Brad Lendon'ın yazdığı, "Çin istilaya ihtiyaç duymadan Tayvan'ı nasıl alabilir?" başlıklı analizde Pekin'in kurşun dahi sıkmadan bölgeyi ele geçirebileceği savunuldu.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nin (CSIS) de bu yönde bir uyarı yaptığı belirtildi.
CSIS'nin yeni yayımladığı raporunda Çin ordusunun Tayvan'ı karantinaya alarak ekonomisine büyük bir darbe vurabileceği ve Çin Komünist Partisi'nin adanın kontrolünü bu yolla rahatlıkla ele geçirebileceği bildiriliyor.
Pekin'in varlığını "nadiren kabul ettiği" deniz milislerinin Çin Sahil Güvenliği'yle birlikte çalışarak Tayvan limanlarını işlevsiz hale getirebileceği ve böylece 23 milyon kişinin yaşadığı adanın temel gereksinimlerini karşılayamayacağı uyarısı yapılıyor.
Raporun yazarları Bonny Lin, Brian Hart, Matthew Funaiole, Samantha Lu ve Truly Tinsley, dünyanın en büyük ordusunun bu kuşatmada yardımcı rol oynamasının yeterli görülebileceğini işaret etti:
Çin son yıllarda Tayvan'a yönelik baskısını kayda değer ölçüde artırdı ve gerginliğin doğrudan çatışmaya dönüşebileceği korkusunu tetikledi. İstila tehdidine yönelik ilgi çok olsa da Pekin'in istila dışında da seçenekleri var.
Uzmanlar Tayvan'ı ablukaya almanın uluslararası hukukta savaş nedeni olarak sayılacağına, karantinanınsa Çin için geri tepme riskini azaltacağına vurgu yaptı:
Karantina, kolluk kuvvetlerinin öncülüğünde, deniz ve hava trafiğinin belirli bir alanda kontrol edilmesi anlamına gelirken ablukanın tabiatı esasen askeridir. Çin Sahil Güvenliği'nin öncülük edeceği bir karantina Tayvan'a yönelik savaş ilanı anlamına gelmez.
CNN, Çin'in Filipinler'le gerginliğin tırmandığı Güney Çin Denizi'nde yürüttüğü taktiklerin Tayvan konusunda da örnek olabileceğini haberinde savundu. Pekin'in Batılı güçlere savaş gerekçesi sunmadan zor kullanma yoluyla dış politika hedeflerini sağlamaya çalıştığı bildirildi.
Çin'in savaş uçaklarının bölgeyi karantinaya alabileceğine de işaret edildi.
II. Dünya Savaşı sonrasında Çin'de Milliyetçi Parti ve Komünist Parti arasındaki iç savaş Komünist Parti'nin zaferiyle sonuçlanmıştı. Mağlubiyetin ardından Milliyetçi Parti liderleri Tayvan'a sığınmıştı.
Soğuk Savaş nedeniyle Batı'yla ilişkilerini koparan Çin'i 1970'lerin başına kadar Birleşmiş Milletler'de (BM) Tayvan ya da resmi adıyla Çin Cumhuriyeti temsil ediyordu.
BM'nin 1971'de aldığı Çin Halk Cumhuriyeti'ni tanıma kararı gerginliği yeni bir boyuta taşımıştı. Kararın ardından Tayvan, BM'den çıkarılmıştı.
Pekin yönetimi, "tek Çin" ilkesini benimseyerek Tayvan'ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Buna göre Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan'ın ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.
Tayvan ise o günden bu yana bağımsızlık arayışını farklı biçimlerde sürdürüyor.
