Cumhuriyetçi Parti’den önde gelen bir grup senatör, ABD Başkanı Joe Biden'ı İran rejimine güvenip nükleer anlaşmaya geri dönmesi ve Tahran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması konusunda uyardı. ABD Senatosu’ndaki Dış İlişkiler, Silahlı Kuvvetler, İstihbarat, Ulusal Güvenlik ve Bankacılık komitelerinde görevli olan bu Cumhuriyetçi senatörler, Başkan Biden'a İran'la başa çıkma hususunda ayrıntılı bir strateji öneren uzun bir mektup yazdılar.
Cumhuriyetçi senatörler, Jim Risch, Marco Rubio, Rob Portman, Jim Inhofe ve Pat Toomey, İran'ın Irak'taki son saldırılarla yeni ABD yönetimini test ettiğini söylerken ABD'nin stratejik hedefinin, İran'ın nükleer amaçlarını engellemek ve bölgedeki istikrarı bozucu faaliyetlerine son vermek olduğunu vurguladılar.
Mektupta şu ifadeler yer aldı:
“Diğer ülkelerin neler yaptıklarını hatırlamalıyız. İsrail varoluşsal bir tehditle karşı karşıyadır ve İran'la ilgili kararlarını buna göre almaktadır. İsrail, ABD de dahil olmak üzere diğer taraflarca varılan herhangi bir anlaşmayı hesaba katmadan kendisini korumak için her zaman ne geriyorsa onu yapacaktır.”
Müzakere masasına geri dönmenin ön şartı olarak yaptırımların kaldırılmasına veya hafifletilmesine ya da İran'ın diğer ülkelerdeki fonlarının serbest bırakılmasına şiddetle karşı çıkan senatörler, İran rejiminin bu fonları, geçmişte söz verdiği gibi ekonomisini düzeltmek için değil, savunma sanayisini genişletmek, vekillerini desteklemek ve halkına baskı uygulamak için kullanacağına işaret ettiler.
Cumhuriyetçi üst düzey senatörler, Irak'taki Amerikan güçlerine yönelik son saldırılara ve İran'ın uranyum zenginleştirme oranını artıracağını açıklamasına değinerek İran rejiminin, Biden yönetimini test ettiğini ve eylemleriyle hoşgörünün boyutunu doğrulamaya çalıştığını belirttiler.
Cumhuriyetçi Parti’nin kıdemli üyeleri olan senatörler Başkan Biden’a gönderdikleri mektupta son olarak, İran'ın ABD'nin ulusal güvenliğine ve dünyanın dört bir yanındaki müttefiklerinin güvenliğine karşı ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirterek, “Yönetiminiz, dengeli bir zaman çizelgesi belirleme, önemli bir fikir birliği oluşturma, gelecekte yapılacak herhangi bir anlaşmanın ulusal güvenlik çıkarlarına hitap etmesini ve gelecekte ABD yönetimindeki herhangi bir değişiklikten etkilenmemesini sağlama fırsatına sahiptir” ifadelerine yer verdiler.