ABD’nin IŞİD’e karşı Birleşik Ortak Görev Gücü tarafından hazırlanan raporda, Kürdistan Bölgesi’ndeki bağımsızlık referandumu ve 16 Ekim olaylarının IŞİD’e karşı mücadeleyi doğrudan etkilediği belirtildi.
Faaliyetleri hakkında ABD Kongresine 3 ayda bir rapor sunan Birleşik Ortak Görev Gücü-Doğal Kararlılık Harekâtı ( Combined Joint Task Force-Operation Inherent Resolve), Ekim ve Aralık 2017’yi kapsayan son raporunda Irak’taki durumlar 5 ana başlık şeklinde sıralandı.
Irak’ın Güvenliği
Raporda 2017’nin son çeyreğinde Bağdat ve diğer büyük kentlerdeki şiddet olaylarının azaldığına ve Irak genelinde terör kurbanlarının sayısının düştüğüne dikkat çekildi.
Bunun yanı sıra Iraklı güvenlik güçlerinin kimi bölgelerde sivil halka karşı baskılarına değinilerek, “Feluce halkı güvenlik tedbirlerinin hayatı kendilerine zorlaştırdığını ve Şii çoğunluğun oluşturduğu hükümetin Sünnilere karşı kaçırtma politikası uyguladğını düşünüyor” denildi.
Güney Kürdistan’daki bağımsızlık referandumu ve 16 Ekim olaylarına değinilen raporun bu bölümünde, “Bu olaylar IŞİD’I bitirme çabalarını olumsuz etkilemiştir. Çünkü güçlerin hedefi ve uluslararası koalisyonun çabalarının yönünü değiştirmiştir” ifadelerine yer verildi.
IŞİD tehdidi
9 Kasım 2017’de Irak Başbakanı Haydar Abadi IŞİD’e karşı zafer ilan etti. Ancak CJTF-OIR, IŞİD’in bazı bölgelerde hala tehdit olarak kaldığına vurgu yapıyor.
Raporda sadece 2017’nin son çeyreğinde IŞİD’den kurtarılan bölgelerde 170 kadar Iraklı askerin öldürüldüğü bir o kadarının da yaralandığı bilgisi paylaşıldı.
Ülkede devam eden bombalı saldırılar sonucunda onlarca sivilin hayatını kaybettiği belirten CJTF-OIR, “IŞİD’in uyuyan hücreleri ülke genelinde aktif durumda” tespitinde bulunuldu.
Heşdi Şabi ve İran hakimiyeti
Heşdi Şabi güçleri İran’ın Irak’taki hakimiyetine katkı sağlayan temel unusurların başında geliyor. Şii güçlerin İran ile derin ve tarihi ilişkileri gün yüzüne çıkmış bir durum.
CJTF-OIR raporunda, “Heşdi Şaibi’nin kağıt üzerinde Abadi’nin emri altında olduğuna ve İran’ın Kudüs Gücü ile işbirliği içinde olduklarına” vugu yaparak şunları belirtti:
“Irak hükümetine bağlı resmi kanallar dışında çalışan Heşdi Şaibi birlikleri iktidar için büyük engel teşkil ediyor. Irak güvenlik güçlerinin eğitim ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi için harcanan çabanın bir bölümü, İran’ın bu güçler üzerinden ülkedeki hakimiyetini bitirmeye dayanmaktadır.”
Rapor ayrıca, “En büyük sorun Heşdi Şabi güçlerinin Irak güvenlik güçleri ile birleşitilmesi sorunudur” ifadesine yer verildi.
Eğitim ve donatım
Raporun “Eğitim ve Donatım” bölümünde, Iraklı güvenlik güçleri ile peşmerge güçlerinin eğitim ve donatım faaliyetlerinin “şavaş” pozisyonundan “savunma” poziyonuna dönüştürüldüğü belirtildi.
Rapora göre, IŞİD’e karşı mücadele kapsamında 3 yıl boyunca 36 bini peşmerge olmak üzere, 127 bin 500 Iraklı güvenlik gücü eğitildi. Raporda kastedilen son üç aylık süreçte ise, bin 838’i peşmerge olmak üzere toplan 4 bin 55 Iraklı güvenlik gücü eğitim kapsamına alındı.
CJTF-OIR, Pentagon’un 2018 bütçesi kapsamında peşmergeye 365 milyon dolar ayırdığına dikkat çekiyor.
16 Ekim olaylarından önce Irak Başbakanı Haydar Abadi, peşmerge maaşlarının ödeneceğini açıklamıştı. Ancak CJTF-OIR raporunda Abadi’nin bu sözünü tutmadığına vurgu yapılıyor.
Irak ordusunun kabiliyeti
Kerkük olayları esnasında ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Irak güvenlik güçlerini “savaşa hazır bir güç” şeklinde değerlendirmişti.
Pentagon’a göre, 16 Ekim olayları Irak güvenlik güçlerinin “koalisyon desteği olamdan plan yapa bilme, hareket ve manevra yeteneği sergileye bilme” kabiliyetine sahip olduklarını gösteriyor.
Ancak CJTF-OIR raporunda, Pentagon’un bu değerlendirmesinin aksine, peşmergenin Kerkük olayları döneminde Irak güvenlik güçlerine karşı aktif çatışma pozisyonunda kalmadığını ve direniş göstermediğini ifade etti.
Irak’ta sivil toplum ve yönetim
CJTF-OIR “Irak’ta sivil toplum ve yönetim” konusunu ise, “Erbil ile Bağdat arasındaki kriz, Heşdi Şabi güçlerinin denetimi ve seçimler” şeklide üç temel başlık altında ele alıyor.
Rapor, Pentagon’un Bağdat ile Erbil arasındaki sorunların diyalog ve barışçıl yollarla çözümü için büyük çaba sarfettiğine değiniyor.
Irak’ta Baas iktidarı ardından “merkezi yetçilikve ademi merkeziyetçilik” sürekli tartışma konusu olmuştur.
25 Eylül bağımsızlık referandumundan sonra Bağdat’ın Kürdistan Bölgesi’ne merkeziyetçiliği dayatması ile bu tartışma başka bir boyut kazanmıştır.
Sınır kapılarının kapatılması, havalimanlarının uçuşa kapatılması, Kürdistan Bölge idaresinin 2003’ten önceki sınırlarına çekilmesi ve petrol gelirlerinin merkezi hükümete devredilmesi gibi konular hala sorunun başlıca gündemleri olarak duruyor.
Raporda Heşdi Şabi’nin Sünni bölgelerindeki varlığından duyulan kaygılara yer verilerek, “toplumsal barışı tehdit eden güçler” şeklinde değerlendiriliyor.
Irak hükümetinin Heşdi Şabi birlikleri yerine yerel güvenlik güçlerine yer verme planı bulunuyor. Fakat CJTF-OIR bu sürecin çok yavaş ilerlediğini belirtiyor.
CJTF-OIR raporunda, “Heşdi Şaibi Irak’taki parlamento ve il meclis seçimlerinde de sorun teşkil edebilir” diyor.
Pentagon seçim sürecindeki rolü ile Şii güçlerin Irak’ta yeni cepheleşmelere yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Rapora göre 2017 Aralık ayının sonuna kadar ülkede 3 milyon 200 bin kişi göç etti. “Bununla birlikte göçedenlerin plansızca evlerine geri dönmeleri çabaları seçimleri için ciddi bir sıkıntı oluşturabilir” deniliyor.
Iraklı güçlere destek
Raporun bu bölümünde CJTF-OIR, “ABD Savunma Bakanlığı’nın, Irak’a gönderdiği bazı askeri araç ve gereçlerin ‘kullanma izni olmayan’ farklı güçlerin eline geçtiğini kabul ettiğine” dikkat çekiyor.
Raporda, “2017’nin son çeyreğinde bazı medya organları 9 adet Amrams M1 tankının Heşdi Şabi’nin eline geçtğini duyurdu” ifadeleri kullanıldı.
Papor, Irak ordusuna verilen bu tankların Heşdi Şabi’nin eline geçtiğine yer vererek, Pentagon’un tankların orduya iadesi için çaba sarfettiğine değiniyor ve ekliyor:
“Pentagon Irak hükümetini, silah anlaşmasında imzalanan şartlara bağlı kalması ve silahların belirlenen unsurlar dışında faklı güçler tarafından kullanılmaması konusunda uyardı.”
İnsani yardım
Raporu kapsayan zaman dilimi içersinde insani yardımların göçzedelere ayırıldığı ifade ediliyor.
CJTF-OIR bu bölümde Birleşmiş Milletler’in (BM) şu endişesine vurgu yapıyor: “Irak hükümeti göç edenleri zorla bölgelerine dönmeye zorluyor.”
Birleşik Ortak Görev Gücü-Doğal Kararlılık Harekâtı 16 Ekim olayları nedeniyle insani yardımların ulaşmasında yaşanan sıkıntılara değinerek, Musul ve Kerkük’te kurulan yeni kontrol noktaları ve Kürdistan’daki havalimanlarının kapatılmasını en büyük engeller olarak sıraladı.