ABD Savunma Bakanı James Mattis, Suriye\'deki son durumu değerlendirdi. Mattis, YPG\'nin başını çektiği Suriye Demokratik Güçleri ile Beşar Esad yönetimi arasında bir çatışmadan endişelenmediğini söyledi. Mattis\'in, \"Suriye\'ye daha fazla diplomat göndereceğiz\" açıklaması dikkat çekti.
Savunma Bakanı James Mattis, Suriye ordusu ile Suriye Demokratik Güçleri arasında bir çatışma çıkmasından endişe duymadığını söyledi. Mattis, iki tarafın da Deyr er Zor bölgesinde fiili sınır haline gelen Fırat Nehri’nin diğer yakasına geçmeyeceğini savundu.
Mattis, dün düzenlediği basın toplantısında ‘Beşar Esad yönetiminin Fırat’ın öbür yakasına geçmemesi konusunda uyarılıp uyarılmadığına’ dair soruya şu yanıtı verdi: “Şu an birisinin bunu yapması hata olur. Bu, kimseye bir uyarı değil. Burası sınır hattı ve bizim bir tarafında, Rusların diğer tarafında faaliyet göstereceğini söyledi. Ve hâlâ IŞİD’i avlıyoruz. Hiçbir şey değişmedi.”
ABD Savunma Bakanı, Suriye ordusunun hafta içinde Fırat’ı geçip Suriye Demokratik Güçleri ile çatıştığına dair haberleri de yalanladı. “Böyle bir şey olmadı” diyen Mattis, “Bunu denemiyorlar bile. Dolayısıyla endişeli değilim” ifadelerini kullandı.
Rojava’ya Diplomatik Çıkarma
Mattis’in bir diğer dikkat çekici açıklaması ise ABD’nin Suriye’de ‘daha fazla sivil varlık göstereceği’ yönündeydi. IŞİD’le savaşın sona yaklaşmasının strateji değişikliğine yol açacağını söyleyen Mattis, “Saldırgan bir mevzi kazanma yaklaşımından, istikrar getirme yaklaşımına döneceğiz. Sahada daha fazla Amerikan diplomatı göreceksiniz” dedi. ABD’yle Suriye yönetimi arasındaki diplomatik ilişkiler iç savaşın başında askıya alınmışken, Mattis’in Suriye Demokratik Güçleri’nin faaliyet gösterdiği Rojava’ya diplomat göndermeyi kast ettiği sanılıyor.
Duvar\'daki habere göre ABD Savunma Bakanı konuşmasında, “Daha fazla diplomatı sahaya sürdüğünüzde onlar hizmetlerin yeniden tesis edilmesi üzerine çalışır, müteahhitler getirir. Bu, normalleşme yönünde bir girişim ve çok fazla destek gerektirir” dedi. Mattis, Suriye’ye yardım için gönderilen paraların ‘yanlış kişilerin eline düşmemesi’ için bunun gerekli olduğunu savundu.
