Macaristan Cumhurbaşkanı Katalin Novak Kurdıstan'daymış.
-Yok yaw, bu da ne, bu da nereden çıktı. Bir yanlışlık olmasın bu işte. Benim devlet büyüklerim, öğretmenlerim, okulda gördüğüm derslerim böyle demiyordu ama. Hiç biri bana buna dair bir şey söylememişti.
Kürd yoktu. Kurdıstan yoktu. Kürdçe yoktu. Bunların varlığına dair bir bilgi almışlığım da yoktu. Öyle olsa, o okullarda, o ilim yuvalarında, o din-diyanet meclislerinde ben duymaz mıydım, ben okumaz mıydım sanki.
Ülkemin ilim erbabından, Peygamberin varisleri olan imam, vaiz, müderris ve diyanet reislerinden elbet bir şeyler almış olacaktım.
Iı ıı olmaz, olamaz, O LA MAZ. Yahu bu medya da ne kadar da yalancıymış. Ulen bunlar ne utanmazmış. Yani bunlara kalsa yeni bir millet, yeni bir dil, yeni bir vatan icat edecekler. Ne olmaz şeyler söylüyorlar bunlar yaaa!...
Birliğimizi, dirliğimizi ve iriliğimizi nasılda hedef alıyorlar bu maşalar. Yahu bunlar bizim bu kutlu yol ve yolculuğumuzu anlamıyorlar ve ben de bunları anlayamıyorum. Ne boş işlerle uğraşıyorlar yaaa...
Macaristan Cumhurbaşkanı Katalin Novak Kurdıstan'daymış.
Şimdi bu duyduklarım, bu gördüklerim, bu haberde okuduklarım bir serab gibi bir yanılsama olmalı herhalde.
Egemen ve bağımsız bir devletin Cumhurbaşkanı var olmayan bir milletin, var olmayan vatanına yani Kurdıstan'a gelmiş miş miş miş...
Bu Kürd, Kürdçe, Kurdıstan da nereden çıktı yaaa... Hay aksi. Aman Allah'ım neler oluyor bana. Ben neler görüyorum. Bir akıl tutulması mı yaşıyorum. Şaka mı ne? Bu doğru mu?
Iı bu işte bir yanlışlık var. Hayatta inanmam. Benim devletlu büyüklerim yalan söylemez, söyleyemez de. Çünkü "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" olmuş;
Tarihten önce varolmuş ve tarihten sonrada varkalacak;
Bütün başlardan üstün olan;
Bütün dünya milletlerinin ve kültürlerinin ondan sadır olduğu;
Bütün ilim icat ve keşiflerin membaı olmuş;
Kat'a ve asla hiçbir millete, çoluğa çocuğa, kadına hasılı hiç kimseye zararı olmamış;
Karıncaya, kelebeğe, böceğe, bitkiye, ağaca, ormana zararı dokunmamış;
Kadim bir devlet geleneğine sahip olmuş bir milletin içindenim ben.
Adriyatikten Büyük Çin denizine kadar hüküm sürmüş;
Çağları kapatıp yenisini açmış;
İstese bir kez daha aç-kapa yapacak kuvvet ve kudrete haiz;
Her yerde adalet ve emniyeti sağlamış acayip, pardon acip, yine pardon "necip" bir milletin idaresinde yaşayan biri olduğum için bunları söylüyorum yani.
Ben boş konuşmam. Bunca bilgi-birikim ve tecrübeye rağmen imdi bu kulakları tırmalayan;
Tansiyonumuzu bir aşağı, bir yukarı iten;
Diabetimizi bir fırlatan, bir düşüren;
Nabzın ibresini oynak eden şeyler de nedir?
Benim Türk kardeşlerimin a-milli yurdu içinde farklı bir yönetim de mi varmış? Kurdıstan diye bir yer de mi varmış?
De git, asabımı bozma, sabrımı taşırma. Yoksa bir kutlu yürüyüşe niyet eder, ya Allah, bismillah der, Macaristan'ın gazhanesinden girer, Kurdıstan'ın şişhanesinden çıkarım. Bir de abdestimi tazeler, sabah namazını Bağdat'ta, Murat Paşa Camiinde kılarım. Ona göre ha. Bir daha da bu fitne fücur haberleri yayımlamayın, yayınlamayın ve yaymayın tamam mı?
Haydin şimdi gidin, güzel bir abdest alın. İki rekat şükür namazını kılın. Ve bu okuduklarınızı gördüklerinizi-duyduklarınızı da yok sayın eskisi gibi. Tamam mı?
-Ama.. ı... ama... ıı...
-Şşşşşşt. Sus. Unut. Aklına getirme o tür şeyleri. Aklına getirmezsen zaten yoktur o şey. Hemide günaha girme emi. Haydin şöööyleee bir uzan bakalım. Bir beşyüzlük uyku daha uyuyalım. Haydin kardeşim, haydin dindaşım, haydin yoldaşım.
-Ama aklım almıyor. Bu işte bir terslik var. Bu yok iddiası ile ortadaki gerçeklik tezat oluşturuyor. Kurd Kurdî ve Kurdıstan var.
-Yaw suuussss sussss!
-Asıl sen sus, seni gidi yalancı. Seni gidi kezzab. Seni gidi melun ve münafık.
Kürd milleti ne sizin uyduruk tarihinize, ne tahrifatçı öğretmen imam ve alimlerinize artık inanmayacaktır.
-Herbıjî Kurd û Kurdıstan,
Herbıjî zımanê Kurdî,
Herbıjî Kurdayetî.