Türkiye ve ABD'nin çıkarları, Suriye'de kesişti. Washington kozunu Kürtlerden yana kullanarak Rakka operasyonunda Kürt birliklerden destek almayı amaçlıyor. Ankara ise Kürtleri terörist kabul ediyor ve Suriye topraklarında ABD müttefiklerine karşı savaşıyor. RT, ‘Büyük Kürdistan’ projesinin ortadoğunun barut fıçısı olduğunu yazdı.
Russia Today (RT), Türkiye ve ABD'nin uzlaşma sağlamasının mümkün olup olmadığını araştırdı.
Türkiye Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kürt birliklerinin de dahil edilmesi durumunda Türkiye’nin IŞİD’in elinde bulunan Rakka’yı alma operasyona katılmayacağını açıkladı. Türkiye yönetimine göre (Suriyeli Kürtler tarafından 2003’te kurulan) Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) operasyona katılması, IŞİD’in yerine geçecek olan yeni teröristlerin Rakka’da konuşlanmasına ve kentteki Arap halkına etnik temizlik uygulanmasına neden olacak.
Ankara, Suriyeli Kürtlerin yalanlamalarına rağmen PYD'nin Türkiye’de yasak olan PKK ile bağlantısı olduğunu kabul ediyor. Türkiye daha önce askerlerin bulunduğu bir otobüse düzenlenen saldırıyla alakalı olduğu gerekçesiyle PYD lideri Salih Müslim hakkında yakalama emri çıkarmıştı. Türkiye ayrıca PYD’nin askeri kanadını oluşturan Kürt birliklerini de terör örgütü olarak kabul ediyor.
'Ankara'nın Ültimatomu Washington'u Etkilemedi'
ABD’nin Suriye’de Kürtlerle yaptığı işbirliği, Ankara’yı ciddi şekilde rahatsız ederken, daha önce de Türkiye-ABD ilişkilerinin soğumasına neden olmuştu. Geçtiğimiz yılın şubat ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’un Kobani'ye gerçekleştirdiği ziyaret sonrasında Washington’a Kürtler ile Türkiye arasında seçim yapmasını talep etmişti.
Erdoğan, ABD’ye “Size nasıl güvenebiliriz? Ortağınız ben miyim, yoksa Kobani’deki teröristler mi?” sorusunu yöneltmişti. Aynı zamanda Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Ankara Büyükelçisini çağırmış ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suriyeli Kürtlere destek söylemleri konusunda açıklama istemişti.
Ankara’nın ültimatomu Washington’u etkilemedi. ABD, Kürtlerin IŞİD’e karşı etkili savaşması nedeniyle Erdoğan’ın pozisyonunun yapıcı olmadığını ve terörle mücadelede ortak çabalara zarar verdiğini ifade etmişti.
Şimdi ise Ankara ile Washington arasındaki ilişkiler, planlanan Rakka operasyonu nedeniyle kötüye gidiyor. Irak’ın Musul kentinde pozisyonlarından çekilmek zorunda kalan IŞİD, kalan birliklerini ‘başkentlerini’ korumak üzere acilen Rakka’ya gönderiyor.
'ABD, İtirazlara Rağmen Kozunu Kürtlerden Yana Kullanıyor'
Fransa Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, 24 Mart’ta Suriye'nin Rakka kentine yönelik askeri operasyonun önümüzdeki günlerde başlayacağını açıkladı. Öncesindeyse Suriye, PYD birliklerinin Rakka’nın etrafını sardıkları açıklanmıştı.
Öte yandan Pentagon da, Suriye’ye asker göndererek Rakka operasyonuna hazırlık yapıyor. Amerikalılar, Ankara’nın itirazlarına rağmen kozunu Rakka taarruzunda ön saflarda çatışacak Kürt birliklerinden yana kullanıyor. ABD, NATO müttefikliğinden dolayı bile Kürtlerin yerine Türk askerleri kullanmak istemiyor ve bu durum, Ankara için Suriye çözümünde kenarda kalma riski doğuruyor. Ankara bu durumdan ciddi bir şekilde rahatsız. Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu şubatta El Bab’dan sonraki hedefin Rakka operasyonu olduğunu açıklamıştı.
Türkiye ile ABD arasında Kürt sorunundan kaynaklanan ihtilaf derinleşirse Ankara, Adana’daki İncirlik Üssü'nü ABD'li askerlere kapatabilir. Yeni Şafak gazetesi, bu ayın başında duruma hakim kaynaklara dayandırdığı haberinde Türkiye’nin böyle bir adım atabileceğini yazmıştı.
'ABD İle Türkiye Arasındaki Uçurum Büyüyor'
Böyle bir gelişme de mümkün görünüyor, zira Ankara 2016’da yaşanan askeri darbe girişimi nedeniyle İncirlik Üssü'nden ABD uçaklarının uçuş yapmasını geçici olarak yasaklamıştı. Türkiye Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, ABD’nin Türkiye’deki varlığının uygunluğu konusunun geçtiğimiz ocakta gündeme getirildiğini açıklamıştı.
