Mısır Cumhurbaşkanı Abdul Fettah el Sisi de, Avrupa turu öncesi yaptığı açıklamada , “Sadece Irak ve Suriye’deki terörizmle uğraşılırsa Libya, Libya’nın ve komşularının istikrarını etkileyen teröristler için cazip bir bölge haline gelecektir. Irak ve Suriye’de alınan önlemlerin aynısının Libya’da da alınmasına ihtiyaç var” demişti.
‘ŞAHRURA’ ARTIK ŞARKI SÖYLEMEYECEK
Lübnan’da “Şahrura” lakabıyla tanınan 87 yaşındaki ünlü sanatçı Sabah, hayatını kaybetti. Güzel ve tiz sesli bir kuş türü olan “Şahrura” (Boz Bakal) lakabı verilen Sabah, geçen hafta hayata gözlerini yumdu.
Gerçek adı Canet Feghali olan 1927 Lübnan doğumlu Sabah, ardında yüzlerce şarkı bıraktı. Sanatçı, güzel sesinin yanı sıra sinemada da adını duyurmuş, 27 tiyatro oyununda yer alarak, 83 filmde rol almıştı. Uzun hayatı boyunca 9 evlilik yapan Sabah ile ilgili yazı kaleme alan Besma el Hatip sanatçıyı, “neşeli şarkılar içeren Lübnan folklorunun önemli bir temsilcisi” olarak nitelendirdi.
ABD, IŞİD’İ LİBYA’DA VURMAK İÇİN ASKERİ TESİS İSTEDİ
İstihbarat raporları ABD’nin, IŞİD’e karşı Libya’ya komşu olan Cezayir, Mısır ve Tunus’tan askeri tesislerini ve hava sahasını açmasını, aynı zamanda bombalamalar esnasında yaralılar için diğer tesislerin açılmasını istedi.
Adı açıklanmayan bir kaynağa göre, Cezayir, ABD’den IŞİD karşıtı koalisyon için imkânların sağlanmasını istedi.
Cezayir’de yayın yapan el Ahkbar gazetesine Perşembe günü bilgi veren bir kaynak, Libya’da IŞİD’e karşı yeni bir cephenin açılması noktasında ciddi planları olduğunu söyledi. Bu örgüt petrol zengini bu ülkede nüfuzunu artırmaktadır.
Aylardan beri operasyon hazırlıkları devam ettiği durumda Amerika’nın Mısır, Cezayir ve Tunus’tan talepleri arasında hava sahasının yanı sıra hava alanlarını Amerikan savaş uçaklarına açma da bulunuyor. Libya’daki şeriatçı ve selefi grupları vurma ve altyapılarını dağıtma amaçlı olarak yüzlerce Cruise füzesi hazırlanmış durumda.
Aynı kaynaklara göre Amerikalılar iki istekte bulundu. Bunlardan birincisi Birleşmiş Milletlerin onayı ile Cezayir ve Mısır ordusundan sınırlı bir kara kuvveti girişi. İkincisi ise Libya’ya yönelik hava bombardımanın yapılabilmesi için Cruise füzeleri taşıyan savaş gemileri ve deniz altılar için gerekli imkânların sağlanması.
Kaynak Amerika’nın diplomatları vasıtası ile Cezayir’den 2012’nin sonunda Fransa’nın Mali’nin kuzeyindeki cihatçı grupların yerlerini vurduğundaki gibi hava koridorunu açmasını istediğini belirtti. Talep aynı zamanda gerekli olması durumunda Amerika özel kuvvetlerinin bölge ülkelerine girebilmesini, tehlikeli bölgelerden batılıların tahliyesi için Cezayir askerlerinin eğitilmesini ve tehlike altındaki bölgelere insani yardım iletilmesini de içeriyor.
HAGEL’İN GİDİŞİ … ABD’NİN ARAPLARA YÖNELİK SİYASETİ HANGİ YÖNE GİDİYOR?
Görevden alındığı veya istifa ettiği tartışmaları arasında Savunma Bakanı Chuck Hagel, Barak Obama ile düzenlediği basın toplantısından sonra makamını terk etti. Ama açık bir şekilde ikisi arasında anlaşmazlığın olduğu düşüncesinde bir farklılık olmadı.
Amerikan gazeteleri Irak, Suriye ve Afganistan gibi uluslararası krizlerde eleştiriler yönelttiğini, özellikle Suriye ve diğer bölgelerdeki Amerikan politikalarını eleştiren raporundan sonra Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ve Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüş ayrılığının arttığını yazdı.
Hagel’in istifasından sonra halefi olarak bir demokratın atanması iktidarı daha homojen hale getirdi. Lakin sorulması gereken soru; “Obama’nın Ortadoğu’da yürüttüğü savaşın ortasında savunma bakanını değiştirmesine yol açan başarısız politikalarına devam edecek mi?” Sonra Hagel’in gidişi özel olarak ırak ve Suriye dosyasında Amerika’nın politikalarını nasıl etkileyecek?
