Sakine Cansız ve yoldaşları neden öldü
1997 sonlarında Hollanda’da bir eğitim kampında yeni katılımlara eğitim veriyordum.
1997 sonlarında Hollanda’da bir eğitim kampında yeni katılımlara eğitim veriyordum. Yönetimde Erdal adında Dersimli bir hemşerim de vardı. Bir kaç okulda birden eğitim verildiği için, arada bir durumlar değerlendiriliyordu.
Eskiden emniyet içinde görev almış, Mehmet Ağar’ın korumasına kadar ‘’yükselmiş’’ birisinin de katılmak istediğinden sözetmişlerdi. İki yıldır katılmak için beklediğini özellikle belirtmişlerdi. Bu durum üzerine özellikle uyarma gereği görmüştüm; durumun çok normal olmadığını, uzun vadeli planların olabileceğini, dikkat edilmesi gerektiğini belirtmiştim.
Bir zaman sonra kim, nerede nasıl karar verdi bilemiyorum, bu şahsın katılımının Kabul edildiği ve okula getirileceği bildirildi. Bunun üzerine aramızda ciddi bir tartışma yaşandı. ‘’Bunun uzun vadeli bir plan olabileceğini, devletin uzun vadeli düşündüğünü ve planlamalar yaptığını bu nedenle Kabul edilmemesini defalarca belirttim. Aramızda normal başlayan tartışma gittikçe sertleşti. Adeta adamı bana Kabul ettirmek değil dikte ettiriyorlardı. Erdal’la aramızda başlayan tartışma çok uzayınca, bana: ‘’Biz örgüt olarak araştırmışız, incelemişiz, hakkında bilgi sahibiyiz … ‘’ dedi ve tartışma; O zaman size hayırlı olsun sözlerimle bitti.
Bir kaç gün sonra zatı getirdiler, ismi Bawer’di. 1,90 boylarında, atletik yapılı biriydi. Kişisel bilgileri aldıktan sonra okulda eğitime dahil oldu. ‘’Muhabereci olduğunu, muhabere eğitimi gördüğünü’’ özellikle belirtiyordu. Bir çok kez diyalog yapmaya bilgi almaya çalıştım, ama hiç bir kayda değer bilgi vermediği gibi, sorduğum sorulara tali cevaplar verdi, geçiştirdi. Eğitim kampında da zaman zaman çok anlamsız şeyleri gündem yapıyor, suni gündemler oluşturmaya çalışıyordu… Eğitim devresi devam etti, 1998 baharında bitti. Ordan ayrıldım, akademiye ordan da ülkeye geçtim. (Sonradan eğitim bittikten sonra, bu şahsın bir hafta ortadan kaybolup gittiğini ve tekrar geri geldiğini ve buna ragmen Kabul edildiğini öğrendim).
1998 sonu ve 1999 başları kış sürecinde Bawer’i ülkede gördüm. Elinde bir Arbıki (uzun namlulu kleş) vardı. Beni gördüğünde; ‘’Senin verdiğin Kürdistan Tarihi Dersi gibi bir eğitim başka bir yerde görmedim’’ diye özellikle iltifatta bulundu. Sanki başka yerlede de Kürdistan Tarihi eğitimi görmüş gibi…
Xınere’de aynı alanda bulunduğumuz için, değişik taburda da olsa, arada bir bir gerekçeyle Askeri Karargaha geliyor, görünüyordu.
1999 Newroz’unda alan güçleri kutlama için Askeri Karargaha toplanmışlardı. Newroz kutlamaları dağda da oldukça görkemli geçiyordu. Newroz’da her zaman olduğu gibi, arada bir yağmur çiselese de bu sonucu değiştirmiyordu.
Askeri Karargah Komutanı da kutlama için Alana gelmişti. Her zaman yapının içindeydi zaten. Bawer yanıma geldi: ’’Beni Botan Hewalle tanıştırsana’’ diye ısrar etti. Okula geldiğinden beri aradan bir yıl zaman geçmişti, ama yine de bu ‘tanışmaya’ referans olmak istemedim. Hislerim redetti. Şimdi olmaz, sonra deyip geçiştirdim…
Baharda kuzeye geçtik, kış kapısında ‘ateşkes ve geri çekilme’ kararıyla geri döndük. Bir duydum ki Bawer Muhabere tepesinde… Israrla ‘’muhabereci olduğunu ve muhabere eğitimi gördüğünü’’ söylüyordu ya… Orda ne yaptığını hiç öğrenemedik. Büyük telsiz cihazının bulunduğu alandı. Sonra nasıl olduysa, ‘’istihbarat’’ adı altında bir grup çalışmalara başladı ve Bawer’de orda ortaya çıktı. Kritik çalışma alanlarıydı. Tabi o dönem Avrupa yönetiminde olanların da bazılarının ülkede olduğu ve muhtemelen referans oldukları ihtimalini unutmamak gerekiyor. Zaten birileri referans olmazsa normalde örgütün bir iç tedbiri her zaman vardı. Kritik alanlarda görevli olan arkadaşlara itina gösteriliyordu.
Aradan zaman geçti, bu şahsın ajan olduğu gerekçesiyle tutuklandığı bilgisi geldi. Soruşturmada itiraf etmişti. Sonra alanı değiştirildi, yakınımızdaki bir kampa getirildi, soruşturmayı yapan arkadaşları yakından tanıdığım için arada bir uğrayıp durum hakkında sohbet arasında bilgi aktarıyorlardı.
Bir ara itirafında: ‘’ örgüte gönderildiğini, örgüt içinde cinsel konularda katı bir tutum olduğunu, bayanlarla ilişkilerde zayıflık göstermemesi için ameliyat edildiğini, cinsel gücünün zayıflatıldığını ve görevini bitirdikten sonra tekrar basit bir ameliyatla cinsel gücünün eski haline döneceğini…’’ bilgisini vermişti. Baktınız mı diye sordum, utangaç davrandıkları için bakmamışlardı; ‘’Hayır bakmadık’’ dediler.
Aradan zaman geçti, bu şahsın ‘intihar’ ettiği bilgisi geldi. Soruşturmada mı gitti, intihar mı etti bilmiyorum. Ama onca tartışma yürütmeme rağmen emin olmak istedim. Mahir adındaki bir arkadaşla birlikte gidip baktık, cinsel organının yanından sağlı sollu hayalarına doğru noktalar halinde Altı ameliyat yeri vardı. Verdiği bilgi doğruydu…
Şimdi Sakine ve arkadaşlarının nasıl katledildiği veya daha önemlisi kimin Ömer Güney için referans olduğu üzerinde düşünmek gerekmiyor mu?
(xıdır Dersim)
Nerina Azad
Bu haber toplam: 5964 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:40:30