İsrail, Lübnan’da Hizbullah’ı hedef aldığı saldırılarıyla ne amaçlıyor? Stratejisi ne? Hizbullah’a darbe indirir mi? Uzmanlar, Ortadoğu’da tırmanan askeri ihtilafları DW’ye değerlendirdi.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, İsrail'in Lübnan'a saldırılarını gerekçelendirmeye çalışırken, "Bu, halkımızı Hizbullah'a karşı savunmak için gerekli" ifadelerini kullandı.
Netanyahu, Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyine saldırmasına imkân veren mühimmatı, silahları yok ederek bu bölgelerde yaşayan İsraillilerin yeniden evlerine güvenli bir şekilde dönmelerini sağlamak istediklerini söylüyor.
Lübnan'daki İran destekli Hizbullah milisleri yaklaşık bir yıl önce İsrail'in kuzeyindeki sınır bölgelerini roketlerle hedef almaya başlamış, bunun üzerine bölgede yaşayan yaklaşık 60 bin İsrailli evlerini boşaltmak zorunda kalmıştı.
Hizbullah bu roketleri, İsrail'i 7 Ekim 2023'teki terör saldırısıyla hedef alan terör örgütü Hamas'a destek için fırlattığını savunuyor. Hamas'ın bu saldırısı, yaklaşık bin 150 İsraillinin ölümüne, 250 İsraillinin de rehin alınmasına yol açmıştı. İsrail'in Hamas'ın saldırısı sonrasında Gazze'ye başlattığı savaşta ise, yaklaşık 41 bin kişi hayatını kaybetti. Bu, Hamas tarafından yönetilen Gazze Sağlık Bakanlığı'nın paylaştığı veri.
Tıpkı Hamas gibi Hizbullah da ABD ve Almanya'nın da aralarında bulunduğu ülkeler tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılıyor. Avrupa Birliği (AB) ise Hizbullah'ın askeri kanadını terör örgütü olarak tanıyor.
Bu arada İsrail'in Lübnan'ı hedef aldığı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor, bölgede gerilim daha da tırmanıyor. AB'nin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, gelişmeleri "Neredeyse topyekûn bir savaş" olarak nitelendirdi.
Peki, İsrail bölgede gerilimi tırmandıran Lübnan saldırılarıyla ne hedefliyor?
Amaç "direniş eksenini" zayıflatmak
DW'ye konuşan İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika( MENA) Programı Direktörü Sanam Vakil'e göre İsrail'in Lübnan'ı hedef alan saldırılarının gerisinde üç hedef yatıyor.
Vakil, İsrail'in ilk hedefinin İsrail sınırlarındaki Gazze ve Hizbullah cephelerini birbirinden ayırmak olduğunu söylüyor.
İsrail'in Gazze'de kendi istediği koşullarda bir ateşkesi ve Gazze nedeniyle de Hizbullah ile bir barış anlaşmasını sağlayamadığına dikkat çeken Vakil, ayrıca bu süreçte İsrail ve ABD'yi hasım olarak gören İran ile Hizbullah, Hamas ve Yemen'deki Husiler gibi milislerin oluşturduğu "direniş ekseninin" de güçlerini birleştirmeye, İsrail'e eş zamanlı baskı uygulamaya odaklandıklarına işaret ediyor.
Hizbullah'a BMGK kararını kabul ettirme hedefi
Sanam Vakil'e göre İsrail'in saldırı stratejisinin gerisinde yatan ikinci neden de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1701 sayılını kararı ile ilgili.
Vakil, İsrail'in Hizbullah'ı işte bu kararı kabul etmeye zorlamak istediği görüşünde.
İsrail-Lübnan arasında 2006 yılında yaşanan, bir ay süren ve İkinci Lübnan Savaşı olarak adlandırılan savaş, BMGK'nın 1701 sayılı kararıyla son bulmuştu. Bu karar, derhal ateşkesin sağlanmasını, Lübnan birlikleri ile BM barış gücünün Güney Lübnan'a konuşlandırılmasını, İsrail askerleri ve Hizbullah'ın bu bölgeden çekilmesini ve Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını öngörüyor.
Ancak Hizbullah, ne sınırın 40 kilometre kuzeyindeki Litani Nehri'nin gerisine çekildi, ne de silahsızlandı. Hatta o günden itibaren, İran'ın desteği sayesinde, Hizbullah'ın askeri ekipmanları ve eğitimli savaşçıları ikiye katlandı.
