''Kürtlerin eline şu an tarihi bir fırsat geçmiş durumda. Fakat Kürtler siyasi olarak bölük- pörçük ve darmadağın durumdalar. Enerjilerini ulusal özgürlüklerini ellerinden almış düşmanlarına karşı değil birbirlerine karşı kullanıyorlar. En büyük talihsizlikleri de başlarına bela olmuş dokusu, fikri, özlem ve hayali Kürt olamayan soğuk savaş eseri ve çağdışı totaliter bir örgütün vesayeti altında debelenip durmalarıdır ''
Ortadoğu cehenneminde yüzyıldan beri ülkelerini kendi aralarında paylaşmış çevre devletleri, batının emperyal devletlerinin de desteğiyle Kürtlere yaşatılan soykırım ve katliamlarla onurları ayaklar altına alınmış, duyguları ve geleceğe olan umutları paramparça olmuş bir halktır Kürtler. Tarihin dönemsel konjonktüründe ayaklarına kadar gelmiş fırsatları değerlendirememiş, aynı zamanda kafası karışık bir ulus. Bunun elbette çok çeşitli sebepleri de var. Bu sebepler, makalemizin konusunun dışında kaldığı için bu nedenlerin detaylarını şimdilik saymayacağız. 100 yıldır, kendilerinin planlayıp uyguladıkları (Sykes-Picot) haksız bölüşüm ve paylaşım sürecinin tamamlanmasında ve günümüz koşullarında bu durumun mimarları (İngiliz-Fransız) memnun etmeyecek sürece evirilmişti (Mısır, İran, Irak ve Suriye'deki Milliyetçi subayların darbelerle iktidara gelerek Sovyetlere yanaşması) Sovyetler yıkıldıktan sonra, bu ucube yapıların kalıntılarının ortadan kaldırılması için ABD ile harekete geçildi. İnsan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan, birer azılı despotik diktatörlüğe dönüşen bu yönetimleri devirmek ve daha önce Sovyet yayılmacılığına karşı "yeşil kuşak" projesi çerçevesinde eğitip donattıkları çağdışı cihatçı örgütleri misyonları dolduğu için temizleme yoluna gittiler (El-Kaide, İŞİD ve Hizbullah)
Kürtlerin eline şu an tarihi bir fırsat geçmiş durumda. Fakat Kürtler siyasi olarak bölük- pörçük ve darmadağın durumdalar. Enerjilerini ulusal özgürlüklerini ellerinden almış düşmanlarına karşı değil birbirlerine karşı kullanıyorlar. En büyük talihsizlikleri de başlarına bela olmuş dokusu, fikri, özlem ve hayali Kürt olamayan soğuk savaş eseri ve çağdışı totaliter bir örgütün vesayeti altında debelenip durmalarıdır (PKK) Bu örgüt, Kürtlerin azımsanmayan büyük bir kesimini esir almış durumda. Suriye Kürt toplumunda da büyük tahribatlara neden oldular. Kobani'nin vahşi İŞİD barbarların saldırılarından korumak için Güney federal Kürt güçlerinin de desteğiyle kurtarılmasından sonra, bütün Kürt ulusal parti ve örgütleri bir çatı altında birleşmeleri gerekirken totaliter örgüt, başka parti ve oluşumlara saldırarak, ya kendilerine katılıp tabi olmalarını yada bölgeyi terk etmelerini dayattılar. Sonuç malum. Türk devletine büyük bir bahane vererek "güvenliğim tehlikede" gerekçesiyle kadim Kürt şehirlerini işgal ederek Kürtleri oralardan sürüp, cihatçı Arap ve Türkmenleri yerleştirdiler. Örgüt altın tepside Türk devletine bu şehirleri ve toprakları bağışladılar.
Bütün bu tahribatlara rağmen her şey bitmiş değil. Rojava Kürtleri, olumsuz gelişmelerden samimi bir şekilde dersler çıkartmalı, bir an evvel ulusal birlikleri etrafında ayrım gözetmeksizin kilitlenmelidir. Acilen bir araya gelerek farklı inanç ve düşüncelere, etnik ve kültürel değerlere saygı temelinde demokratik kuralların işlendiği ulusal bir çatı altında bir araya gelmeli, ileride başlayacak Suriye'nin geleceği ile ilgili süreçte etkili bir aktör olmalıdırlar. Bunu yapmadıkları takdirde hiç kimse tarafından kale alamayacaklardır. HTŞ'nin geçmişi ve onları iktidara taşıyan güçlerin (ABD, İngiltere, Fransa ve İsrail) nasıl bir Suriye yönetecekleri konusunda kapalı kapılar arasında bu cihatçı örgütün kulaklarına fısıldanmış ve Colani dahil verdiği demeçler bu bağlamda değerlendirilmelidir. Türk basın yayın organlarındaki söylenenler fasa-fiso dan ibarettir. HTŞ'nin verilen bu sözlerin arkasında durmazlarsa bu güçlerin iplerini çekerler. Böylesi bir kaosa karşı da Kürtler her an hazırlıklı olmalıdır. Dünyaya epeyce olumlu bir imaj ile tanınan general Mazlum Abdi'nin "Suriyeli olmayan, İŞİD'e karşı Kürt topraklarını savunmak için burada bulunan farklı bölgelerden gelmiş Kürt savaşçılarının da artık evlerine dönmelerinin zamanı gelmiştir" ifadesi siyasi ve askeri bir deha örneğidir. Bu ifade, bahaneler üreten Türk devletinin de uluslararası camiada elini kolunu bağlayan bir açıklamadır. General Mazlum bu sözlerinin arkasında durmalıdır. İleri de oluşacak özerklik veya federasyonda, Mazlum Abdi özerk veya federal Kürdistan'ın başkanı olabilir.
Burada handikap, Kürtlerin kazanımlarını ve özgürlüğe kavuşma isteklerini hep sekteye uğratan totaliter örgüt, Mazlum Abdi'yi tasfiyeye yönelik girişimlerine karşı dikkatli olmak gerekir. Örgüt bu konuda çok mahirdir, binlerce değerli yurtseveri "hain" damgasıyla damgalayıp nasıl ortadan kaldırdıklarını herkes biliyor. Sıra Kürt ulusal toplumunun omurgasını oluşturan Türkiye’deki Kürtlerinde de bir an evvel bu çağdışı totaliter örgütten bağlarını koparmalı, ulusal özgürlük ve demokrasi çatısı altında gerçek bir Kürt partisi çatısı altında birleşmeye gitmelidirler. Qemçika masî di destê we Kurdada ye. Hûn ija vê qemçikê berdin, nema bikeve destêwe (Şu an balığın kuyruğu siz Kürtlerin elinde. Bu kez de onu elinizden kaçırırsanız bir daha elinize geçmez)