Federal Kürdistan Washington’un desteğinden yoksun mu ediliyor?

Mahkeme kararı, Irak hükümetinin özerklik makamlarını sözü edilen petrol partisinin kanunsuz satışından suçladığı şikayeti mahkemeye göndermesini takip etti. ABD Dışişleri Bakanlığı da Federal Kürdistan petrolünü ihrac etme hakkına bu ülkenin yalnız.

01.08.2014, Cum - 13:56

 Federal Kürdistan Washington’un desteğinden yoksun mu ediliyor?
Haberi Paylaş
Mahkeme kararı, Irak hükümetinin özerklik makamlarını sözü edilen petrol partisinin kanunsuz satışından suçladığı şikayeti mahkemeye göndermesini takip etti. ABD Dışişleri Bakanlığı da Federal Kürdistan petrolünü ihrac etme hakkına bu ülkenin yalnız merkez hükümetinin sahip olduğunu açıkladı.
Bu arada “Kürdüstan petrolü”nün gizemli alıcısının adı belli oldu. Bu, Amerika’nın en zengin insanlarından biri Leonard Blavatnik idi. Ukrayna kökenli Amerikalının kontrolü altındaki LyondellBasell şirketi, geçenlerde sözüm ona “Irak petrolünü önemsiz miktarda” satın aldığını doğrulamış oldu. LyondellBasell, şu anda bu petrolün mülkiyeti hakkında anlaşmazlık konusu oluşturduğunu açıkladı. Şirkette bundan sonraki satışların iptal edildiğini, sorunun gerekli şekilde çözülünceye kadar şüpheli petrolün kabul edilmeyeceğini doğruladılar. Kürdistan petrolünün satın alınması arkasında Amerikan şirketinin bulunmasında şaşılacak hiç bir şey yok. USAK Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi Başkanı Hasan Selim Özertem’in fikri işte budur.

Ben bunun iki nedeni olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi, eğer Erbil(Hewler) bu petrolü Amerika’da satabilmiş olsaydı dünyadaki diğer müşteriler tarafından bu petrolün alınması daha kolay olacaktı. Bu açıdan bakıldığında Amerika’da kapının kapanması aslında Hewler tarafından önemli bir fırsatın da kaçırıldığını anlamına geliyor. Çünkü Amerika gibi büyük bir pazarda bu petrolü pazarlayabiliyorsanız bundan sonra Avrupa’da veya Asya piyasasında da rahatlıkla bunu pazarlamanız mümkün olacaktı. Bu açıdan söz konusu olan petrol tercihli olarak Amerika’ya gönderilmiş olabilir. İkinci bir neden, malümünüz gaz piyasından farklı olarak petrol piyasası serbest olarak şekillenen bir piyasa. Bu açıdan Amerika’da petrol ne kadar çok olursa olsun sonuçta bu petrolün üretilmiş olması, tankere yüklemiş olması ve fiyatının diğer petrole göre daha uygun olması gibi nedenle petrolün farklı pazarlarda yer bulabilmesine yardımcı oluyor. Bu açıdan bakıldığında Amerika’daki bir şirketin de Kürdistan petrolüne talip olması çok şaşırtıcı değil.
Aslında ortaya konulan karar Hewler’in tek başına Bağdat onayını almadan Amerika nezdinde en azından petrol ticareti yapamayacağına dair bir sinyal. Federal mahkemece alınan bir karar olmasından dolayı da aslında bakmış olduğunuzda Kürtlere yönelik bir mesaj olarak algılanabilir. Tabii bundan sonraki süreçte acaba Amerika ile ilişkiler olumsuz şekilde etkilenecek diye tam olarak emin olamıyoruz. Çünkü bugün Beyaz Saray’da bir de Kürdistan’ın bağımsızlığı ile ilgili bir imza kampanyası başlatılmış durumunda, bunun nasıl sonuçlanacağını, bunun nereye doğru gideceği konusunda da henüz net bir gelişme yok. Ama şunu da ifade edelim, Amerika’da bu petrole el konulmasına rağmen İsrail’de bu petrolün ticaretinin yapıldığını biliyoruz. Bu açıdan beli yerlerde ticareti yapılabilen ve beli yerlerde ticareti yapılamayan bir petrol. Veya Amerika’nın aldığı bu karardan sonra dünya pazarında daha zor bir alıcı bulabilecek bir petrol ticaretine doğru da mesele sürüklenebilir. Yani bundan sonraki gelişmeler Bağdat ile Erbil’in ilişkilerin nasıl gelişeceğinden ve bunun yanısıra Erbil’in takılacağı tavırla yeni müşteri arayıp aramayacağı ile ilgili diyebiliriz.
Bundan daha önce ABD “Kürt petrolünün” açıktan açık satın alınmasını yasaklamamıştı. Fakat son aylarda Amerika gerek ülke, gerekse yabancı şirketlerini Bağdad’ın rızası olmadan Kürdistan petrolünü satın almamaya teşvik ediyor. Böyle olmakla birlikte, ExxonMobil, Chevron, Marathon Oil ve Hess Corp.gibi bir sıra büyük Amerikan şirketi, Bağdad’ın itirazlarına ve Washington’un endişelenmesine ilişkin açıklamalarına rağmen Federal Kürdistanda faaliyette bulunuyor. 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Enerji Güvenliği uzmanı Tuğçe Varol Sevim, Washington’un böyle politikasını Bağdad’ın çıkarlarını koruma azmi olarak algılamamak gereğine işaret ediyor.

Burada ABD’nin planladığı stratejiyi iyi bakmak lazım. Öncelikle Irak’ın bütünlüğünden yana bir politika sergiliyormuş gibi gözüküyor. O nedenle Kürdistan petrolüne hem Amerika topraklarına girişine engel olmaya çalışıyor hem başka ülkelerin alınmasına engel olmaya çalışıyor. Ama ben şu anda bunun samimi bir politika olduğunu düşünmüyorum. Bence Amerika’nın şu anda oynadığı oyun Irak’ı gözlemlemekle ilgili. Çok yakın bir tarihte Türkiye’de yapılacak seçimlerden sonra Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etme meselesi var. Eğer Kürdistan bağımsızlığını ilan ederse ilk tanıyacak ülkelerden birisi İsrail. Malüm ABD’nin desteklediği çok fazla sesini çıkartmadığı bir ülke. Akibinden belki de Türkiye tanıyacak. İşte bu noktada Kürdistan petrolünü herkes legal olarak satın almaya başlayacak. Şu anda eğer Amerika’ya petrol girecek olursa Irak’ın hukuki bir yaptırımda bulunma hakkı olacağı için çekinceli davranıyorlar. Ama bu Irak’ın tamamen toprak bütünlüğünü korumak adına veya uzun vadeli bir proje olduğu zannedilmesin. Ben şu anda Irak’ın bölünmesini pek çok ülkenin beklediğini biliyorum. O nedenle Amerika’nın bu konudaki politikalarını da şüphe ile izliyorum.
Aslında ortaya konulan karar Hewler’in tek başına Bağdat onayını almadan Amerika nezdinde en azından petrol ticareti yapamayacağına dair bir signal. Federal mahkemece alınan bir karar olmasından dolayı da aslında bakmış olduğunuzda Kürtlere yönelik bir mesaj olarak algılanabilir. Tabii bundan sonraki süreçte acaba Amerika ile ilişkiler olumsuz şekilde etkilenecek diye tam olarak emin olamıyoruz. Çünkü bugün Beyaz Saray’da bir de Kürdistan’ın bağımsızlığı ile ilgili bir imza kampanyası başlatılmış durumunda, bunun nasıl sonuçlanacağını, bunun nereye doğru gideceği konusunda da henüz net bir gelişme yok. Ama şunu da ifade edelim, Amerika’da bu petrole el konulmasına rağmen İsrail’de bu petrolün ticaretinin yapıldığını biliyoruz. Bu açıdan beli yerlerde ticareti yapılabilen ve beli yerlerde ticareti yapılamayan bir petrol. Veya Amerika’nın aldığı bu karardan sonra dünya pazarında daha zor bir alıcı bulabilecek bir petrol ticaretine doğru da mesele sürüklenebilir. Yani bundan sonraki gelişmeler Bağdat ile Hewler’in ilişkilerin nasıl gelişeceğinden ve bunun yanısıra Hewler’in takılacağı tavırla yeni müşteri arayıp aramayacağı ile ilgili diyebiliriz.
Faridun Usmonov Ekonomi
Nerina Azad
Bu haber toplam: 4787 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:00:35:24
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x