23 Haziran’da Kürt seçmenin tercihi ne olacak?

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), İstanbul Büyükşehir seçimini iptal etmesiyle birlikte dikkatler büyük şehirlerde farklı bir siyasi tablonun ortaya çıkmasında etkili olan Kürt seçmene yöneldi. Özellikle seçimin iptal kararıyla aynı gün Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştüğünün açıklanması ve ardından açlık grevlerinin sonlandırılması gibi gelişmeler Kürt seçmenin 23 Haziran’da tekrarlanacak İstanbul seçiminde oy tercihinin ne olacağı tartışmaların merkezinde yer aldı. Peki, bu gelişmeler Kürt seçmenin oy tercihinde etkili olabilir mi?

16.06.2019, Paz - 07:13

23 Haziran’da Kürt seçmenin tercihi ne olacak?
Haberi Paylaş

Akil İnsanlar Heyeti’nde de yer alan Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Fuat Keyman ve akademisyen Dr. Cuma Çiçek euronews Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

Kürt seçmenin 31 Mart seçimlerinde büyük şehirler üzerinden normalleşme talebini tekrarladığını vurgulayan Fuat Keyman ve Cuma Çiçek’e göre, 23 Haziran’da da benzer sonuç çıkacak.

Dr. Çiçek’e göre 31 Mart’ta AK Parti’ye oy veren muhafazakâr Kürt seçmenin tavrı belirleyici oldu: “Son yıllarda, özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında yaşananlar Kürt meselesinde çok bilindik devlet politikalarına geri dönüşü ifade ediyor. Buna verilmiş bir tepki olduğu kanaatindeyim. Bu 15 gün içerisinde Selahattin Bey’in durumuna ilişkin bir şey olursa belki oy tercihleri değişir. Bunun dışında Kürt seçmenin tavrında bir değişim olacağını beklemiyorum.”

Keyman ise 23 Haziran seçiminin ardından Kürt sorununda yaşanacak gelişmelere işaret ediyor: “Ben buna Kürt seçmenin beşinci mesajı diyorum. Sürekli olarak Türkiye’de olmak, Türkiye’de eşit vatandaş olarak yaşamak ve normalleşme istediklerini ve bunun için hükümetin adımlar atması gerektiği mesajını veriyorlar. 31 Mart’taki ikazlarını tekrarlayacaklardır. Ama seçimden sonra Kürt sorunuyla ilgili Suriye’den başlayarak önemli gelişmelerin olacağını düşünüyorum.”

“Çözüm sürecinden çok farklı bir dönemin harcı atıldı”

Peki, Kürt meselesine dönük güncel politikanın sürdürülmesi ya da çözüme dönük yeni bir yaklaşımın ortaya konması 2023’e kadarki süreçte Türk siyasetini nasıl şekillendirir? Abdullah Öcalan’ın; “Hem devlet hem de PKK çözüme yönelik yeni yöntemler geliştirmeli” ifadesi ne anlama geliyor?

Fuat Keyman’a göre çözüm sürecinden çok daha farklı bir yeni dönem yaşanacak ve bu dönemin önemli parametrelerinden biri muhalefet olacak: “Yeni dönemin, çözüm sürecinden çok daha farklı olacağını söyleyebilirim. Birincisi; devletle Öcalan’ın görüştüğünü ve çözüm sürecine dönüş değil ama yeni bir sürecin harçlarının atıldığını söyleyebiliriz. İkincisi; bu yeni dönemin önemli parametrelerinden biri olacak; CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin çözüm süreci veyahut açılımlara destekleyici, hatta orada önemli rol almak isteyecek önemli bir pozisyon alacağını düşünüyorum. Üçüncüsü; 31 Mart’ta Türkiye’nin hem orta eğitimli hem kentli sınıfları hem de Kürtler AK Parti’ye büyük bir mesaj verdiği için yeni dönemde Suriye ve Suriye’nin geleceği, bu bağlamda Kürt sorunu tartışmalarına paralel olarak hem AK Parti içinde hem de diğer alanlarda önemli siyasi gelişmelerde olacaktır. 23 Haziran sonrasında Türkiye siyasi alanının daha genişlediği bir döneme girebilir. Güvenlikçi yaklaşımdan daha çok siyaset alanının genişlediği, siyasi söylemin biraz daha öne çıktığı bir dönemi yaşamaya başlayabiliriz. Ve bunun aktörleri sadece AK Parti, PKK, Öcalan, HDP değil, aynı zamanda CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, sivil toplum aktörleri olacaktır.”

