2013 Newroz alanında Öcalan’ın mektubunun okunmasını, Osman Öcalan’ın TRT Kurdî’de konuşmasını Türk ulusal morali açısından ve Türkiye siyasetinin öğretici girişimleri olarak tartışırken; günümüzde iktidarın ‘Öcalan meclise gelsin konuşsun’ demesi yeni ve farklı bir boyutu işaret ediyor.
Demek ki, Kürdler sivil demokratik çağcıl yaklaşım ve yöntemlerle bölgede coğrafi statü ve bölge dışında anayasal eşit vatandaşlık hakları için bir parti oluştursa ve en fazla DEM parti kadar oy alsa..! Yani istediği hakları açıkça ortaya koymak için bu oy oranı bile yeterli olabilir. Bu gerçekleşsin diye birkaç genel ve yerel seçim öncesinde somut önerilerde bulunmama rağmen ilgi görmemesinin, görmezden gelinmesinin nedeni ne olabilir?
Bölgenin ‘Bağımsız Birleşik Kürdistan’ anlam arayışı (ancak yöntem bulma vizyonu olmadan) 70’lerden itibaren güçlendi, yayıldı. MDD’nin Türkiye PKK’si , ‘Bu hedefi ben gerçekleştiririm!’ diyerek ‘sürece el koydu’ ve bu öğrenen akıl ve dinamik iradeden milyonlarca Kürd etkilendi. PKK Kürdleri dağlara, silaha, illegaliteye çekti ve kısa sürede Türkiye, AB ve diğer birkaç ülkede terörist ilan edildi. Her alandaki yıkım halen de durmuş değil. Günümüzde bundan CHP de etkileniyor. Bu ve birçok nedenle 15 Ağustos 1984 Şemdinli ve Eruh saldırısına “Kürd milletinin 12 Eylül’ünün başlangıcı” dedim (https://kovarabir.com/13953/
İllegal PKK terörist ilan edilmek için elinden geleni yaptı ve bunu da kısa sürede başardı çünkü terör eylemi serisi ‘yanlışlıkla’ yapılmaz. Kürd toplumunun bu damgalı, bu engel, bu bizi iflah etmeyen yapıyı aşamamasında ya da dar alana hapsedememesinde yaygın, katılaşmış ve baskın ‘Kürd karakteri’ etkili oldu.
İllegal PKK’ye terörizm nitelemesinde ‘devletlerin dili ile Kürdün ve Kürd dostlarının dili’ benzeşebilir ancak bu, mevzu hakkında sessiz kalmayı, çarpıtmayı, gizlemeyi gerektirmezdi. Ancak bizim durumumuzda, belirleyici ve yürütücü olan kimin dediği değil, kime karşı dediğinizdir! Halbuki, PKK’ye ilk terörist diyen ve dışlayan Kürdler olmalıydı. Türk devleti ya da Alman devleti PKK’ye terörist demeseydi, Kürdler PKK’ye terörist diyecek miydi? Hiç sanmıyorum.
1983’te yazdığı ‘Devrimcilik mi, Terörizm mi? PKK Üzerine’ kitabıyla PKK’ye terör örgütüdür diyen Kemal Burkay bu sözünün arkasında durmadı, İsmail Beşikçi bir kez bile PKK’ye terör örgütü demedi; aralarında meseleye yaklaşımlarda nüans farklılıklarını gözden kaçırmadan 1980 öncesi örgütleri (örneğin KUK gibi), HAK PAR, PSK, T/KDP-X, PWK (PAK ve TDK-TEVGER), DDKD de demedi.. Terörist diyerek PKK’nin her alanından çekilen Apocuya da rastlamadım. Geriye doğru bakıldığında kimlerin PKK’nin terör şiddetine sessiz kaldığı, mazur ve hatta meşru müdafa gördüğü bellidir.
Vicdan..
PKK dışı Kürd birey ve Kürd yapılarından (stk’lar, meslek odaları, partiler, inisiyatifler, ‘özellikle KBY’, doğu ve güneybatı da dahil) hangisi PKK’ye terörist diyebildi? Neden diyemediler? Yani mesela beni ve birkaç kişiyi neden yalnız bıraktılar? Terörizmi saptamak ancak sessiz kalmak en azından vicdan suçudur. Hak kaybını bırakalım bir tarafa, terörist eylemlerin sebep olduğu diğer sayısız ağır ve telafisiz kaybın azabından muaf vicdan! Dahası, Öcalan’a umut hakkı tanınırsa, aynı vicdanlar katkılarının bu çeşidiyle övünmeli!
Bu sessizliğin bir parçası olarak her türden rant beklenti ve sürdürülebilirlik sessizliğini de özellikle vurgulamak gerekiyor.
Günümüzde de Apocu hareketin yanlış yaptığını ifade eden, topluma şikayet eden, teslimiyet diyen, hayal kırıklığı yaşayan her bir Kürd ve yapısı halen de benzer kötücül karakterini, güç karşısında biatı sergilemektedir. Öcalan hareketinin en az 40 yıldır süren istikrarlı mücadelesinin geldiği aşamayı bir ‘başarı’ olarak değil de, ‘teslimiyet’ gibi göstermek daha çok geri kalmışlıkla, kompleksle, sinsi kötülükle ilgili olabilir. Çağcıl karakter kendini, ‘Durum bu, peki bu andan itibaren ben ne yapabilirim?’ sorusunu sormakla belli eder.
PKK’ye terörist demek bir yana; ‘KürT hareketi, KürT özgürlük hareketi, KürT gücü’ demeye devam ettiler, denmesine itiraz etmediler. Kendine asla Kürd hareketi dememiş ve demeyeceği ortada olan legal yapılara bile ‘ana-akım KürT hareketi, KürT özgürlük hareketi, KürT siyasal hareketi, KürT temsilcisi’ dediler; üstelik bilimsel dayanağı olmadan.
Terörist dememenin görünürdeki gerekçesi ise şuydu: ‘Onların kitlesi bizim de hedef kitlemiz!’ Bu gerekçenin arka planında korkunun, kaygının, farklı bir hareket planının olmadığına eminim. Toplumu riske karşı ‘önleyici olmayan, korumayan’ bu yaklaşım etkili oldu ve hep susuldu. En az 40 yıl böyle geçti.
PKK dışındakilerin Öcalan hareketini etkileme, dönüştürme, dostane akıl vererek ve dostane eleştirerek karşıtı görünmeme azimleri, iştahları Öcalan hareketinin güçlenmesinde etkisi oldu. En az 45 yıldır bu güçlenmeye ‘katkı sunmaya’ devam ediliyor. Son birkaç seçimde federe yönetimi öne çıkarmamı, federe anayasa taslağı hazırlamamı, yöntem önerilerimi görme, geliştirme çabalarına ve varsa önerecekleri farklısını ya da daha makulünü ve pratiğini ortaya koyduklarına ise rastlamadım.
Tekrarlamak gerekirse: Oysa ki, Kürdler sivil demokratik çağcıl yaklaşım ve yöntemlerle bölgede coğrafi statü ve bölge dışında anayasal eşit vatandaşlık hakları için bir parti oluştursa ve en fazla DEM parti kadar oy alsa..!
Beni de yalnız bırakan bu kesim de devletin ‘Terörsüz Türkiye’ adını verdiği sürecin ismine itiraz etmedi. Bu isimden Apocu hareketin kişi ve kuruluşları da incinmedi ve itiraz da etmedi, tartışmasız kabullendi. Onlar bıkmadan “iyi PKK’ye/terörist olmayan PKK’ye” seslendi, sitem etti, öfkelendi, akıl verdi fakat her defasında ‘kötü PKK/terörist PKK’ baskın geldi: ‘PKK, terör de uygulamış bir örgüttür!’
Fikri olana dikkatini vermeme, doğruyu söyleyeni desteklememe, başkasının analizini okuyunca, duyunca zaten biliyormuş izlenimi verme, çözüm arayana, önerene ilgi göstermeme, ‘biz zaten bu denilenleri ve her şeyi denedik’ deme, güçlü karşısında boyun eğme, güçlüye kenetlenmiş kişilere boyun eğme kültürü; parsa bekleme, yanlışa, suç ve kötülüğe alet olmama, Kürd milletinden hep alacaklı olma, Kürd milletini hep borçlu bilme ve borçlu kılma karakteri PKK vakasına yaklaşımda da açıktır. Bu nedenle PKK ne ise, PKK dışı Kürdler benzeşir.
PKK hayranlığı
Herhangi bir birey ya da yapı yaptığı PKK eleştirisinde ne denli haklı olursa olsun PKK’nin terör örgütü olduğuna ve illegalitesine ısrarlı vurgu yapmıyorsa, aksine gizliyor ve değinmiyorsa, milletini uyarmıyorsa yaşananlardaki telafi edilemez tahribatta sorumlulukları yadsınamayacaktır.
İleri gelen, öncü olma iddiasındaki bireylere, gruplara, yapılara, yönetimlere inanmıyorum ve güvenmiyorum. Kanıtlarım var! Bu çevrenin bu ilkesiz, etik dışı tutumuna dayanarak sessiz kalan ‘diğerleri’ de tanımlanan bu çevrenin bir parçasıdır.
Kendini, çevresini, milletini, dünyayı tehditten, zorbadan koruyamayan, teröriste terörist demeyenlerin, diyemeyenlerin ve hatta dedirtmeyenlerin hak arayacağına ve özgürlük elde edebileceğine güven duymak ve destek vermek güçtür.
PKK’ye kendini feshetmesini ve silah bırakmasını açıkça ve defalarca belirttiğim açıklamalarım var.
Taleplerimiz haktır, alenidir ve Kürdler terörle ve illegaliteyle anılacak millet değildir, bölgemiz de dünyada terör ve belli başlı suçları üreten bölge değildir!
Kürdün meselesi hakkaniyet meselesidir!
Newroz pîroz be!