Yazarımız sayın Aydın Dere, Birleşmiş Milletler (BM) Geleneksel Azınlık Hakları sekizinci Oturumunda Kurdocide WATCH örgütünün davetlisi olarak konferansa konuşmacı olarak katıldı. İki yüz yirmi delegenin katıldığı konferansta Aydın Dere\'nin yaptığı konuşma metninin tamamını veriyoruz.
Saygıdeğer Başkan ve temsilciler
Hâlâ dünyamızda, birçok ulusa kendi kaderini tayin hakkının tanınmaması gerçeği, sürmekte olan önemli çelişkilerin, çatışmaların ve kanlı savaşların kaynağını oluşturmakta. Ve yine dünyamızda çok ciddi azınlık sorunları ve azınlık inançlara dönük soykırımlar sürmektedir. En dehşet biçimiyle tüm bu sorunların merkezi Ortadoğu’dur. Ortadoğu’da sürmekte olan savaşların kaynağında politik, tarihsel ve dinsel olguların yanı sıra feodalizmden kurtulmamış olmak ve diktatörlüklerin hüküm sürmesi başlıca nedenlerdir. Demokrasi bilincinin gelişmemesi dolaysı ile kendi Rönesans’ını gerçekleştirememiş Ortadoğu’da 1923 yılında Lozan antlaşmasıyla İran, Türkiye, Suriye ve Irak tarafından dört parçaya bölünen Kürd halkının en katı biçimleriyle sömürgeleştirilmesi Ortadoğu’nun en temel sorunudur.
Ve yine dört ülkeyi kapsayan 550 bin kilometre karelik bir coğrafyada Kürdistan’ı sömürgeleştiren dört ülkenin diktatörlüklerle yönetilmesi büyük kıyımlar ve soykırımların uygulanmasına yol açtı. Fakat son otuz yılda Kürd halkının verdiği özgürlük mücadelesi çok önemli sosyolojik değişimlere ve politik gelişmelere öncülük yaptı. Kürtler aydınlanmanın, yeniden doğuşun öncülüğünü yaparken Kür kadınının buradaki rolü ilerici insanlık için gurur gerici olmasının yanı sıra feodalitenin, dinsel ve hurafik gericilikleri yıkıyor, Ortadoğu halklarına kurtuluşun ve özgürlüğün kapılarını aralıyor. Fakat bir buçuk yıldan beri gelişen aydınlanma karşısında derin buhran yaşayan politik İslam’ın en gerici kolu İŞİD’in kanlı, boğaz kesen katliamlarına tanık oluyoruz. Birçok Kürd ve Arap kent ve köyleri bu kanlı terör örgütü tarafından işgal edildi. Özellikle Şengal ve çevresindeki kasaba ve köylerde binlerce insan katledilmiş ve binlerce Kürd kadını kaçırılmış ve Arap çöllerinde pazara sürülmüşlerdir. Bu coğrafyada en kuvvetli direniş görüldüğü gibi Peşmerge ve Gerilladan oluşan Kürd ordularıdır. Tüm zamanların en köhne gericiliğine karşı direniş sürerken Türk devleti ve bir takım Arap devletleri İŞİD ile işbirliği içinde terörizme destek vermeye devam etmekteler. Süren direnişlerle İŞİD’in işkal ettiği Rojeva ve G. Kürdistan’da Kobane ve Şengaş gibi kentler geri alındı. İŞİD’in hedefinde Kürd halkının yanı sıra Aleviler, Hristiyanlar, Şebekler ve Şiiler de katliamlara uğramakta. Türkiye İŞİD’e destek verirken mevcut iktidarın Aleviler üstündeki baskısı sürmektedir. Türkiye’nin cebren hüküm sürdüğü Kürd illerinde hâlâ Kürd halkının ulusal tüm hakları
Yasak ve anadilde eğitim yapılmamaktadır. Tüm bu uygulamalara karşı Kürd halkı varoluş mücadelesini sürdürüyor; özyönetimlerini oluşturma direnişi havadan ve karadan büyük askeri tearuzlarla karşılanıyor. Son aylarda yüzlerce sivil katledilirken beş bin siyasetçi, belediye başkanı ve halktan insanlar tutuklanmış durumda. Ne gariptir ki sömürgeleştirilip parçalanan Kürd halkı bu gün İŞİD barbarizmine karşı Ortadoğu’da ki halkların savunucusu durumundadır. Üyeniz olan bu devletler hakkında Birleşmiş Milletlerin yaptırım gücünü kullanmasını arz ediyoruz.
Saygılarımla.
Kurdocide WATCH adına Aydın DERE
