Uluslararası Af Örgütü’nde kıdemli kriz danışmanı olarak görev yapan ve raporu kaleme alan uzman Donatella Rovera, Irak’taki savaşın ezhep savaşına dönüştüğünü, Şii milislerin ordu birliklerinin desteği ile sivil halka karşı savaştığını iddia etti.
Alman Deutsche Welle Ajansı’na demeç veren Donatella Rovera, yıllardır varlıklarını sürdüren Şii milislerin eskiden Amerikan ve koalisyon güçlerini hedef aldığını, şimdi ise silahlarını Sünnilere çevirdiğini söyledi.
Irak’ın bazı bölgelerinde yaşayan Sünnilerin IŞİD’le alakası olup olmadığına bakılmaksızın hedef alındığını belirten Donatella Rovera, ’’Bu mezhepsel çatışma bizi 2006 ya da 2007’deki duruma, Şii-Sünni savaşının en şiddetli dönemine geri götürüyor.’’ dedi.
Irak’taki araştırmalarında kaçırılan Sünnilerle ilgili de çalıştıklarına değinen Uluslararası Af Örgütü kriz danışmanı Rovera, Şii milislerin, sıradan suç örgütü gibi de hareket ettiğini kaçırdıkları kimselerin ailelerinden yüklü miktarda fidye istediklerini belgelediklerini söyledi.
Suç işleyen milislerin, hükümet tarafından kontrol edilen tüm bölgelerde, başkent Bağdat, Kerbela, Necef, hatta Kerkük, Samara ve Tikrit gibi IŞİD cephe hattına yakın bölgelerde bu tür eylemler yaptığını dile getiren Donatella Rovera, hükümetin bu milislerin güçlenmesi için her şeyi yaptığını iddia etti.
Donatella Rovera şöyle dedi;
’’Özellikle eski hükümet yani mezhepçi Nuri El-Maliki hükümeti yapıyordu. Bugün Bağdat’ta yeni bir hükümet var, o da tamamlanmış değil. Başbakan Haydar El Abadi, mezhepsel çatlağı iyileştirmek istediğini söyledi. Bu sözlerinde ciddi olup olmadığını ya da başarıp başaramayacağını göreceğiz.’’
’’Irak hükümetinin şimdiye kadar savaş suçlarına ortak olduğunu söyler miydiniz?’’ sorusuna ’’Elbette. Yaygın kaçırılma olayları ve yargısız infazlar, hükümet güçlerinin bilgisi dahilinde ve yardımıyla gerçekleşti’’ diyen Rovera sölerini şöyle tamamladı;
’’Irak’ın son aylarda çektiği acı, buna IŞİD’in yükselişi de dahil, biraz da Sünni nüfusun mezhepçi Şii rejim nedeniyle, kendini haklarından mahrum ve ötekileştirilmiş hissetmesinden kaynaklanıyor. Tek çözüm ise mezhep temelli olmayan, nüfusun tüm kesimlerinden sorumlu, onları savunacak silahlı güçlere sahip olmak.’’
