Son yüz yıl boyunca o dönemin emperyalist güçleri tarafından Kürdlerin ülkesi sözde İslâm olan devletler arasında paylaştırılmıştır. Söz konusu devletler bu süreç içinde dünyanın en büyük zulmünü Kürdistan halkı üzerinde uygulamıştır. Kürdistan halkı bugün yeniden yüz yıl önce olduğu gibi büyük bir oyunla karşı karşıyadır.
İran'da molla rejimi geldiğinden beri gün yok ki, bir Kürd genci idam edilmesin.
1983 te 8000 Barzan erkeği evlerinden alınarak Irak'ın güneyindeki çöllere götürülüp diri diri toprağa gömüldüler.1985 te 12 bin Feyli Kürdü yine aynı yöntemle IRAK Devleti'nin gazabına uğradılar.
1988 Mart ayında Halepçe’ye kimyasal silah atıldı.(İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk toplu kıyım silahı) 5000 kişi öldü,6000 den fazlası da yaralandı, kimseden çıt çıkmadı.
Halepçe’yi müteakiben beş aylık bir zaman dilimi içinde 182 bin Kürd ( beşikteki çocuklardan tutun 90 yaşındaki insanlara kadar) IRAK devleti tarafından sahra çöllerinde diri diri toprağa gömüldüler.
O dönemde Türk yazılı basınını ve TV lerini çok iyi takip eden biri olarak, Ümmet, insanlık veya demokrasi adına kimsenin kılının kıpırdadığına şahit olamadık. Hatta bu Enfal denen vahşi katliamları bizim gibiler dahi duymadı, ta ki 1991 de Defakto durumun ortaya çıkmasından sonra Güneye yaptığımız seyahatlerde bu vahşetleri öğrenebildik.
1990 ların başından, ortalarına kadar 17000 bin insan ülkemizin sokaklarında enselerine sıkılan kurşunlar la infaz edildi. Türkiye ve Dünya kamuoyuna iki terörist Kürd örgütünün çatışması olarak lanse edildi ve adına da failleri meçhul denildi. Oysa her iki tarafı da organize edenlerin kim olduğu ortadaydı ve faili meçhul değil, faili devlet cinayetlerdi.
Bundan bir kaç yıl önce danışıklı bir dövüş şeklinde kaymakamların, valilerin, emniyet müdürlerinin ve her kesi didik, didik takip eden MİT'in gözleri önünde bir yıl boyunca hendekler kazıldı ve bu hendeklere 8000 genç ne yazık ki gömüldü. Bu işlerden sorumlu kişi bir açıklama yaparak, dalga geçercesine biz bu Devletin bu kadar zalim olabileceğini öngöremedik dedi utanmadan ve on yıllardır akıl tutulmasına maruz kalan bir kısım Kürd te bunu yuttu ne yazık ki
Efrine yönelik zeytindalı operasyonundan bu yana yüzde 95 i Kürd nüfustan teşekkül eden Efrinde Kürdlerin sürgünü sonucu bu gün Efrin’in yüzde 70 i Arap ve Türkmenler tarafından işgal edilmiş durumdadır ve barış sembolü olan milyonlarca zeytin ağacı kesilmiştir.
Rojava bölgesinde ki Kürdlerin elektriği ve suyu kesilerek insanlık suçu işleniyor, bütün bunlara karşı kimsenin gıkı çıkmıyor. Sebebi ne ola acaba?
88 yıl Haçlıların işgalinde kalan Kudüs'ü işgalden kurtardıkları ve Haçlıların bir daha Ortadoğu'ya gelmeye cesaret edemedikleri için mi Kürdlere bu zulüm reva görülüyor sözde İslam ülkeleri tarafından.
Yoksa Kürdler 1071 de Malazgirt Savaşı'nda sırf Ümmet hatırına Alpaslan'ın imdadına gidip, Türk tarihçilerinin deyimiyle Anadolu'nun kapılarını Selçuklulara açtıkları için mi Türk devleti tarafından yok sayılıyorlar.
