Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell dün şu açıklamada bulundu:
“Suriye’deki trajik ve kanlı çatışmanın başlamasının 11. yıldönümü. Maalesef, çatışmalar bugün de devam ediyor. Ülke içinde ve dışında yardıma muhtaç 14,6 milyon Suriyelinin bulunmasıyla insani ihtiyaçlar en üst düzeye çıkmış durumda. Suriyeli mülteciler dünyadaki en büyük yerinden edilme krizini yaşıyor. Kayıtlı mülteci sayısı 5,7 milyona, ülke içinde yerinden edilen Suriyeli sayısı da 6,9 milyona ulaştı. Suriye halkı Avrupa Birliği için bir öncelik olmaya devam ediyor. Uluslararası toplumun Suriye’de kalıcı ve kapsamlı bir siyasi çözüm aramaya devam etmesi gerek. Avrupa Birliği bu hedefe bağlı kalmaya devam ediyor.”
Borrell, 24 Ocak’ta AB Dışişleri Konseyi’nde Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile gerçekleştirdiği toplantıya atıfta bulunduğu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“AB Dışişleri Bakanları birlik olduklarını ve AB’nin bu konudaki tutumunu bir kez daha vurguladı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı ile tamamen uyumlu siyasi bir çözüm buluncaya kadar, Suriye rejimi ile normalleşmeye hayır, yeniden yapılandırmaya hayır, yaptırımların kaldırılmasına hayır! AB ‘adıma karşı adım’ yaklaşımı da dahil olmak üzere BM Özel Elçisi Pedersen’in çabalarını desteklemeye devam ediyor. Suriye devletinin birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağlı tutumunu da sürdürüyor.”
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell, AB’nin 10 Mayıs’ta Birleşmiş Milletler ile birlikte, Suriye’nin ve bölgenin geleceğini desteklemek için hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve Suriye sivil toplum örgütlerinin katılımıyla 6. Brüksel Konferansı’nı düzenleyeceği bilgisini verdi.
AB ve üye devletleri, en büyük uluslararası yardım bağışçısı olmasının yanı sıra Suriye içinde ve komşu ülkelerinde insani yardım ve koşullara dayanmak için gerekli olan ihtiyaçların sağlayıcısı olmaya devam ediyor. AB geçen yıl bir bütün olarak 2021 ve sonrası için toplam 3,7 milyar euro taahhütte bulundu. AB ve üye devletleri 2011’den bu yana, Suriye’deki çatışma için 25 milyar eurodan fazla bir para seferber etti.
Suriye Dışişleri Bakanlığı ise Suriye krizinin patlak vermesinin 11’inci yıl dönümü münasebetiyle bir bildiri yayınladı. Bildiride, ‘Suriye’ye karşı komplonun başarısız olmasına rağmen komplo yapan ülkelerin halen yanılsamasını yaşadıklarını ve gerçeklikten koptuklarını’ vurguladı.
Suriye resmi haber ajansı SANA’ya göre Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“ABD ve Batılı ülkelerin tarafından desteklenen, asıl amacı Suriye’nin medeni, ekonomik ve sosyal kalkınmasına engel olmak, başarılarını ve altyapısını yok etmek ve Suriye’nin haysiyetini, egemenliğini, birliğini, toprağını ve halkını savunan çok sayıda Suriyeli gencin kanını dökmek olan terör saldırısının üzerinden 11 yıl geçti.”
ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya’nın önceki gün yayınladıkları ortak bildiride şu ifadeler kullanıldı:
“11 yıllık acı ve ölümün ardından rejimle Rusya ve İran da dahil olmak üzere destekçilerinin Suriye halkına yönelik acımasız saldırılarını durdurma zamanı geldi. Bu yılki yıl dönümünün Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik korkunç saldırganlığıyla aynı zamana denk gelmesi, Rusya’nın her iki çatışmada da acımasız ve yıkıcı davranışlarına ışık tuttu. Esad rejimiyle ilişkileri normalleştirme çabalarını desteklemiyoruz. İlişkileri normalleştirmeyeceğiz. Aynı zamanda geri dönüşü olmayan bir siyasi çözüm yolunda ilerleme kaydedilmediği sürece yaptırımları kaldırmayacağız veya yeniden yapılanmaya fon sağlamayacağız. Başta Suriye rejimi olmak üzere tüm tarafları Anayasa Komisyonu’nun 21 Mart’taki toplantısına iyi niyetlerle katılmaya teşvik ediyor ve komisyona görevini yerine getirme çağrısında bulunuyoruz.”
Suriye Dışişleri Bakanlığı da şu bildiriyi yayınladı:
“Suriyelilerin kanını döken, başarılarını yok eden, servetlerini çalmaya devam eden ve Suriye’nin birliğine zarar vermek üzere ayrılıkçı milisleri destekleyen herkes, bunun ahlaki, politik ve cezai sorumluğunu taşıyacaktır. Ukrayna’da net bir şekilde görülen ABD ve Batı müdahalesi, son birkaç günde Ukrayna’da yaşanan olaylarda, onların dar görüşlü çıkarlarına ve dünya kaynaklarına hakim olma arzularına hizmet eden tutumlarını gösterdi.”