DAİŞ/İŞİD denen çete örgütü başta Şengal ve Rabia, peşinden Kobanê’ye saldırması aslında kötü başlayan ama sonuç olarak iyiye giden bir fırsattır. Kürt halkı için yıllardır verilen mücadele, verilen bunca bedele rağmen yakalanmayan fırsat Kürt halkının önüne gelmiş ve halk olarak iyi değerlendirmek zorundayız, eğer bu fırsat iyi değerlendirilmese büyük bir felaket kapıya dayanır ve bir birimizi yemekle meşgul oluruz.
Şengal’le DAİŞ/İŞİD saldırısı peşinde gerek Peşmerge gerekse gerilla üzerine düşeni hakkıyla yerine getirmiştir. Kimsenin buna diyecek bir şeyi yoktur ve olmamalı da.
Başta Kürdistan halkı ve dünya halkları da üzerine düşeni yerine getirdi ve getirmeye de devam ediyor. Özellikle 1 Kasımın Kobanê yani Kürt günü olarak ilan edilmesi ve dünyanın yarısına yakın coğrafyada gösteriler düzenlemesi başlıca bir başarı ve onur verici bir durumdur. Bu tabi ki kolay olmadı özelikle verilen direniş, verilen bedeller bunun başlıca etkenidir.
Özelikle Kobanê’ye Peşmergenin gelişi ve ağır silahlarla müdahalesi çok değerlidir. Bunu hiç kimse hafife almamalı ve bu yaratılan birlikteliği hiç kimse kişisel meselesi yada parti, örgüt çıkarları için değerlendirmemelidir. Kürt halkı birlikte mücadeleyi, birlikte kazanmayı yeni yeni denedi ve gördü. Bu birlikte şavaşım ve birlikte kazanımları hiç kimse hafife almamalı ve hiç kimse bireysel yada örgütsel çıkarlarına heba etmemelidir.
Bir an önce Kürdistan ulusal kongresi toplanmalı ve ulusal düzeyde temsil hakkı olmalıdır. Hiç kimsenin ben şunu istemiyorum, şu gelsin şu gelmesin gibi bir lüksü yoktur olmamalı da.
En sağından en soluna, dindarından ateistine kadar feministinde eşcinseline kadar herkes bu oluşumda yer almalı ve kendisini temsil etmelidir. Sorunlar varsa tartışılarak giderilmelidir. Güç bende, her şeyin merkezi benim gibi yaklaşımlar olmamalıdır.
Ulusal kongre adı üstünde ulusal olmalıdır, başka türlüsü ulusallıktan çıkar partisel yada belli çevrenin kongresi olur.
Ulusal kongrenin başına da Kürdistani duruşa sahip tarafsız birileri getirilmeli doğu, kuzey, batı, güney eşit bir temsil hakkına sahip olmalı, yakalanan bu fırsat hiç kimsenin egosu için heba edilmemelidir.
Fırsat diyorum çünkü yüz yılların en güzel fırsatı Kürdistan’ın kapısındadır. Yeter ki Kürd ve Kürdistan bunu iyi değerlendirmelidir. Eğer bu fırsat değerlendirilmese seninkisi benimkisiyle Kürtler meşgul edilirse inanın ki bu mazlum halka yapılacak en büyük kötülük olacak ve bunu yapanlar tarihe lanetlenmiş olarak geçeceklerdir.
Sömürgeci işgalci devletler tam suçüstü yakalanmış durumdalar. Dengeler sarsıldı orta doğuda. Haritalar değişmek durumunda, bunları iyi görüp iyi tahliller yapmak ve özgür Kürdistan’ın haritasını çizme göreviyle karşı karşıyayız. Yeter ki birlikteliği sağlayıp, birlikte hareket edelim. aynen Şengal ve Kobanê’de olduğu gibi.
Ben yaparım, ben yaptım mantığını bir kenara bırakarak biz yaptık biz yapalım yada bizler daha güzel şeyler nasıl yapabiliriz, özgür bağımsız Kürdistan’ın bayrağını daha yükseklerde nasıl dalgalandıra biliriz diye düşünülmeli ve öylede hareket edilmelidir.
Bir diğer konu artık sömürgeci işgalci devletlerin bizleri daha fazla oyalamasına, bizi daha fazla kandırmasına tahammül gösterilmemelidir, kardeşlik projeleri olacaksa önce Kürdistanlı kardeşler kendi aralarındaki sorunları giderip özgür bir ülke, kurtarılmış bir vatan parçasını önüne koymalı ve buna yoğunlaşmalıdır.
Sömürgecilerde kardeş olmaz, olsa olsa onlar kalleş olabilir.
Unutmayalım; kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya da hiç birimiz. tarih bize bunu dayatıyor.
Biji Kurdistan
