Middleeasteye'de İran asıllı Kanadalı politik analist Shahir Shahidsaless imzasıyla yayınlanan "Avrupa neden ABD’nin Suriye ve İran politikasına karşı çıkıyor?" başlığıyla yayınlanan bir yazısında Avrupa'nın tamamen kendi güvenliğinden kaynaklanan kaygılarla hareket ettiği dile getirildi.
Fransa ve Almanya'nın, 27 Ekim'de Suriye çatışmasına kalıcı bir çözüm arayışı amacıyla İran'ın yanında Suriye'deki iki büyük güç olan Rusya ve Türkiye'ye katıldığını dile getiren yazar, İstanbul zirvesinde önceliğin, Idlib'deki durum olduğu ve Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un birlikte İdlib'de “süren ateşkes” çağrısında bulunduklarını hatırlattı.
Idlib neden önemlidir?
Avrupa Birliği'nin etkin güçlerinin, şartlar yerine getirilinceye kadar savaşın sona ermemesi konusunda ısrarcı olan ABD’nin yokluğunda gerçekleştirdikleri girişimin, ABD'nin Suriye politikasından ayrıldıklarının açık bir göstergesi olarak değerlendiren yazar, İstanbul zirvesinde, savaşın yapıldığı ülkede “özgür ve adil seçimler” ve “mültecilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşüne” olanak sağlayacak şartların oluşturulması çağrısında bulunulmasının "Esad’ın savaşı kazandığının" ilanı olarak tanımladı.
Fakat İdlib'deki durum Avrupa için neden bu kadar büyük öneme sahip?
Avrupa’nın Idlib'deki menfaatinin tamamen kendi güvenlik sorunlarıyla ilgili olduğunu vurgulayan yazar "Onlar, cihatçıların da aralarında bulunduğu yeni bir mülteci akını ile karşılaşmak istemiyorlar." şeklinde görüş belirtti.
Suriye'nin, Türkiye sınırında kuzeybatı Suriye'de yer alan 14 şehrinden biri olan İdlib'te, BM'nin tahminlerine göre bugün, çoğu başka illerde evlerinden kaçmak zorunda kalan, üç milyon insan yaşadığına dikkat çeken yazar, BM'nin acil yardım koordinasyon organı olan OCHA’nın Şam merkezli sözcüsü olan Linda Tom'un, "İdlib'e düzenlenebilecek olası bir saldırı halinde, önceki BM tahminlerine göre 100.000 artışla, 800.000 kişinin kaçabileceği" uyarısını sütunlarına taşıyor ve Avrupa'nın genelde Suriye ve özelde İdlib konusundaki politikaları konusunda kendi güvenlik kaygılarıyla hareket ettiğini şu sözlerle dile getiriyor:
"Basitçe söylemek gerekirse, Idlib’de Avrupalıların çıkarları kendi güvenlik sorunlarıyla ilgilidir. İdlib'de tamamen dışa dönük bir savaşın, başka bir militan savaşçıları da içerebilecek yeni bir krizini tetikleyebileceği ve bunun ardından Avrupa'daki başka bir terörist saldırı dalgası gerçekleşebileceğinden korkuyorlar."