NATO gittikçe güçlenirken, Ukrayna büyük bir güce karşı cesurca savaşan bir ülke olarak yeniden doğdu ve Rusya’nın dünya çapındaki konumu zedelendi
Başkan Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgal etme iddiaları ile Batının Kiev’i silah, para, deneyim ve bilgi ile destekleme iddialarından ele geçen ne? Peki, hesap ve değerlendirmedeki hata? Bahisler neden ya hesaba katılmamış yan etkiler ya da terslikler doğurdu?
Savaşın ikinci yılının başında Putin, Rusya’nın savaş meydanında yenilmesinin imkânsız olduğunu Batıya tekrar tekrar “anlatıyor”. Bu, gerçeğin yarısı. Diğer yarısı da Rusya’nın gerçek bir zafer kazanmasının imkânsız olup, kendi kendini hezimete uğratmasının mümkün olmasıdır. Putin, ikili korku silahıyla oynuyor. Şöyle ki; Batıyı nükleer silahla korkuturken, “kutsal” savaşını haklı çıkarmak için kendi halkını da Batının Rusya’yı zayıflatma ve “onun işini tamamen bitirme” planları kurduğu tasavvuruyla sindiriyor. Gelgelelim bu korkutmanın etkisi geçicidir. Nitekim ne nükleer savaş sadece bir tarafı yakıp yıkan bir savaştır ne de Batı, Ukrayna ile Rusya sınırına asker yığan ve işgali başlatan taraftır.
Batıda siyasetçiler ve strateji uzmanları, Moskova’nın lehine olan bir noktada buluşuyor. Nitekim NATO’yu Rusya sınırlarına doğru genişletmek, “çevreleme” politikasının sahibi George Kennan’a göre büyük bir hata iken, Prof. Stephen Walt’ın ifadesiyle de “sorunun kaynağı”. Rusya ya da herhangi bir ülkenin, hasımları ve rakipleri tarafından kuşatılmayı kabullenmesi zordur.Bununla birlikte NATO yetkilileri bu ittifakın “bir asker toplama kurumu olmadığını”, Moskova’dan korkan ülkelerin, kendilerini korumak için ittifaka katılmayı talep ettiğini söylüyor.
Gerçek şu ki işgal, bu gerekçeyi zayıflattı ve yan etkiler, şu yedi konuda hesapların tersini doğurdu.
Birincisi:Kendisine karşıt Varşova Paktı’nın dağılmasının ardından feshedilmesi gereken ve zayıflayan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a göre ise “ölüm döşeğinde” olan NATO, şu an daha da güçlenmiş ve büyümüş görünüyor ve Atlas Okyanusundan Pasifik’e kadar uzanıyor.
İkincisi:
Moskova’nın, Ukrayna’nın zayıflığının yanı sıra Batının zayıflığı, anlaşmazlıkları ve Batı ülkelerinin Amerika’yla olan çıkar çatışmalarına ilişkin hesaplarının gerçekdışı olduğu ortaya çıktı. Nitekim Ukrayna cesaret ve yeterlilikle savaşırken Batı, birlik halinde. O kadar ki, Moskova onu “kolektif Batı” diye adlandırıyor. Amerika’nın Batı liderliği ise sağlamlaştı. Yani yorgunluk bir yana bırakılırsa, her şey Ukrayna’ya olan desteğin sürdüğünü gösteriyor.
Üçüncüsü: Ukrayna’nın NATO’ya katılmasını engelleyip, Finlandiya gibi “tarafsız” olmasını sağlamak üzere yapılan bu işgal, Finlandiya ve İsveç’in, pratikte Ukrayna’nın kalbi haline gelen NATO’ya katılmasına yol açtı. Halihazırda Avrupa’da tarafsız sadece şu üç ülke kaldı: İsviçre, Avusturya ve İrlanda.
Dördüncüsü: Putin’in daima, “gerçek manada bir ülke olmayıp, Lenin tarafından icat edilen yapay bir oluşum olduğunu” söylediği Ukrayna, bu savaşta büyük bir güce karşı duran güçlü bir ülke olarak yeniden doğdu.
Beşincisi: Putin’in etrafındaki insanları seferber etmek için Rus vatanseverliği kartını öne sürmesi, bir milliyet ile öteki arasındaki varoluş mücadelesinde Ukrayna vatanseverliğinin belirginleşmesine yol açtı.
Altıncısı: Putin’in savaşı, Ruslar ile Ukraynalılar arasında korkunç bir düşmanlığa sebep oldu. Çünkü Putin bu ikisinin, Çarlık döneminden Sovyetler dönemine kadar “tek bir halk” olduğunu iddia ediyor.
Yedincisi: Georgetown Üniversitesi’nde uluslararası ilişkileri profesörü Charles Kupchan’a göre Rusya’nın dünya çapındaki konumu zarar gördü ve bunu telafi etmesi için yıllara ihtiyacı var. BM Genel Kurulunda, Rusya’nın Ukrayna’dan hemen çekilmesine ilişkin karar için 141 ülkenin lehte, 7 ülkenin aleyhte oy kullanması ve Çin ile Hindistan’ın da aralarında bulunduğu 32 ülkenin çekimser kalması alışıldık bir durum değil. Tüm bunların yanı sıra Moskova, Ukrayna’da bir yıkıma sebep oldu. Toplam milli geliri New York şehrinin geliriyle eşit olduğu bir durumda zaten zayıf olan Rus ekonomisi, Batı yaptırımlarına maruz kaldı. Dünya ülkeleri ise yüksek fiyatlar, gıda kıtlığı, gaz ve petrol ihtiyacı ile karşı karşıya. Ne uğruna? Pentagon’a yakın Rand Corporation’ın raporunda da belirtildiği gibi ne Rusların ne Ukraynalıların mutlak bir zafer elde etme şansının olduğu bir savaşa yol açan, gerçekleştirilemez bir imparatorluk hırsı uğruna. Kan ve gözyaşıyla ıslanmış bir saçmalık tiyatrosu.