Ekim devrimi batılı devletleri korkuttu. Sovyetler Birliğinin Türkiye’yi kendi nüfuz alanı yapıp Akdeniz’e inmesinden çekinen İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar alelacele Türkiye’yi işgal ederken Ekim devriminin yayılmasını engellemek tek amaçlarıydı. Bir bakıma kendisini koruyamayacak kadar zayıf olan Türkiye’nin Sovyet himayesine girmesini engelleme amaçlı bir işgaldi.
Türk tarihi bir yalanlar manzumesidir
Kurtuluş savaşı ve yedi düvele karşı zafer boş ve asılsız bir efsanedir. Hele emperyalizme karşı mücadele ve emperyalist işgali kırma tamamen bir çocuk masalıdır.
Anlı şanlı devrimcilerin ve tarihçilerin bu asılsız rivayetlere inanmış olmaları ve bu hikayeleri teorik tezlerine maddi dayanak yapmaları pratiklerinin hazin sonucunu doğurmuştur.
Kurtuluş savaşında sadece Yunanlılara karşı savaşılmış ve bilinen askeri sonuçlar elde edilmiş ki bunun içyüzü de karmaşık olaylardan oluşur.
Bugünlerde sıkça tampon bölge üzerinde yazılıp konuşuluyor. Gerçekte Türkiye başından beri bir tampon bölge olarak tasarlanıp kuruldu.
Türkiye Sovyetler Birliği ile Avrupalı emperyalistler arasında bir tampon bölge olarak kuruldu.
Ekim devrimi batılı devletleri korkuttu. Sovyetler Birliğinin Türkiye’yi kendi nüfuz alanı yapıp Akdeniz’e inmesinden çekinen İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar alelacele Türkiye’yi işgal ederken Ekim devriminin yayılmasını engellemek tek amaçlarıydı. Bir bakıma kendisini koruyamayacak kadar zayıf olan Türkiye’nin Sovyet himayesine girmesini engelleme amaçlı bir işgaldi. Yoksa amaçları gerçekten Türkiye’yi ele geçirme olsaydı bunu engellemek mümkün değildi
Öte yanda Sovyetler Birliğinin de Türkiye’nin güçlü devletlerin himayesine girmesinden endişesi vardı. Güçlü devletlerle komşu olup onların saldırılarına ve yakın tehditlerine açık hale gelmektense Türkiye gibi zayıf ve nötr bir komşu tercih ediliyordu.
Mustafa Kemal de bunun bilincindeydi ve Sovyetler Birliği ile batının Türkiye üzerindeki çekişmesinden faydalanacağını, karşılıklı korku ve endişelerin kendilerine her iki tarafın üzerinde mutabık oldukları bir devlet imkanı verdiğini biliyordu.
Başlangıçta Anadolu’yu \"işgal\" eden batılı devletlerin Ankara ve Moskova görüşmelerinden sonra hemen geri çekilip Türkiye’yi batı değerlerine bağlı olmaları şartıyla tanımalarının gerçek nedeni budur. Aynı amaç ve endişeler Sovyetler Birliğini de kendisine açık düşmanlık yapmayan bir Türkiye’nin kurulmasına sıcak bakmaya hatta askeri ve mali destek vermeye kadar götürdü.
Ama Türkiye tarihini yazanlar İngiliz Fransız ve İtalyan ordularını Sütçü İmamın çakaralmaz tabancasıyla kovduklarını söyleyebiliyor, dahası anlı şanlı devrimcilerimiz de buna inanıyor, asker-sivil zümrenin kurucu unsur olduğunu ve bunun bir milli kurtuluş hareketi olduğunu rahat rahat anlatıyorlar.
Son siyasal olaylar Türkiye’ye tekrar tampon bölge olma rolünü verdi. Türkiye sisteminin kendi iç dinamikleriyle değil doğu batı dengelerinin kendi aralarındaki anlaşmaları sonunda vücut bulan bir devlet olduğunu yeniden görüyoruz.