TC devleti kan ve inkar üzerine kurulmuş bir devlettir. Bu devletin gerçeğinde demokrasi yoktur. başta Kürt sorunu olmak üzere, Alevi ve diğer azınlık halkların zorla türkleştirilmesi zihniyeti üzerine kurulu bir devlet mekanizması ve bunun yarattığı insan profilinin düşünce yapısında, demokrasi talebi, devlet düşmanlığı ve ölüm gerekçesidir.
Ordu ve polis teşkilatı başta olmak üzere silahlı güçlerin eğitimi, hazırlanmaı ve uygulamasında bu toplum bileşenleri içinde \'\'düşman\'\' algısı vardır. Bir yandan herkese zorla türklük dayatılıp, herkes türkleştirilmeye çalşılırken, diğer taraftan da muhalefet gösterebilecek ve hatta muhalefet etme ihtimali olanların düşman olarak gösterildiği bir eğitim ve hazırlık süreci, bu güçlerin tereddüt etmeden silah kullanmasına ve öldürmesine yol açmaktadır.
Ordu ve polis devleti koruma adı altında halka karşı konumlandırılmış, esas olarak kendisini devletin sahibi görmüştür.
Hukuk sadece muhalifleri bastırmakta kullanılan bir propagandadan Adalet, içi boş bir kavramdan ibarettir. İnsanları öldüren devletin resmi güçleri olduğunda mahkemeler, Savcılar, yargıçlar susuyorsa orda adaletten bahsetmek çok abestir. Ortada suç ortaklığı ve suçluların koalisyonu var demektir.
Devleti yöneten siyasilerin zihniyetide farklı değildir. İnsanlar devletin resmi silahları ve maaşlı katilleri tarafından öldürüldüğünde Başbakanları çıkıp ölenleri suçluyor, öldürenleri koruyorsa, orda silahlı güce tapınma mantığı var demektir. Devleti halktan koruma politikasının olduğu bir yerde demokrasiden söz etmek, sadece insanlarla alay etmektir.
\'\'Devletçilik\'\' kavramı tamda buna vurgu yapar. Her şey devlet için düşüncesi, \'\'Devletçilik\'\'te ifadesini buluyor. Kemalist zihniyetin temel ilkesidir. Devlet için halkları, toplulukları, bazende kardeşlerini kesebilirsin. Halen devletçilik diye ilkelerin ortada dolaştığı ve devleti halktan koruma görevinin ordu ve polise teslim edildiği bir ülkede başka türlü davranış beklenemez.
\'\'Milliyetçilik\'\' hatta \'\'Atatürk Milliyetçiliği\'\' kavramının temel yaşam argümanı durumuna getirildiği bir devlette, egemen ulus milliyetçiliğinin faşizm olduğunu vurgulamakta fayda var. Diğer bütün halkları ve kültürleri soykırım dahil yok ederek zorla türkçülüğü dayatan bir ideolojiyi canlı tutan ve sanki çok güzel bir demokratik yaşam şekliymiş gibi, günlük propagandası yapılan \'\' Atatürk milliyetçiliği\'\' bugünkü Tc ve öldürülen çocuklar, Kürtler, ermeniler, rumlar, faili meçhullar, gözaltında kayıplar gerçeğidir. Çünkü bu sistem işe başlarken bu halkları yok ederek, keserek, öldürerek, idam ederek ve düşman algısı oluşturarak ideolojisini yarattı. 90 yıldır aynı tarzda devam ediyor.
AKP, işe başlarken sadece bir düzen partisiydi. Ama zamanla, iktidar erkini güçlendirerek devletleşti. orduyu, polisi, bürokrasiyi, MİT\'i ele geçirdikçe ve aynı zamanda devlet olmanın yarattığı büyük ranttan beklediğinin üzerinde nemalanınca, insanhakları ve demokrasi sadece kendi iktidarı ve çıkarlarının gereği kadar sınırlara hapsedildi. Devletleştikçe halka karşı konumlanmaya başladı. Berkin olayı karşısındaki aymaz tutumu bundan kaynaklanmaktadır.
Berkin olayının üzerine gidilirse devlet elden gidecek düşüncesi bir şizofrenik paranoyadır. Berkinleri devletten koruması gerekirken, Berkinlere karşı devleti koruma... Çocuklardan bile korkan bir devlet...
Bu devletin yeniden şekillenmesi gerekiyor. Kanla yıkanarak kurulan bir sistemin demokratikleşmesi, belkide aynı şekilde yeniden kanla yıkanarak başarılabilir. İstenmese de gerçek budur. 90 yıldır tek yanlı olarak uygulanan kıyım ve katliamların toplumun değişik kesimlerinde yarattığı birikim, böyle bir sonuca da gebedir.
TC sonunda ortadoğu devletidir. Ortadoğu kaos ve karmaşa içindeyken, \'\'benim devletim, benim ordum, benim polisim\'\' söylemleri, bu güçleri yedeklemek için iyi bir politika olabilir ama bir şeyleri değiştirmez.
Örgütsüz güçlerin örgütlenmeye ve net demokratik taleplerle gündem oluşturmaya ihtiyacı vardır. Örgütsüz kaldıkları sürece, ya gündem yakalanamaz yada günden yakalanır, sürece cevap verecek örgütsel yapıya sahip olamadığı için sürekli elden kaçırır. ikiside başarısızlık demektir.
13.03.2014 (Xıdır kırmızıçiçek)