Prof. Dr. Gencer Özcan, Türkiye-Suriye ilişkilerini, Erdoğan'ın ve Özgür Özel'in Esad ile görüşme taleplerini ve Rusya ve ABD'nin etkileriyle Türkiye'nin Ortadoğu'ya ilişkin dış politikalarını değerlendirdi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gencer Özcan, Türkiye’nin Suriye’den çekilmek zorunda kalacağını söyledi. Gazete Duvar‘a konuşan Özcan, “Türkiye’nin burada kalması, fiilen sınırların değişmesi anlamına geliyor. Ortadoğu sınırları başta olmak üzere bu sınırlarla ilgili yapay sınırlar, Sykes-Picot sınırları, kumda çizilmiş sınırlar gibi tarihsellikten yoksun açıklamalar yapılıyor. Oysa Ortadoğu’da sınırlar yüz yaşını geçti, oturdu ve pekişti. Uluslararası sistem, hem genel olarak hem de yerel olarak bu sınırların değişmesini istemiyor. Dolasıyla Türkiye bu topraklardan geri çekilmek zorunda kalacak” dedi.
Özcan’ın açıklamaları şöyle:
“Çekilmek durumunda kalacak, çekilmesi de gerekiyor. Her ne kadar bazı uzmanlar Kıbrıs benzetmesiyle Türkiye’nin buradan çekilmeyeceğini söylese de bence benzerlik yok… İlk olarak Türkiye’nin burada dayanabileceği bir demografik yapı yok, hani yüzde 10, yüzde 20’lik bir nüfus olsa… Türkmenler yoğun olarak Hatay’a yakın bölgelerde yaşıyor. Sınır boyunca bazı yerlerde varlar, ancak Türkiye’nin dayanabileceği, adına konuşabileceği demografik bir bütünlük yok. İkincisi, desteğin olmamasının yanında tam tersine Türkiye’yi bölgede görmek istemeyen gruplar var. Dolayısıyla bu Türkiye’nin bölgede istenmeyen unsurlar tarafından taciz edilmesi riskini artırıyor. Üçüncüsü, Türkiye’nin desteklediği gruplarla Türkiye arasındaki ilişkinin niteliği ve doğasındaki sınırlılık. Bu ilişki ve doğası, uzun süreli bir ilişkiye dayanak oluşturmuyor.
Sonuç itibariyle buradaki insanlar, vekalet savaşı unsurları ve ücret karşılığında çalışıyorlar. Türkiye’den destek alıyorlar. Türkiye’den destek alamazlarsa burada tutunma ihtimalleri son derece düşük, çünkü arkalarında ne kadar halk desteği var bilmiyoruz. Yine Suriye içerisinde başta PYD olmak üzere bu gruplara karşı savaşabilecek yapılar, gruplar var. Dolasıyla Türkiye’nin burada uzun süreli tutunmasını sağlayacak yerel unsurlardan yoksun olduğunu, tam tersine, burada bulunmasına karşı çıkan unsurlarla karşı karşıya bulunduğunu düşünüyorum.
‘Türkiye’nin Suriye’de kalması sınırların değişmesi anlamına geliyor’
Bunun yanında durumun uluslararası ve bölgesel boyutu var. Türkiye’nin burada kalması, fiilen sınırların değişmesi anlamına geliyor. Ortadoğu sınırları başta olmak üzere bu sınırlarla ilgili yapay sınırlar, Sykes-Picot sınırları, kumda çizilmiş sınırlar gibi tarihsellikten yoksun açıklamalar yapılıyor. Oysa Ortadoğu’da sınırlar yüz yaşını geçti, oturdu ve pekişti. Uluslararası sistem, hem genel olarak hem de yerel olarak bu sınırların değişmesini istemiyor. Dolasıyla Türkiye bu topraklardan geri çekilmek zorunda kalacak.
Geriye göçmenler ve PYD meselesi kalıyor. PYD ya da PKK, sonuç itibariyle değişken ittifaklar izleyen bir örgüt. Zaten hem Moskova hem de Şam ile geçmişi eskilere giden ilişkileri var ve bu ilişkileri sürdürüyorlar. Yeni bir ilişki modeline geçecekler. Onun ne olacağını bize zaman gösterecek. Ama Türkiye’nin “orada bir ayrı devlet kuruluyor” retoriği bence etkili olamayacak. Zaten çok temelli, çok etkili bir retorik değil, ileride daha da gözden düşecek. Tüm bunları göz önüne aldığımız zaman belki bugünden yarına değil, ama kısa denebilecek bir sürede Türkiye’nin buradan çekileceğini ve çekilmesi gerektiğini düşünüyorum.”