde fenalaşıp 10 gün sonra geliyor ve eğer biri vefat etmişse veya taburcu olmuşsa onun yerine alabiliyoruz. Diğer bir sebep ise bölgenin sosyo- ekonomik yapısının da etkisi var. Düğünler, taziyeler bir araya gelmeler de etkiliyor. Bir de mesela bir hastayı eve yolluyoruz. Kalabalık aile yapısı bölgede yaygın olduğu için diğer aile fertleriyle temas etmeyecek bir imkan sağlayamıyoruz. Olanak yok. Bu da etkiliyor. Diğer faktör ise bir kişide pozitif varsa diğer aile üyelerine test yapılmalı. Ama test yapılmadığı için de yaygınlaşabiliyor.”

Yerlikaya’ya göre sürecin kötü yönetilmesi de etkenlerden biri. Diyarbakır ve Batman gibi yerlerde seçilen belediye başkanlarının doktor olduğuna dikkat çeken Yerlikaya, “Bir de toplumun sürece katkısı da etkili. Bu kayyum politikaları ve devam eden ayrımcı politikalar nedeniyle de daha çetrefilli bir şeyler oluyor. Şunu kastetmek istiyorum. Batman ve Diyarbakır’da seçilen belediye başkanları birer hekimdi. Şu an belediye başkanları görevde olsaydı belki de topluma yönelik belediye olanakları daha faydalı şekilde kullanılabilirdi. Belediye daha etkin olurdu. Bir de gençler dikkat etmeli. Son bir hafta içinde 3 kişi hem de 30 yaş altından hayatını kaybetti.” diyerek sorunları sıralıyor.

Muş SES Eşbaşkanı Zana Tora ise 1 Haziran öncesine göre gevşemenin olduğunu ve Muş’ta hem sağlıkçıların hem de vatandaşın hayatının tehlike altında olduğunu belirterek söze başlıyor. Günlük yaptıkları testlerin yüzde 60-70 arasının pozitif çıktığını kaydeden Tora, “1 Haziran öncesine göre çok fark var. Önceden il bazında önlemler sıkı alındı ama şimdi gevşedi. Hastanenin covid polikliniği var. Günde ortalama 250-300 civarı giriş oluyor. Ağır olanlara öncelik verilerek test yapılıyor. Ve test yapılanların yüzde 60-70’inde kovid vakası çıkıyor” diyerek sebepleri sıralıyor. Sıraladığı sebepler ise Dr. Yerlikaya’nın anlattıklarıyla aynısı. Sağlıkçıların sorunlarını dile getiren Tora, konuşmasını şöyle bitiriyor:

“Sağlıkçıların durumuna gelirsek. Muş’ta üç pandemi hastanesi var. Ortalama toplamda yatak kapasitesi 120 civarıdır. Bu yataklar pandemi nedeniyle kapatılmış durumda ve hepsi dolu. Yine öbür yandan 80-90 yataklı başka bir hastanemiz var. Oranın da doluluk oranı yüzde 90 civarında. Onun dışında sağlıkçı arkadaşların ekipman anlamında eksikliği pek yok ama rutin olarak test yapma eksikliği var. Pozitif çıkanlar hastanede çalıştırılmıyor ama hastane sonradan test yapıyor vs. Ancak test sonucu negatif çıkarsa hemen işe başlıyor. Çok ciddi eleman sıkıntısı yaşanıyor.

Muş’ta tüm arkadaşlarımız artık dönüşümlü değil de gün aşırı çalışmak zorunda kalıyor. Yoğun bakımlarda, acillerde ve her yerde… Son 3 hafta içinde 30 yakın bizim tespit ettiğimiz pozitif vaka var. İl Sağlık Müdürlüğü’nden randevu talep ettik ama kabul edilmedi. En son yazılı olarak sorduk. Yine de bize yanıt verilmedi. Bizim aldığımız gayrıresmi rakamlara göre 100’ün üstünde pozitif sağlıkçı söz konusu Muş’ta.”

Batman SES Şube Eşbaşkanı Deniz Toprak ise hem sağlıkların hem de yurttaşların içinde bulunduğu durumun vahim olduğunu belirtiyor. Haziran öncesinde toplamda şehirdeki vaka sayısının 660, vefat sayısının 11, pozitif sağlıkçı sayısı ise 17 civarında seyrediyordu. Ama Toprak’ın aktardığına göre kesin olmamakla beraber hasta sayısı 15 bin, pozitif sağlıkçı sayısı 700 civarında… Şehirdeki toplam sağlıkçı sayısının ise 3500 civarında olduğunu aktarıyor. Vefatlar konusunda kesin bir verilerinin olmadığını aktaran Toprak, “Toplam vefat sayısı ise yerel gazetelerin birinde çıktı. Orda 500 civarında deniliyor. Ama tekzib falan edildiğini görmedim” diyor ve ekliyor:

“Normalleştirirseniz ve tedbirler almazsanız ve toplumsal yerleri açarsanız bu beklenen bir sonuç olur. Ülke genelinde vaka artışı var. Batman’da günde 10 civarı ölüm yaşanıyor. Ülke genelinde ise 25 vs deniliyor. O zaman üçte biri burada ölüyor. Test yapmaya gelen 700 testin 300’ü pozitif çıkıyor Batman’da. Bizim öncelikle talebimiz halkı doğru bilgilendirmek. İnsanlar vaka sayısını görüp her aileden biri hastaneye gidince tepkiler arttı. Bugün devlet hastanesi ek servislerle 450 yatağa çıkarıldı ve tamamı dolu. İnsanlar yoğum bakım sırası bekler hale geldi. Maalesef bazıları servislerde öldü.”

İnsanların yeterince tedbir almadığını ifade eden Toprak sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Kısmen tedbir alan var ama Batman'da çok göremiyorum. İnsanlar hafif atlatıp gidecekmiş gibi yaşıyor ama ölümleri görenler bilinçli hareket etmeli. Genç nüfus dışarıya maskesiz gezip aynı eve geldiğinde bu sefer ebeveynleri hasta ettiği zaman maalesef ölümler yaşanıyor. Batman şu an genel anlamda zor bir durumda. Sağlık çalışanları da çok çalışıyor ve zorlanıyor maalesef.”

Ahval’in sorularını yanıtlayan Şanlıurfa Tabip Odası da Covid-19’la mücadelede tüm sağlık çalışanları olarak ellerinden geleni yaptıklarını ama tedbirler artırılmazsa ileriki günler için endişelerinin olduğunu belirtiyorlar. İl Sağlık Müdürlüğü’nün kendileriyle herhangi bir bilgi paylaşımı yapmadığını aktaran sağlık emekçileri, ölüm ve vaka oranlarıyla alakalı net bir bilgilerinin de olmadığını aktararak şu ifadeleri kullanıyorlar:

“Öncelikle sağlık çalışanlarının bu süreçte çok yıprandığı bir gerçek. Her gün bir meslektaşımızın ölüm haberini alıyor olmak motivasyon açısından bizleri olumsuz etkilese de mesleğimizin değerleri gereği çalışmalarımıza devam ediyoruz. Mesleğimizi her türlü koşulda icra edeceğimize yemin etmiş olsak da her gün şiddetle, ölümle savaşıyoruz. Bu konuda da yetkililere sağlık çalışanlarının ekonomik ve özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda, uygun çalışma ortamı sağlaması açısından daha fazla sorumluluk düşüyor.”

Kaynak:Ahval

Nerina Azad
Bu haber toplam: 6570 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:01:35:05
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x