Rusya Ekonomi Üniversitesi Siyasi ve Sosyoloji Bilimleri Kürsü Başkanı Andrey Koşkin, RT’ye verdiği röportajda, ABD’nin Kürtleri IŞİD ile mücadelede desteklediğini ve bu durumun ABD ile Türkiye arasındaki uçurumu büyüttüğünü kaydetti. Koşkin, "NATO’nun içinde ilk kez böyle bir ayrışma oluştu. Kürtlerin bağımsızlık çabaları Türkiye’de endişelere yol açıyor. Her yönden buna karşı çıkan Türkiye, ABD’nin Kürtlere desteği ile karşı karşıya geliyor" dedi.
Ortadoğu’nun Barut Fıçısı
‘Büyük Kürdistan’ projesi, sadece Ankara’yı endişelendirmekle kalmıyor, Kürt bölücülüğü Irak, İran ve Suriye’nin de bütünlüğünü tehdit ediyor. Bu üç ülkeyle Türkiye’de toplam olarak yaklaşık 40 milyon etnik Kürt yaşıyor ve birçoğu kendi devletinin olmasını hayal ediyor. Kürt birlikleri Irak ve Suriye’de IŞİD teröristleriyle savaşıyor ve ele geçirdikleri toprakları kendi kontrolünde bırakmayı hedefliyor. Savaş Suriye topraklarının üzerindeki devlet kontrolünü hafifletti ve Kürtler bu şansı kullanmaktan çekinmedi.
Geçtiğimiz yılın mart ayında Suriye’nin Rumeyle bölgesinde tek taraflı ilan edilen Rojava’nın (Suriye Kürdistan’ın) kuruluş konferansı düzenlendi. Tek taraflı ilan edilen özerk bölge, Türkiye sınırında yer alan Cezire, Kobani ve Afrin kantonlarını kapsadı. Geçtiğimiz aralık ayında da Rojava yönetimi kendi Anayasa taslağını hazırladı, tek taraflı ilan edilen özerk bölgenin adının ‘Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi’ olarak değiştirilmesi kararlaştırıldı.
Şam, Rojava’nın bağımsızlığını tanımasa da elinde silahlı Kürt birliklerine baskı uygulama mekanizmaları yok. Ankara ise tam tersine geçtiğimiz ağustosta Kürtlerin özerk bölgesinin birleşmesine karşı ordu birliklerini gönderdi. Türk askerler, IŞİD ile mücadelenin yanında Afrin ile Kobani arasındaki birleşmeyi önlemeye çalıştı.
'Suriye'de Özerk Bölge Kurulması, Türkiye'deki Faaliyetleri Artırabilir'
Daha önce Kürt birlikleri Menbiç'i IŞİD’den alarak, özerk bölgenin sınırlarını kapatma imkanı elde etmek için El Bab’a saldırı başlatmaya hazırlandı. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri, El Bab’ı Kürtlerden önce kontrol altına alarak bu planları engellemiş oldu.
Türk ordusunun bir sonraki adımının Menbiç kenti olduğu açıklandı, ancak bir taraftan kente giren ABD birlikleri, diğer taraftan da Menbiç’te mevzilenen Rusya destekli Suriye silahlı kuvvetleri, Kürtler için Türkiye’nin saldırısına karşı fiilen siper oluşturdu.
Suriye’de Kürt özerk bölgesinin kurulması, Türkiye’deki Kürtlerin de bölücülük faaliyetlerini arttırmasına neden olabilir. Kaldı ki Türkiye’de de hükümet güçleriyle PKK arasında çatışmalar aralıksız devam ediyor.
NATO’da Dağılma Belirtileri
Kürtlerin sosyalist fikirlere destek çıkması Washington’la çalışmalarını engellemiyor. Bu işbirliğinin sonucu Irak’ta, Bağdat’a formalite gereği bağlanan fakat kendi politikasını yürüten Güney Kürdistan yönetiminin kurulması oldu. İran’a terörist eylemler düzenleyen Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) de Washington’dan sessiz destek alıyor.
Radikal İslamcıların bölgede yarattığı kargaşa Kürt bölücülüğün ileride artmasına yol açabilir. IŞİD’in düşmesiyle Kürt sorununun ön plana çıkma olasılığı bulunuyor. Bu şartlarda da Washington’un Kürtlere desteğinin devam etmesi, Türkiye-ABD ilişkilerinin gerilmesine neden olur ve iki ülkenin NATO’daki müttefikliği konusu da sallantıya girer.
Andrey Koşkin, konuya ilişkin açıklamasında, "NATO’nun içindeki ihtilaflar son zamanlarda daha da derinleşiyor. Bugün henüz hiçbir ülke NATO’dan ayrılmadan bahsetmese de Brexit sonrasında AB’de yaşanan değişim havası, NATO’ya da yansıyor. Münih Güvenlik Konferansı'nda bu yıl Rusya’dan ziyade NATO’daki iç sorunlara ve NATO-Washington arasındaki ilişkilere dikkat çekildi” dedi.
NATO’daki ihtilafların artması, örgütün ABD çıkarları doğrultusunda kontrolsüz olarak genişlemesinin doğal bir sonucu. Soğuk Savaş taktikleri, şimdiki şartlarda giderek güncelliğini yitiriyor. İleride NATO’ya üye ülkelerin bölgesel özellikleri ve ulusal çıkarları, örgütteki birliği sarsacak ve daha kırılgan hale getirecek.