Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Yerel Yönetimler Kurulu’nun Van'da düzenlediği Demokratik Yerel Yönetimler Çalıştayı'nda konuştu.
Konuşmasında Kürtçeye dönük saldırılara ilişkin şöyle konuştu:
'Türkiyelilik Türkiye ve tüm halklar için de kurtuluştur'
"Merkeziyetçi anlayışın hüküm sürdüğü yerlerde tekçilik ve ‘pêşî peya’ya (Önce yaya) karşı olma var. Halayı inkar etme var, halay çekenleri tutuklama var, dava açma var, farklı dillerin, kimliklerin, inançların yaşamasını engelleme var. Biz buradan bir çağrı yapıyoruz: 21. yüzyılda Türkiye gibi halklar ve inançlar merkezi olan Türkiye gibi bir ülkede bu tekçiliğe ihtiyaç yok, aksine adem-i merkeziyetçi bir sisteme ihtiyaç var. Yerel demokrasinin güçlendirilmesine ihtiyaç var. Yerelin yetkililerinin artırılmasına ihtiyaç var. Bu yetkilerle birlikte eminim Türkiye hırsızlıktan, israftan, yolsuzluktan kurtularak daha demokratik, barışçıl, bir arada yaşama kültürüne ulaşır. Bunun için mücadele ediyoruz. 5393 sayılı kanunun 45. maddesindeki kayyım atayan ek madde acilen kaldırılmalıdır. Artık bu gaspa son verilmelidir. 21. yüzyılda biz şunu tekrar ediyoruz ki defalarca söyledik. Kürtlere statü, herkesin eşit yurttaş hakkını tanıyan bir Türkiyeliliğin dışında bugüne kadar hükümetlerin uyguladığı hiçbir politika dikiş tutmadı. Bu tekçi anlayış 40 yıldır bu ülkenin ekonomisini, bu ülkenin zamanı, bu ülkenin enerjisini yok etmek için asimile etmek için, tekleştirmek için kullandı başarılı olamadı. Kürtler için statü, herkesin eşit haklarını tanıyan bir Türkiyelilik Türkiye ve tüm halklar için de kurtuluştur."
'Dilimizi, kültürümüzü yeniden canlandıracağız'
(…)"Dilimizi kültürümüzü yeniden canlandıracağız. Bu çok önemlidir. Bunun için belediyelerin olanakları var. Dilimize kültürümüze katkı sunacak etkinlikler festivaller yapmalıyız. Dilimizi kültürümüze sahip çıkacak eylem ve etkinlikleri artırarak devam ettireceğiz. Dördüncüsü, yerel demokrasiyi hayata geçireceğiz. Merkezi hükümetin yaklaşımını biliyoruz, bunun arkasına sığınmadan yönettiğimiz kentlerde halkımızın emeklilerin kadınların katılımını esas alan, karar süreçlerinde onları merkez bir dinamik olarak gören, onlarla paylaşan ve tartışan, onlarla birlikte kararları hayata geçiren bir yöntemi önümüze koymalıyız. Bütün işleri yaparken halkla temas çok önemlidir. Belediye binalarına kapanmak gerekiyor, teknik işleri çok girmemek gerekiyor. Belediyede zaten bir yönetim var."