Seçmenlerin 3 Kasım Salı günü sandık başına gideceği ABD’de yarış, Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Başkan Donald Trump ile Demokrat Parti adayı, eski Başkan Yardımcısı Joe Biden arasında geçiyor.
Seçim günü yaklaşırken, birçok araştırma şirketi de seçmenin nabzını tutmak için anketler yapıyor.
Ülke genelinin nabzını tutan anketler, adayların genel anlamda ne kadar desteğe sahip olduğunu ortaya koyuyor. Ancak seçimi kimin kazanacağını net bir şekilde tahmin etmek için yeterli değil.
Örneğin, 2016 seçimlerinde Hillary Clinton ülke genelinde yapılan anketlerin neredeyse tamamında yarışı önde götürüyordu. Üstelik, seçim yarışını da rakibi Trump'tan 3 milyon daha fazla oy alarak kazandı. Bununla birlikte ABD'deki iki aşamalı seçim sistemi nedeniyle, Clinton, Seçici Kurul'da yeterli delege sayısına ulaşamadı ve başkan olarak seçilemedi.
Kasım ayındaki seçimler için yapılan anketlerde de Biden, Trump'ın önünde görünüyor. Biden'ın ülke genelindeki oy oranı yüzde 50 civarında seyrediyor ve bazı araştırmalarda rakibi Trump ile arasındaki fark da 10 puana kadar çıkıyor. 2016 yılında ise daha farklı bir durum söz konusuydu. Clinton her ne kadar anketlerin büyük kısmında önde görünse de fark çok daha azdı.
Seçimde Hangi Eyaletler Belirleyici Olacak?
Clinton'ın 2016 yılında yaşadıkları, ABD'deki seçim sisteminde önemli olanın adayların aldığı toplam oy değil, hangi eyaletlerdeki delegeleri kazanmış olduklarını ortaya koydu.
ABD'deki eyaletlerin büyük bir bölümü, Cumhuriyetçi ya da Demokrat Parti'nin kalesi konumunda. Bu da, esas seçim yarışının az sayıda eyalet üzerinden yaşandığı anlamına geliyor.
Esas mücadele de, hangi partinin kazanacağının kesin olmadığı, dönem dönem iki parti arasında gidip gelen eyaletlerde yaşanıyor.
ABD'deki iki aşamalı seçim sisteminde, Başkan'ı seçen Seçici Kurul'da her eyaletin nüfusuna göre delegesi bulunuyor. Bu kurulda toplam 538 delege yer alıyor ve en az 270 delege sayısına sahip eyaletlerde yarışı kazanan aday başkanlığı da kazanmış oluyor.
Herhangi bir partinin ağır basmadığı eyaletlerin bazılarının daha yüksek delegesi bulunuyor. Genellikle adaylar da kampanyalarını bu eyaletlerde yoğunlaştırıyor.
'Değişken' Eyaletlerde Kim Önde?
Belli bir partinin kalesi olmayan, "değişken" eyaletlerde durum Biden için oldukça iyi görünüyor. Ancak analistler, seçimlere daha vakit olduğunu ve özellikle Trump'ın dahil olduğu bir yarışta işlerin çok hızlı bir şekilde değişebileceğini söylüyor.
Şu ana kadar yapılan anketlerde, Michigan, Pennsylvania ve Wisconsin gibi kritik eyaletlerde Biden açık bir farkla önde görülüyor.
Trump, 2016 seçimlerinde ağır sanayinin yoğun olduğu bu eyaletleri, yüzde 1'den daha az bir farkla kazanmıştı.
Ancak, Trump'ın ekibini esas olarak 2016'da büyük farkla kazandıkları eyaletler endişelendiriyor. Yapılan anketler, Trump'ın yüzde 8 ile 10 gibi bir farkla kazandığı Iowa, Ohio ve Texas'ta Biden ile kafa kafaya gittiğini gösteriyor.
Trump'ın Temmuz ayında kampanya müdürünü değiştirmesinin arkasında bu anketlerin rol oynamış olabileceği belirtiliyor. Trump, bu araştırmaları "sahte anketler" olarak nitelendiriyor.
Kovid-19 Salgını Trump'a Olan Desteği Nasıl Etkiledi?
Yeni tip coronavirüs (Covid-19) salgını, yıl başından bu yana ABD gündeminin en üst sıralarında. Tahmin edilebileceği gibi, Trump'ın salgınla mücadelede uyguladığı politikalarla ilgili görüşler de parti yönelimlerine uygun şekilde değişiklik gösteriyor.
Trump'ın salgınla mücadelede attığı adımlara verilen halk desteği, ulusal acil durum ilan ettiği ve eyaletler için 50 milyar dolarlık destek paketi açıkladığı Mart ayında zirveye ulaştı.
Önde gelen araştırma şirketlerinden Ipsos'a göre, bu dönemde, ABD halkının yüzde 55'i Trump'ın salgınla mücadele politikasına destek veriyordu.
Ancak bu dönemden sonra Demokratlardan aldığı destek de kaybolmaya başlarken, Cumhuriyetçiler ile Başkanlarının arkasında durmayı sürdürdü.
Bununla birlikte, en son açıklanan anketler, özellikle ülkenin güney ve batı bölgelerinde vaka artışlarının hız kazanmasıyla birlikte Trump destekçilerinin de bu politikaları sorgulamaya başladığına işaret ediyor.
Cumhuriyetçi seçmenin, Trump'ın salgın politikalarına verdiği destek Temmuz ayı başında yüzde 78'e geriledi.
Trump'ın son dönemlerde koronavirüs salgınıyla ilgili iyimserliğini kaybetmesinin ve işlerin "iyiye gitmeden önce kötüleşeceği" uyarısı yapmasının arkasında bu değişimin yattığı düşünülüyor.
Trump ayrıca kısa bir süre önce maske takılmasıyla ilgili tutumunu da değiştirerek, bazı etkinliklerde maske takmaya ve halka da maske takma çağrısı yapmaya başladı.
Washington Üniversitesi'nin hazırladığı saygın bir modellemeye göre, seçim günü ABD'deki toplam can kaybının da 250 bini geçmiş olacağı hesaplanıyor.
Anketler Güvenilir Mi?
2016 yılında sonucu bilemedikleri gerekçesiyle anketlerin güvenilirliğini sorgulamak kolay ve Başkan Trump da zaman zaman bunu gündeme getiriyor. Ancak iş aslında o kadar basit değil.
2016'da ülke genelinde yapılan anketler, Clinton'ın birkaç puan önde olduğunu gösteriyordu. Ancak Clinton'ın toplamda Trump'tan 3 milyon fazla oy aldığı düşünülünce bu durum, aslında anketlerin pek de yanlış olmadığını ortaya koyuyor.
Bununla birlikte, anket şirketlerinin özellikle örneklemlerinde sorun olduğu ve eğitim seviyesi düşük kişilerin yeterince temsil edilmediği belirtiliyor. Bu durum, Trump'ın bazı kilit eyaletlerde avantajlı olduğunun yarışın geç aşamalarına kadar anlaşılamamasının nedeni olarak gösteriliyor.
Ancak birçok anket şirketinin bu sorunu çözdüğü ifade ediliyor.
Bu yıl ise koronavirüs salgını ve bunun ekonomiye etkisi nedeniyle normal bir seçim döneminden daha fazla belirsizlik hakim. Bu nedenle kamuoyu yoklamalarına da özellikle seçime daha aylar varken ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor.