“ABD\'nin Kürtleri gözden çıkarması Suriye\'de Amerikan oyununun sonu demektir...” diyen Taştekin, özellikle Irak-Suriye sınırlarının bahis konusu olduğu Skyes-Picot ile çizilen sınırların değişeceğine dair öngörülerin yok sattığına değinerek, “bu ülkelerin bütünlüğünü sağlamak ne kadar zor ise bölmek de o kadar zor” dedi
Bunun birinci nedeni olarak sürekli değişkenlik arz eden yerel dinamikleri gösteren Taştekin, ikinci neden olarak ise, Türkiye ve İran gibi direngen çevresel faktörleri ekledi ve “bölünmenin risklerini yönetme kapasitesini yitiren çekingen uluslararası aktörleri yani caydırıcı uluslararası koşulları da unutmayın.” dedi.
ABD’nin YPG ile işbirliğine giderek Rojava’da kendine yer açtığı günden beri Türkiye dinamiklerinin Amerikan destekli bir Kürt kuşağının şekillenmiş durum olduğunu belirten Taştekin, Türkiye tarafından refleksler ve korkunun da buna endeksli geliştiğini belirtti.
Taştekin “Peki, ‘baş bölücü’ ABD hakikaten böyle bir rolün takipçisi mi? Amerikan-Kürt ittifakı dönemsel mi yoksa birilerine alarm zilleri çaldırtacak kadar istikrarlı mı?
Bakalım!” diyerek ABD’nin YPG’ye yaptığı uyarıları sıraladı.
ABD’nin Uyarıları
Türk-Amerikan yüksek geriliminin ürettiği bir sonuç olarak Amerikalılar YPG konusunda frene basmış izlenimi veriyor:
- ABD Dışişleri Sözcüsü Mark Toner: “Kürtlerin (IŞİD’den kurtardıkları) toprakları yerel yetkililere verdiğini görmek istiyoruz.”
- CENTCOM Komutanı General Llyod Austin: “Ülkenin kuzeybatısında (Afrin) YPG unsurları ile Rusların işbirliği yaptığını gördük… YPG’nin, ABD’nin desteklediği Suriyeli muhalifleri hedef aldığına dair deliller var.”
- Pentagon Sözcüsü Peter Cook: “YPG ile Rusların işbirliğinin IŞİD ile mücadelede sahadaki güçlere zarar vermesi halinde bundan endişe duyarız.”
- ABD Dışişleri Sözcüsü John Kirby: “Bana Kürtler için bir çeşit özerkliği destekleyip desteklemediğimizi soruyorsanız yanıt hayır.”
- ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Antony Blinken: “PYD’ye, PKK’yi desteklemeye veya diğer muhalif gruplarla çatışmaya yönelik atacağı adımların büyük sorun yaratacağını çok net bir şekilde söyledik. PYD’den bu konuda sorumlu davranmasını ve IŞİD ile mücadeleye odaklanmasını bekliyoruz.”
Bu uyarılardan “ABD, Kürtleri satıyor” ya da “Kürtler için ABD garanti değil” gibi sonuçların kesinlikle çıkartılamayacağını savunan Taştekin, Amerika’nın Suriye’de oyun kurucu olması için sahada varlık göstermek zorunda olduğunu savundu ve bunu da ancak Kürtlerle yapabildiğini söyledi.
Kürtlerle ilişkisini bitirmenin ABD’nin kısa ve uzun vadeli bölgesel hesaplarına ters olduğunu belirten Taştekin, ancak ABD’nin Türkiye’yi de kaybetmek istemediğini ve PYD ve YPG’ye yapılan uyarıların arkasında yatan da Türkiye gibi bir müttefiki teskin etme çabası olduğunu söyledi.
ABD’nin Rojava’da 2 üs tahsis ettiğini lakin buna üs demenin abartılı kaçacağını belirten Taştekin, bunların Sikorski helikopterleri ve küçük pervaneli uçakların inip kalkabildiği iki pist olduğunu ve kanton yönetimlerinin bunu “Şimdi Amerikalılar kullanır, ileride de bize lazım olur “ hesabıyla yaptırdığını söyledi.
YPG’nin öncülüğünü yaptığı Suriye Demokratik Güçleri’ni(SDG) yolun ortasında terk etmenin ABD’yi Suriye’de oyun dışı bırakacağını savunan Taştekin, ABD’nin SDG için biçtiği ilk hedefin sürekli rötar yesede IŞİD’in merkez üssü Rakka’yı düşürmek olduğunu söyledi.
Kürtlerinde IŞİD Rakka’dan atılıncaya kadar Amerikalıların kendilerine muhtaç olduğunu bildiklerini ve bu ortaklığın Rakka’dan sonra bitmesinin şüpheli olduğunu belirten Taştekin, Kürtlerin Amerikalılar için bir yatırım olduğunu ve Suriye şekillenirken Amerikalıları söz sahibi yaptığını, ABD’nin de bu sayede hem Rusya’yı dengeleyip hemde Suriye ister özerklik olsun ister parçalansın ABD’nin kendini sağlama alma şansı verdiğini söyledi.
“Tabi bu hikâye çok sayıda çelişkiyle birlikte yürüyor: Pentagon yani askeri kanat Fırat’ın doğusunda IŞİD’e karşı Kürtlerle ittifak kurarken Fırat’ın batısında CIA’in bir ara eğitip donattığı gruplar Kürtlerle savaşıyor.” diyen Taştekin, “ Cenevre sürecini ilerletme adına 27 Şubat’ta yürürlüğe giren ateşkese rağmen Afrin çevresi ile Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinde çatışmalar sürüyor. Bir tarafta YPG ve ortakları, diğer tarafta Türk-Suud destekli gruplar”.olduğunu belirtti.
ABD’nin endişesinin Fırat’ın batısındaki hareketlilikle olduğunu ve ABD’nin de Kürtleri dizginlemesi için üç nedeni olabileceğini belirten Taştekin; yazısını bitirirken bunları şöyle sıraladı:
Birincisi: Afrin’deki Kürtler, SDK ile birlikte Menag (Minnig) Hava Üssü’nü ele geçirdikten sonra Azez-Marea koridorunu Türk-Suud destekli gruplara dar etmeye başladı. Türkiye bu gelişmeyi tersine çevirmek için Afrin’i toplarla vurdu. Kürtlere göre IŞİD, 27 Şubat’ta Tel Ebyad’a saldırırken de Türkiye sınırlarından geldi. Türkiye’nin Kürtlere karşı doğrudan ya da vekâleten yürüttüğü bu savaş Amerikalıların da sahadaki hesaplarını etkiliyor.
İkincisi: Amerikalılar Azez-Marea hattı ile Halep’teki hareketliliğin YPG’yi Suriye yönetimi ve Rusya’ya yaklaştırdığını düşünüyor. Yani ABD’liler Fırat’ın doğusundaki değerli ortağını Fırat’ın batısında Ruslara kaptırmak istemiyor.
Üçüncüsü: Aynı Amerika Kürtlerin Fırat’ın batısındaki sözde ‘ılımlı’ grupları hepten çökertmesini istemiyor. Çünkü bu gruplardan bir kısmı ABD açısından Suriye yönetimini köşeye sıkıştırmada hala işlevselliğini koruyor. “