Bu soruları cevaplamak için sayfaları biraz geriye çevirelim. Esasen Hagel’in tayin edilmesi ABD’nin Ortadoğu’daki savaşlara katılımını engellemeyi hedefliyordu. Obama ve Hagel’in arasındaki yakınlaşma George W. Bush döneminde senatoda Amerika’nın Irak işgaline karşı duruşlarına dayanıyor. Bu anlamda Obama, Irak’taki ABD askerlerinin sayısını artırmak için önümüzdeki aşamada Pentagon’dan büyük destek bulabilir. Ama esas olarak Suriye konusunda etkisi olacak. Çünkü Hagel, sonuçlarından onun faydalanmasını engellemek için IŞİD’in ortadan kaldırılıp kaldırılmamasını Beşar Esad’ın gitmesi ve gitmemesine bağlayan teorinin destekçisiydi. Obama’ya göre ise Esad meşruiyetini kaybetti. Lakin Esad’ın askeri müdahale ile gitmesi ancak Birleşmiş Milletlerin kararı alınması şartına bağlabilir.
Her durumda zayıflayan ve güven kaybeden Obama iktidarı, Ortadoğu’nun çehresini değiştirmekten uzak gözüküyor.
SABAH… HER ZAMAN HAYAT DOLU HER ZAMAN NEŞELİ
Sabah uyudu… Bu seferki uzun bir uyku. Arkasında şarkıları, gülümsemesi, renklerini ve ışığını bırakmışken ölümüne inanmıyoruz.
Sabah daima bana yeşil bir ağacı hatırlatır. Bu benzetme bana en yakın gelen benzetme. O en kötü koşullarda canlanan kâinata benziyor ve bütün mevsimler boyunca çiçekleri açık kaldı.
1927-2014 arası tarih bundan sonra Şahrura (özellikle Akdeniz bölgesinde görülen güzel sesli bir kuş) olarak ünlenen Lübnanlı sanatçının yaşadığı tarih olarak anılacak.
Çocukluktan beri bulunduğu yolda sanat hayatı boyunca yüzlerce şarkı, 27’den fazla tiyatro, 83 film arkasında bıraktı.
Sabah, doğunun Hollywood’u “Kahire’ye” sinema ve şarkı yıldızı olmak için taşındığında, bir Arap sanatçıdan daha fazlası oldu; Memleketi olan Lübnan’ın Şahrur (vadi adını kuştan alıyor) vadisinde bulunan Budadun’un simgelerini de taşıyordu. Doğal güzellikleri ve lezzetli meyveleri ile.
Sabah müzisyenlerle aynı kültürel yapıdan değildi. O bir röportajında bestecilerin işlerine karışmadığını söylemişti. Çünkü onlar müzikten daha fazla anlıyorlardı. O sadece kendisinden yapılmak isteneni yapardı. Aslında bu nokta onun güçlü yanıydı; “yeteneklerinin sınırlarını bilmek”.
Evlendi, boşandı. Sevdi, terk etti. Uzun yolculuğunu kendisi belirledi. Bize bıraktığı neşeli şarkıları, hafif gölgeli filmleri kaldı. Güzel anlarımız için. Özellikle Lübnan folklorundan. Sabah bu günden itibaren bu folklorun simgelerinden biri oldu. Sadece uzun yaşamadı ama istediği gibi de yaşadı.
TUNUS, BÖLGENİN KARANLIĞINDA PARLAYAN BİR IŞIK
Hiç kimse hafta sonu Tunus’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önemini ve saygınlığını küçümseyemez. Bu seçim devrim sonrası Arap dünyasının geri kalan bölgesi diktatörlerin kontrolünde veya kanlı karmaşa içindeyken sadece Kartaca Sarayı’nda kimin oturacağını belirlemeyecek aynı zamanda (bizim görüşümüze göre daha da önemlisi) Tunus’ta devam eden demokrasi deneyinin başarısını da sınayacak. Tunuslular kendi devrimleri ile dünyayı hayretler içinde bıraktı.
Şimdi ya da bir sonraki aşamada seçimi kim kazanırsa kazansın, bütün kalbimle kanlı ve karanlık Arap dünyasında parlayan bir ışık olduğunu söylediğim bir Arap ülkesini yönetecek.
MISIR’DA SELEFİ ÇAĞRISI YANKI BULMADI
Günlerdir Mısır’da Selefi Cephe yanlıları tarafından 28 Kasım için ülke genelinde yaygın protesto çağrıları yapılıyordu. Müslüman Kardeşler ve Selefi gruplar, halkı 28 Kasım Cuma günü ellerinde Kuranları ile sokağa çağırdılar. Ahram haber sitesi, “Birçok Mısırlının evinde kalmasına, kurumların kapatılmasına ve kiliselerin faaliyetlerini askıya almasına neden olan yaygın olası şiddet korkusuna rağmen nispeten az sayıda şiddet olayı yaşandı” diye yazdı. Devlet gazetesi Ahram “28 Kasım kaos girişimi başarısız oldu” manşetini attı. “Müslüman Gençlik Ayaklanması” adı verilen gösterilere katılımın çok düşük olması durumun her iki tarafça (devlet ve İslamcılar) aşırı abartıldığı yorumlarına yol açtı. Lübnan’dan yayın yapan The Daily Star gazetesi, Mursi destekçileri tarafından yapılan önceki gösterilerde İslamcıların kendi İslamcı duruşlarını ikinci planda tutarken Cuma protestoları için yapılan çağrıların açıkça dini bir ton taşıdığına dikkat çekti.
Kaynak: Evrensel