Suriye’deki yerel kaynaklara göre Tahran, önde gelen birçok komutanının İsrail hava saldırılarında öldürülmesinin ardından İran Devrim Muhafızları Ordusu üyelerini tahliye etme ve tanınmış komutanlarının karargâhlarını Şam kırsalından Lübnan yakınlarındaki bölgelere taşıma planları yapmaya başladı.
Savaşın rüzgârları iki ülke arasındaki ilişkileri de etkiledi; Şam’ın Tahran’a karşı takındığı ‘tarafsız’ tutumdan sonra gerilemeye başlayan ilişkiler, iki ülkenin başkanlık kurumları arasındaki yabancılaşma ve Şam’ın ‘savaş sahalarının birliği’ ekseninden uzaklaşması, ardından Tahran’ın Suriye güvenlik birimlerinin kendi subaylarının hareketleri hakkında bilgi sızdırdığına dair şüpheleri, Şam’ın Arap açılımına dair işaretlere verdiği yanıttan duyduğu endişe ve Batı ile ilişkileri normalleştirerek İran darboğazından çıkma arzusu şeklinde ortaya çıktı.
Londra merkezli Suudi gazetesi Şarku’l Avsat’ın saha gözlemleri ile hazırladığı analize göre Şam’ın Şii bölgesi Seyyide Zeyneb’teki silahlı varlık şu anda özellikle İran, Irak, Lübnan, Pakistan ve Afganistan’dan gelen Şii ziyaretçilerin uğrak yeri olan türbe çevresinde ve Şam Uluslararası Havaalanı yolundan bölgeye giden el-Mustakbel kontrol noktasında Hizbullah unsurlarıyla sınırlı.
Seyyide Zeyneb’in kuzeyinde bulunan Huceyre kasabasındaki yerel kaynaklar, “Burası komutanın ve İranlı dini ve askeri liderlerin karargâhı. Ancak İsrail bölgeye yönelik bombardımanını yoğunlaştırdığından beri nadiren görülüyorlar. Son zamanlarda onları hiç görmedik, ortadan kayboldular” şeklinde konuştu.
Şam rejimi İsrail-İran çatışmasından uzak durmaya çalışıyor
Analize göre sivil protestoları şiddet yoluyla bastırmak için Şam rejimine takviye güç olarak Suriye’ye gelen Şii milislerin Şam rejimi ve yerel halk ile ilişkilerinde de sorunlar yaşanıyor. Uyumsuz ve disiplinsiz davranan Iraklı Şii milislerle Şam rejimi arasındaki koordinasyonu ise Lübnan Hizbullahı sağlıyor. Bunda Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın kadim dostluğunun da payı büyük. Iraklı Şii milislerin aksine Şam rejiminin 7 Ekim sonrası çatışmalardan uzak durmasını Nasrallah konuşmalarında savunuyor.
Kaynaklar şunları ekliyor: “Bazı Suriyeli yetkililer, İran’ın bölgesel kazanımlarının Şam’ın aleyhine olacağına inanıyor. Gazze savaşının başında Esad yönetimi, İran-ABD anlaşmasından korkuyordu.”
Şam ile Tahran arasındaki ilişkilerde yaşanan çalkantılar ışığında, Suriye’deki İranlı danışmanlar iki taraf arasında “aracı” haline geldi.
Analize göre İran’ın ABD ile yürüttüğü müzakere süreci ve bu doğrultuda Lübnan-İsrail arasındaki Ekim 2022 deniz sınırı anlaşması Şam’ı rahatsız etti. Bunun etkisi de Esad’ın İran’dan uzaklaşarak Arap Birliği ülkelerine yakınlaşması şeklinde sonuçlandı.
Bu sürece karşı İran’ın hamlesi gecikmedi. Tahran rejimi Arap medyasına İran’ın Suriye’deki savaşa 10 yılda 50 milyar dolar harcadığına ilişkin “gizli” olarak sınıflandırılan bir hükümet belgesini sızdırdı. Bu meblağın, Tahran’ın önümüzdeki dönemde Şam’dan geri almak istediği “borçlar” olduğu değerlendirilmişti. İran hükümetine yatırım ve fosfat, petrol ve diğer kaynakların taşınması da cabası.
Şarku’l Avsat’a konuşan kaynakların aktardığına göre Şamlı yetkililer Tahran’dan belgeleri yalanlamalarını talep etmelerine rağmen İran konu hakkında yorum yapmaktan kaçınarak Şam’a İran’a karşı bağımlılığını hatırlatmış oldu.
Esad’ın İran karşıtı tutumuyla tanınan Tümgeneral Kifah Melhem’i Suriye Ulusal Güvenlik Ofisi Başkanlığı’’na ataması da Tahran’ı endişelendiren bir başka husus.
Son zamanlarda düzenlenen Kudüs Günü etkinliklerde İran’ın temsil edilmemesi, rejim lideri Ali Hamaney’in fotoğraflarının kullanılmaması da göstergelerden biri. Hizbullah Genel Sekreteri, geçtiğimiz yıllarda bu liderlerin aynı vesileyle temsil edilmesinin ardından Ramazan ayının son Cuma günü Şam’ın güneyindeki Yermük Kampı’nda düzenlenen “Uluslararası Kudüs Günü” etkinliğinde Hamaney’in Suriye’deki temsilcisi veya İran büyükelçisi düzeyinde temsil edilirdi.