1514 te Şah İsmail in Kürdlere Şiiliği zorla dayatması sonucu Kürdler Yavuz Sultan Selim'in yanında yer alarak Çaldıran da Şah İsmail i mağlup edip, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın kapılarını Osmanlılara açtıkları için mi Kürdler bu kadar ötekileştirilip vahşete maruz kalıyor, ırkçı Türk devleti tarafından.
Veyahut 1. Dünya savaşı sırasında İngilizler, Fransızlar ve Ruslar Osmanlıyı bitirme amacıyla Osmanlı'nın Egemen olduğu topraklara saldırırken, Arapların işgalcilere kucak açmalarına karşılık, Kürdler biz Müslüman kardeşlerimizi gayrimüslimlere satmayız dedikleri için mi Kürdler yüz yıldır, tarihlerinin en vahşi zulümleri ile yüz yüzedirler.
Bunca vahşetler Kürdistan halkı üzerinde bu yüz yıllık süreçte uygulanırken neredeydi bu sahte ümmetçiler ve sahte insan hakları savunucuları. Kürdlerin referansları Selahaddini Eyyubi ve Barzanilerdir. Selahaddini Eyyubi’nin savaş ahlakına bütün Dünya şahittir. Musul hükümdarına karşı büyük bir kuşatma yaptığı sırada, Musul hükümdarının eşinin doğum sancıları içinde olduğu nu öğrenince hemen saldırıyı durdurur, düşmanının eşi doğumunu sağlıklı yapsın diye. Kudüs’ü fethettiği zaman Haçlıların aksine tek bir kişiye bile haksızlık yapmadığını Avrupalılar çocuklarına ders kitaplarında anlatıyor.
Barzaniler, yüz yılı aşan silahlı mücadele tarihlerinde sivillere, çocuk ve kadınlara bırak saldırmayı, esir aldıkları askerlere dahi zulüm yapmadıklarını bütün Dünya biliyor.
Elbette İsrail'in yaptığı bu vahşeti kimse savunamaz. Hele hele, Selahaddini Eyyubi ve Barzanileri tarihi referans olarak kabul edenler asla bu vahşeti benimseyemezler. Aynı şekilde HAMAS'ın 07 Ekim'de 20 dakikalık bir zaman dilimi içinde 5000 roket ve füzeyi sivil, asker ayrımı yapmadan İsrail'e saldırıp bu katliama davetiye çıkarmasına da evet diyemeyiz. İsrail’in yaptığı Devlet terörü ise, HAMAS'ın yaptığı da örgüt terörüdür.
Son yüz yıl boyunca o dönemin emperyalist güçleri tarafından Kürdlerin ülkesi sözde İslâm olan devletler arasında paylaştırılmıştır. Söz konusu devletler bu süreç içinde dünyanın en büyük zulmünü Kürdistan halkı üzerinde uygulamıştır. Kürdistan halkı bugün yeniden yüz yıl önce olduğu gibi büyük bir oyunla karşı karşıyadır.
Eğer bu yüz yıllık süreçte yaşadığı trajedilerden ders çıkarmayıp,1. Dünya savaşı süreci içinde yaptığı tarihi hatayı tekerrür ederse içinde bulunduğumuz yüz yıl, Kürdistan halkının, ülkesi ve milleti ile tarihten tümüyle silineceği bir yüz yıl olma olasılığı çok yüksektir.
Mesele Ümmet veya halkların kardeşliği meselesi değildir. Kürdistan meselesi politik bir meseledir. Eğer mesele Ümmet meselesi ise, Kürdlerin sırtında kamburları yoktur. Gelsinler, onların sahip olduğu her şeye Kürdlerde sahip olsun Ümmetleşelim ama söz konusu Devletler ve güçler, Ümmeti ve İslam'ı sadece kendi devletlerinin bekası için kullanıyorlar. Aynı sözüm, halkların kardeşliği safsatası ile Kürdleri yedekte tutmaya çalışanlar içinde geçerlidir.
Bu süreçte Kürdlerin olmazsa olmazı Türklerin, Farsların, Arapların sahip olduğu ne varsa Kürdlerin de sahip olmasıdır. Bu kazanımların elde edilmesi için bir strateji geliştirmek Kürdlerin olmazsa olmazı dır. Aksi taktirde 21.yüz yıl , Kürdlerin tarihten silinme yüz yılı olabilir.