Yazar Vahap Coşkun PKK’nin son dönemlerde siyasetçileri hedef almasının sebeplerini yazdı.
Serbestiyet yazarı Vahap Coşkun ‘Süngünün üstüne oturmak’ başlığıyla yayımlanan yazısında, PKK’nin son dönemlerde siyasetçileri yönelmesinde her ne kadar sınırlı bir etkisi olsa da son dönemde sahada yaşananların bir payı olduğunu belirtti.
İşin birde yalnızca siyasetçilere bağlanmayacak kısmı olduğunu belirten Vahap Coşkun bunu da şöyle özetledi:
Bir de işin yalnızca buna bağlanamayacak daha derin kısmı var. Asıl önemli olan da budur. Yani PKK’nin rekabete gelemeyen yapısıdır. PKK’nin muhalif veya düşman olarak tesmiye ettiklerini hedefe koyması, onun rekabeti kabul etmeyen yapısıyla doğrudan ilgilidir.
PKK kendi dışındakilere saldırmak için her dönem farklı bir neden sunar. Gündemdeki bir problemle bağlantılı gerekçeler öne sürer. (Mesela son saldırılarını, belediyelere kayyum atanması ve HDP/BDP’li siyasetçilerin gözaltına alınmasıyla açıklıyor.) Bunlar meselenin aslını göstermez. Temelde yatan PKK’nin hegemonyasının mutlak kabulünü istemesidir. Farklı ve kuvvetli bir görüşe tahammül etmez. Resmi ideolojisinin haricinde bir sözün dolaşıma sokulmasından nefret eder. Yaşamın her alanına sızarak toplumu bütünüyle kontrol altına almaya çabalar.
Eğer bir örgüt, parti ya da inisiyatif belli bir kuvvete erişir veya bu yönde emare gösterirse köpük uçar, çıplak gerçek işlemeye başlar, tavırlar anında değişir. PKK bunu hâkimiyetine dönük bir tehdit olarak algılar ve silahlarını doğrudan ona döndürür.
PKK’nin halihazırdaki hedefinin AKP olduğunu savunan Vahap Coşkun, lakin salt meselenin AKP olmadığını PKK için mühim olanın ‘o partinin kendisiyle mücadele ve kendini alt edebilme potansiyeline sahip olup olmadığıdır. Dolayısıyla bugün güçlü olan AKP değil de mesela CHP ya da HAKPAR, PAK, KDP olsaydı PKK’nın hışmına uğrayan onlar olurdu.’ ifadelerini kullandı.
Roj Peşmergeleri
PKK’nin Rojava’da kendisi dışında herhangi bir gücün yer almasına müsaade etmediğini belirten Vahap Coşkun, silahlı tekelini korumanın PKK için çok önemli olduğunu ve bunun IŞİD’in Kobani’ye saldırdığı dönemde bile değişmediğini belirterek, çok az sayıda peşmergenin Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmesine razı olduğunu belirtti.
Rojava’da siyasi ve içtimai hayatın tamamen PYD’nin elinde olduğunu belirten Vahap Coşkun, muhalif hiçbir grubun Rojava’da kamusal alanda kendini temsil etme şansı bulamadığını, PYD’nin karşısında yer almanın bedelinin çok ağır olduğuna değindi.
Şiddetin hükmü
PKK’nin herhangi bir alanda ayakları yere sağlam bastığı an orada kendisi dışında hiçbir özne bırakmamaya çalıştığını belirten Vahap Coşkun, bugüne kadar PKK’nin bu tarzla kendi adına belli bir mesafe almış olması, aynı tarzın bundan sonra da iş göreceği anlamına gelmeyeceğini savundu.
Coşkun yazısına şu cümlelerle son verdi:
PKK şiddetle belki bazı çevreleri tasfiye edebilir. Siyasetçileri ve sivil toplu temsilcilerini öldürebilir. Silahla milletin üzerine korku salabilir. Ama Kürtleri mutlak bir itaate ve suskunluğa zorlayamaz; ne burada, ne de Suriye’de. Nihayetinde silah ve korku da bir yere kadar hüküm sürer.
Ne demişti Talleyrand? “Süngü ile her şeyi yapabilirsiniz, ama üstüne oturamazsınız.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın