Üzerinde yaşadığımız gezegenin çekirdeği, sıvı haldeki metallerden oluşuyor. Bu da yerkürenin kuzey ve güney kutuplarıyla aslında devasa bir mıknatıs gibi çalışmasına neden oluyor.
Her iki kutup da coğrafi kutup noktalarına benzer yerlerde bulunuyor.
Manyetik alan aslında yerküre etrafındaki güçlerin oluşturduğu bir "katman".
Manyetosfer
Manyetosfer olarak bilinen bu alan, yerküredeki hayat açısından olağanüstü bir öneme sahip.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre Sao Paulo Üniversitesi'nden yerbilimci Ricardo Ferreira Trindade, "Manyetik alan bizi, çok ciddi tehlikeler yaratma riski taşıyan güneş rüzgarına (elektron, proton ve alfa parçacıklarından oluşan plazma dalgaları) karşı bizi koruyor" dedi.
Manyetik alan büyük oranda, likit metallerin yerkürenin iç çekirdeğine doğru hareket etmesiyle ortaya çıkıyor.
Bu hareketin değişmesiyle birlikte manyetik alan da değişim gösteriyor.
Ancak, Trindade'e göre, son 10 yılda manyetik alan daha önce hiç görülmediği kadar hızlı şekilde değişti.
Örneğin, her ne kadar belli bir aralık içerisinde kalsa da, manyetik kuzey kutbu sürekli olarak bulunduğu pozisyonu değiştiriyor.
Değişim yönünü tahmin etmek mümkün olmamakla birlikte değişim hızının ise sabit olduğu görülüyor.
Son günlerde manyetik kuzey kutbunun yeri Kanada'dan Siberya'ya doğru bilim insanlarının öngördüğünden çok daha hızlı şekilde hareket etti.
Modeller
Bu durum, yerçekimi alanında çalışmalar yapan uzmanları, manyetik güçlerin bir haritası olan Dünya Manyetik Modeli'ni (WMM) güncellemek zorunda bıraktı.
Bu harita, askeri ve sivil navigasyon alanının yanı sıra Google Haritalar gibi akıllı telefon uygulamaları tarafından da yaygın şekilde kullanılıyor.
Trindade, "Bu harita, beş yıl boyunca dünyanın farklı noktalarından yapılan bir dizi gözlemin sonucunda ortaya çıkarıldı. Buradan hareketle, zaman ve mekanda meydana gelen değişiklikleri gösteren bir küresel model oluşturuldu. Bu model, uydu konumlandırması için bile temel alınıyor" dedi.
WMM'nin en yeni versiyonu 2015 yılında yayımlandı ve bunun 2020 yılına kadar geçerli kalması öngörülüyordu.
Ancak manyetosferde meydana gelen değişimlerin hızı, bilim insanlarını 30 Ocak'ta yeni bir güncelleme yayımlamak durumunda bıraktı.
Kutupta meydana gelen değişikliğin yanı sıra bu güncellemeyi gerekli kılan bir diğer gelişme de 2016 yılında Güney Amerika üzerinde tespit edilen elektromanyetik darbe oldu.
Bu öngörülemeyen değişiklikler mevcut model üzerindeki hata miktarını da artırdı.
Dünyanın önde gelen bilim dergilerinden Nature'a göre, ABD'li ve İngiliz araştırmacılar, mevcut WMM'in neredeyse kabul edilebilir düzeylerin ötesinde geri kaldığını ve navigasyonda hatalar doğurabilecek durumda olduğunu söylüyor.
Uydu güvenliği
WMM aynı zamanda Dünya'nın yörüngesinde bulunan ekipmanların güvenliği açısından da hayati rol oynuyor.
Manyetik alan, güç anlamında eşit olmayan bir şekilde dağılıyor ve zayıf olduğu yerlerde ise daha az bir koruma sağlıyor.
Özellikle yüksek rakımlı bölgeler, güneş rüzgarına daha açık hale geliyor.
Trindade, "Bu tarz bölgelerde bulunan hava ekipmanları, uydu ve teleskopların zarar görme ihtimali de daha yüksek" dedi.
Neden oluyor?
Bilim insanları halen bu değişikliklerin arkasında yatan nedenleri anlamaya çalışıyor.
Leeds Üniversitesi tarafından 2017'de yapılan bir araştırmada, kuzey kutbunun hareketlerinin, Kanada üzerinde yerkürenin kabuğunun altında meydana gelen likit demir jet akımıyla bağlantısı olabileceği belirtiliyor.
Araştırmaya imza atan bilim insanlarından Philip W. Livermore, Sibirya üzerindeki manyetik alan gücün korurken, Kanada üzerindeki alanın zayıflıyor olabileceğini ve bunun da kutbu Rusya'ya doğru daha hızlı bir şekilde "çekiştiriyor" olabileceğini söyledi.
Aslında yerkürenin manyetik alanı o kadar değişken ki, dünyanın oluşumundan bu yana kuzey ve güney kutupları birçok defa yer değiştirdi.
Mevcut yapı, son 700 yıldır aynı şekilde duruyor ancak her an bunun değişmeye başlaması söz konusu olabilir.
Etkisi ne olabilir?
Sao Paulo Üniversitesi'nden bir diğer yerbilimci Marcia Ernesto da kutupların yer değiştirmesinin 1000 yıl gibi zaman alabileceğini düşünüyor.
Peki ama endişelenmeli miyiz? Bilim insanları, bu durumun teknolojik alanda sıkıntı yaratabileceğini ancak arı, somon, kaplumbağa, balina, bakteri ve güvercin gibi yönünü bulurken jeomanyetizm kullanan hayvan türlerini de etkileyebilir.
Ernesto, "Manyetik alandaki değişimlerin hız kazanması, kutupların yer değiştirebileceğinin habercisi olabileceği gibi, aynı zamanda anlık bir değişimin de işareti olabilir" dedi