Türkiye'nin 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Marmara Grubu Vakfı tarafından düzenlenen "22. Avrasya Ekonomi Zirvesi"ne katıldı. Gül, "Popülizm" konusunun ele alındığı "Bilge Adamlar Oturumu"nda konuştu.
Tarihin en kötü popülizminin 2. Dünya Savaşı'ndan önce yaşandığını ve bunun çok büyük acılara yol açtığını belirten Gül, şunları söyledi:
'İktidardakiler Popülizm Yaparsa Çok Daha Tehlikeli Olur'
Bugün gördüğümüz popülizm, otoriter yönetim şeklinde ortaya çıkıyor. Hepsinin ortak özelliği büyük hayal kırıklığı çeken toplumları ve halkları, öfkelerini, onların hissiyatlarını bilinçli bir şekilde hedef alarak, onların zafiyetlerini istismar etmeye başladı. Popülist tarzlar, muhalefetteyken söylem seviyesinde kalır. Tabii çok yıkıcı olur. Bir taraftan kitlelerin hissiyatını ateşlediği için bir şekilde eğitmiş oluyor. Ama iktidardakiler popülizm yaparsa çok daha tehlikeli olur. Çünkü söylemle uygulama birleştiği anda bunun neticeleri gerçekten büyük sıkıntılar getirir ve toplumlara çok büyük zararlar verir. Kısa vadede popülizm netice getirebiliyor. Popülist liderler, popülizmi kendisine yöntem kılan siyasi akımlar; uzun vadede herkesle birlikte kaybediyorlar. Popülizmin sürdürülebilirliği söz konusu değil. Popülist olanlar, halka sadece balık verirler ancak 'balık nasıl tutulur' öğretmezler. Bir gün balık bittiğinde de o zaman felaketler ortaya çıkar.
'Çok Tehlikeli Bir Ateşi Körüklüyor'
"Popülizm, en çok demokrasinin temel niteliklerini hedef alıyor, onu çürütüyor" diyen Gül, "Adaletin, tarafsız ve bağımsız bir şekilde dağıtılmasını, kamudaki şeffaflığı, hesap verebilirliği, hür basını; bütün bunları hedef alıyorlar. Bütün bunlar, popülizmin ilerlediği ülkelerde geriliyor. Bunları her kıtada görebiliyoruz. Bunlar temel hak ve özgürlükleri kısıtladığı için; yabancı düşmanlığını göçmenlere karşı düşmanlık, bazı ülkelerde islamofobi, antisemitizm gibi bunları kullanarak sözüm ona çoğunluğun hissiyatına hitap ediyor. Ama çok tehlikeli bir ateşi körüklüyorlar" ifadelerini kullandı.
Ekonomik popülizme değinen Gül, Venezuela'yı da hedef aldı. Gül, "Dünyanın en büyük petrol, gaz ve altın rezervlerine sahip olan bir ülkenin halkı bugün ne kadar acı çekiyor; bütün ülkelerin adeta oyuncağı haline gelmiş. Halbuki böyle bir ülke, dünyanın en müreffeh ülkelerinden birisi olabilirdi. 'Good goverments' dediğimiz, sistemin güzel unsurlarını; hukuk, kuvvetler ayrılığı, şeffaflık, hesap verilebilirlik, bütün bunlar uygulanmış olsaydı böyle bir kaynağı olan ülke bugün en zengin, en mutlu ülke olabilirdi" dedi.