Washington'daki kaynaklardan alınan bilgilere göre, Biden'ın bu hafta Erdoğan'ı arama ihtimali var. Bu ihtimalin Afgan görüşmeleri için İstanbul'da bir araya gelen Erdoğan'ın sözcüsü İbrahim Kalın ve ABD'nin Özel Temsilcisi Zalmay Khalilzad ve ABD Büyükelçisi David Satterfield görüşmelerinde de konu olduğu öğrenildi.
Biden geçen hafta Yunan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ile bir telefon görüşmesi yapmış ve Yunanistanın 200. kuruluş yıldönümünü kutlamıştı. Biden bunun yanısıra iki dakikayı aşan bir başka video mesajı ile yine kutlamayı tekrarlamıştı.
Biden önceki Başkan Donald Trump'ın döneminde bir kenara konulan ABD politikasının Yunanistan-Türkiye eksenli geleneksel diplomasisine geri dönüş ihtimali belirmişti.
Zira ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu telefon ile aramadan önce Yunan meslektaşını aramıştı. Biden'ın Yunanistan Başbakanını aradığı Perşembe günü, sosyal medyada farklı duyumlar ile Biden'ın Erdoğan'ı da aynı gün arayacağı yazıldı.
Twitter üzerinden "#ComeToTurkey" kampanyalari de aynı gün yapıldı ve Biden'a Erdoğan'ı arama çağrıları yapıldı. Beyaz Saray bu kampanyalardan haberdardı ama Erdoğan'ı aramadı.
Beyaz Saray, o gün Yunanistan'ı aramasına rağmen Türkiye liderini aramadı ama Washington kaynakları Ahval'e Biden'ın bu hafta Erdoğan'ı arayabileceğini belirtti.
Beyaz Saray’dan Ankara'ya giden mesaj, Biden'ın bu hafta Erdoğan'ı arama ihtimalinin yüzde 50’inin üstünde olduğu yönünde. Eğer Washington'da olağanüstü bir durum veya kriz yaşanmazsa, bu mümkün olabilir.
Ama Biden'ın Erdoğan'ı aradığında konuların neler olacağı da ayrı bir sorun. Biden, Perşembe günü yaptığı ilk basın toplantısında Çin ile ilgili bir soruyu cevaplarken bir kez daha şu an geçilmekte olan sürecin otokrasilere karşı demokrasiler kavgası olduğunu hatırlattı.
Bir kez daha Biden, bu kavgada demokrasilerin kazançlı çıkması için bütün gayretini göstereceğini bir kez daha vurguladı. Hatırlanacağı gibi Biden, Şubat 19'da yaptığı Münih Güvenlik Konferansı konuşmasında da aynı şekilde otokrasilerin demokrasilere karşı yenileceğini ve bu kavganın merkezi bir önem taşıdığını kaydetmişti.
Bu açıdan, her ne kadar ikinci kez başkanlık için yeniden seçime girebileceği kapısını açık bıraksa da büyük ihtimal tek dönem başkanlık yapması beklenen Biden, hayatının son deminde, ikinci dönem seçim kurnazlıklarını düşünmeden, adeta geride miras olarak bu kavganın hatırlanmasını istiyor gibi. 25 Mart günü yapılan o basın toplantısında Biden, her ne kadar Çin Devlet Başkanına yönelik konuşuyorsa da, asıl adres olarak bütün otokratik liderleri göstermiş ve Türkiye basınına fazlaca yansımayan şu sözleri söyledi:
“Bakınız, geleceğe dair şu tahmini yapıyorum, sizin çocuklarınız ve torunlarınız doktora tezi olarak bu dönemde otokrasi mi yoksa demokrasi mi kazandı konusunu işleyecek. Çünkü konu bu, konu Çin değil.”
Aynı basın toplantısında Çin ile ilgili verdiği uzun cevabının devamında, bu kez Putin'den bahsederken, şu vurguyu yaptı:
“Eğer dikkat ederseniz, siz artık komünizm konuşan bir Rusya değil, otokrasi olan bir Rusya'dan bahsediyorsunuz. Konu bu. Biz demokrasinin işlediğini ispat etmek zorundayız.”
Biden ayrıca, biraz da Trump sonrasında geldiğinin farkında olarak her zaman beklentileri karşılayamadıklarını ama ülkenin prensipler üzerinde kurulduğunu, Çin gibi devletlerin insan haklarını çiğnedikçe ABD'nin bu durumlara dikkat çekmeye devam edeceğini kaydetti.
Türk yetkilileri Amerikan muhatapları ile görüşmek için büyük bir gayret gösteriyor, Savunma Bakanı Hulusi Akar kendi muhatabı Lloyd Austin ile görüşememekten dolayı hayal kırıklığını dile getirirken, yapılan temas ve görüşmelerin sonucunda ise Amerikan tarafı sürekli bir şekilde insan hakları ihlalleri ve demokrasi çağrıları ile S-400 uyarıları yapıyor.
Geçen hafta hem ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Mevlüt Çavuşoğlu ile Brüksel'deki görüşmesi sonrası, hem de Beyaz Ev Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Jack Sullivan, Erdoğan'ın sözcüsü İbrahim Kalın ile görüşmesi sonrasında aynı mesajlar verilmeye devam edildi ve her iki görüşme sonrası Beyaz Ev açıklamalarında demokrasi ve insan haklarına dikkat çekildi.
Bırakınız Biden yönetimi üst düzey yetkililerini, Kongre'de dahi Türkiye, otokrasisi ile örnek gösterilmeye devam ediliyor. 25 Mart günü Demokrat Partinin Senato Lideri Chuck Schumer, Cumhuriyetçi Azınlık Lideri Mitch McConnell ile Georgia eyaletinde geçirilen ve azınlıklara oy vermeyi zorlaştırıcı bir takım kuralları içeren yerel yasa için ''bu kirli ve çoğu zaman ırkçı düzenlemeler, Erdoğan'ın Türkiyesi gibi üçüncü dünya otokrasisininin gelmekte olduğunu gösteriyor'' demeye ihtiyaç duyuyor. Geçtiğimiz Eylül ayında da Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, aynı şekilde Erdoğan'ı otokratlar sınıfında K.Kore ile birlikte anmış, ve Çavuşoğlu ve diğer Türk yetkililerden ağır cevaplar almıştı.
Bu hafta olması muhtemel telefon görüşmesinde de Biden'dan aynı insan hakları ihlalleri çağrıları gelmesi bekleniyor.
İkili arasında yapılması muhtemel telefon görüşmesinde Rojava, Doğu Akdeniz ve insan hakları ile birlikte en pozitif konunun Türkiye'nin Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapması olacak gibi görünüyor.
Bu görüşmeler bu hafta sonu İbrahim Kalın ABD Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Khalilzad ve ABD'nin Türkiye Büyükelçisi David Satterfield liderliğinde hazırlık aşamasında başladı.