Cuma Çiçek’e göre Türkiye’de Kürt sorunun çözümü Suriye’deki gelişmelere bağlı: “Eğer Suriye’de Türkiye ve Suriye Demokratik Güçleri (DSG) ve ABD üzerinden bir ara formül bulunabilirse ve orada bir federasyon değil de âdem-i merkeziyetçi çözüm olursa muhtemelen Türkiye’nin kaygıları ve korkuları da giderilir. Kürtlerin orada en azından kolektif siyasi hakları tanınır. Böyle bir çözümün önü açıldığı takdirde bu Türkiye’ye de yansıyabilir. Burada da âdem-i merkeziyetçi çözüm üzerinde zemin oluşabilir. Ama işin doğrusu Suriye’de böyle bir gelişme olmadan Türkiye’de bir çözüm sürecinin başlaması zor gibi…”

Öcalan’ın mesajı ne ifade ediyor?

Çiçek’e göre Öcalan’ın “yeni yöntem” ifadesi PKK’nin silahı bırakıp Suriye’ye çekilmesini içeriyor: “PKK’nin silahı bırakıp Suriye tarafına çekilmesi olabilir. Bu iş Türkiye’de bir silah olarak gündemden çıkacaksa çözüm sürecinden öteye bir adım atılmalı. Bu örgüt cephesinde silahın tamamen gündemden çıkarılması olabilir. Devlet cephesinden de Rojova’ya yönelik en azından hasım tavrın değişmesi olabilir. Belki DSG üzerinden Türkiye’yle bir anlaşmanın olabilmesi gibi daha radikal bir adımı içeriyor olabilir.”

Keyman ise Öcalan’ın avukatları aracılığıyla paylaştığı ilk mesajını işaret ederek; “Birincisi; ilk mesajının içerdiği, demokratik özerklikten daha çok yerel yönetimlerin güçlendirmesi olabilir. İkincisi; Türkiye’de Kürtler ve diğer kimliklere haklarının verilmesi, demokrasinin, hukukun gelişmesi olabilir. Üçüncüsü; Suriye’nin geleceğiyle ilgili oluşumların Türkiye’nin güvenlik algısına bir meydan okumayı içermemesi, Suriye’nin geleceğiyle Türkiye’nin güvenliğinin paralel gidebileceği bir durumun yaratılması olabilir” diyor ve olası gelişmeleri şöyle sıralıyor:

“Bir; Suriye odaklı ve Suriye’den başlamasıdır. İki; yeni dönemde diğer partiler ve oluşumlar da aktif rol oynayacaktır. Üç; Türkiye’nin güvenliği ile Suriye’nin geleceği arasındaki dengenin korunması sağlanması. Dört; demokrasi, hukukun üstünlüğü ve yerel yönetimlerin önemi gibi kavramların, demokratik özerklik gibi kavramların önüne geçmesi şeklinde sıralayabiliriz. Bütün bunlar olurken, biz bölgeye gittiğimiz zaman görüyoruz, bir normalleşme yok. Güvenlikçi bir günlük yaşamdan normale geçilmesinin sağlanması gerekiyor. O yüzden bu yeni dönemi, Suriye ve Suriye’nin geleceğiyle günlük yaşamın normalleşmesi arasındaki bağlantının kurulması olarak görüyorum.”

Euronews
Bu haber toplam: 3451 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:35:38
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x