Hizbullah'ın artan askeri yetkinlikleri, İsrail'in tehdit algısının yoğunlaşmasına yol açtı. Hizbullah milislerinin İsrail topraklarına girerek, İsrail vatandaşlarını rehin alabileceği endişesi de arttı.
Uluslararası dikkati dağıtma hamlesi
Chatham House uzmanı Vakil, İsrail'in Lübnan'a yönelmesine neden olan üçüncü nedenin de doğrudan Gazze ile ilgili olduğunu söylüyor.
Vakil, Gazze'de çatışmaların sürdüğüne, 90 rehinenin hâlâ kurtarılamadığına dikkati çekerek, "Ancak Lübnan'daki bu operasyonla birlikte artık Gazze'ye odaklanılmıyor" diyor.
İsrail'in Gazze'den çıkmak için bir stratejisi olmadığına, İsrail-Filistin barış sürecinden de bahsetmediğine işaret eden Vakil, Lübnan savaşının İsrail'in Gazze ile ilgili strateji eksikliği üzerindeki dikkatleri dağıttığı görüşünde.
Kara harekâtı denklemi değiştirebilir mi?
Netanyahu, her ne kadar dikkatleri dağıtmaya çalışsa da İsrail halkı artık sabırsızlanıyor. Rehinelerin güvenli bir şekilde kurtarılmasını, ateşkesin sağlanmasını talep eden İsrailliler Netanyahu üzerindeki baskısını her geçen gün arttırıyor.
Beyrut merkezli Ortadoğu analisti ve BM kuruluşlarına danışmanlık yapan Lorenzo Trombetta, İsrail hükümetinin bu baskıyı ülkenin kuzeyinde güvenliği sağlayarak hafifletebileceği görüşünde.
"Ancak İsrail'in bunu gerçekten de başarıp başaramayacağını söylemek çok zor" diyen Trombetta, sözlerini şu soruları gündeme taşıyarak tamamlıyor:
"İsrail'in kara harekâtının başlayıp başlamayacağını ya da ne zaman başlayacağını kim bilebilir? Ayrıca Hizbullah İsrail karşısında tam bir yenilginin eşiğindeyken İran nasıl bir tepki verir?"
İsrail Hizbullah'ın askeri gücüne darbe indirdi mi?
İsrail'in dünyada büyük yankı uyandıran saldırılarıyla Hizbullah'a ne ölçüde darbe indirdiği en çok merak edilen konuların başında yer alıyor.
Beyrut'ta yaşayan ve The Beirut Banyan adlı podcast'i yapan gazeteci Ronnie Chatah, pek çok gözlemci gibi İsrail'in Hizbullah'a ağır bir darbe indirdiği görüşünde.
Chatah DW'ye "Bu, Hizbullah'ın istihbarat ve askeri istihbarat servisleri için de geçerli, askeri yetkinlikleri için de geçerli… Çağrı cihazı ağı üzerinden çalışan iletişim sisteminden bahsetmeye bile gerek yok” gözlemini aktarıyor.
Heinrich Böll Vakfı'nın Ortadoğu ve Afrika Bölümü Direktörü Bente Scheller de saldırılarda Hizbullah'ın komutanları ile milislerinin öldüğüne işaret ederek, "Tüm bunlar Hizbullah'ı zayıflatıyor" diyor.
Lübnan'da da hararetli tartışmalar yaşanıyor ve bu tartışmalar gazete sayfalarına yansıyor. An-Nahar gazetesi Pazar günü yayımladığı bir yorumda Hizbullah lideri Nasrallah'ı Lübnan toplumunu önemli ölçüde zayıflatmakla suçladı. Bu nedenle milislerin ölümüne sevinenler olmasına şaşırılmaması gerektiğine dikkat çekilen yorumda, Lübnanlıların savaşın bedelini ağır bir şekilde ödemek zorunda kaldıkları vurgulanıyor, Nasrallah'a savaşa girme kararını gözden geçirme çağrısı yapılıyor.
Bente Scheller ise birçok Lübnanlının geçen haftaki çağrı cihazı patlamalarını tüm halka yönelik bir saldırı olarak algıladığına, öldürülen sivillerle büyük bir empatinin var olduğuna dikkati çekiyor.
"Bu duygu, doğal olarak siyasi bir çözümü zorlaştırıyor" diyen Scheller, İsrail'in Hizbullah'ın askeri gücünü zayıflatma hedefine ulaştığını, ancak bundan sonra yaşanacaklarla ilgili belirsizliğin sürdüğünü söylüyor.
Scheller, "Nihayetinde İsrail'in güvenliği için de son derece önemli olan müzakerelere nasıl başlanabileceği, bekleyip göreceğiz" diyor.