Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
12 yıl önce Türkiye olarak bizim verdiğimiz destek 45 milyon dolardı. Şimdi 4 buçuk milyar dolar civarında.
Türkiye’nin güney sınırında son dört yıldır yaşadıklarımız ortada. Avrupa’nın duyarsızlığı da herkesin gözü önünde batı yanımıza geldiği zaman övüyor ama hadi siz de dediğimiz zaman yok.
Mülteci teknelerinin batmasına göz yummakla kendi ülkenizi refahınızı koruyamazsınız. Batıda çöpe dökülen yemeğin miktarı Afrika’da açları doyuracak miktardadır.
Esad rejimi, Daeş ve bölücü örgütün aynı çizgide yürüdüğünü görüyoruz. Suriye\'de bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun buna engel olacağız. Biz bölgedeki demografik yapının değiştirilmesine göz yummayacağız.
Sonuna kadar bu şekilde davranacağımızdan da kimsenin şüphesi olmasın. Bu insani dramın tüm yükünü Türkiye ve komşu ülkelere yüklemenin haksızlık olduğunu düşünüyoruz. Suriye’ye silah, bomba gönderenlerin bu fakir fukaraya zerre kadar bir desteği var mı? Yok. Bunun bedelini er geç ödeyecekler.
Kobani’deki olayları bahane edenler 6-7-8 Ekim’de Türkiye’de olaylar çıkardılar ve 50 kişi hayatını kaybetti. Yine aynı şehirde olaylar yaşanıyor ve aynı çevreler Türkiye’yi karıştırmaya çalışıyor.
Utanmadan, sıkılmadan terörist Türkiye diye cirit atanlara sesleniyorum: Sizde haysiyet varsa, şeref varsa, Kobani\'den kaçanlara kucak açan ülkeye siz nasıl terörist diyorsunuz?\"
Eğer sizlerde haysiyet varsa Kobani’den gelenleri ülkesinde barındıranlara ‘terörist’ deme hakkını nerden alıyorsunuz? Attığınız tweet’ler sizin o kapkara yüzlerinizi beyaza çıkarmayacaktır.
Türkiye Suriye’deki özgürlük mücadelesine elbette destek veriyor. Irak’takilere elbette iyi niyetle yaklaşıyor. Ama bunu yaparken teröristlerle bir araya gelmiyor. Türkiye’yi kimse onlarla yan yana gösteremez.
Tırlarımızı çevirenlerin kim olduklarını şu an herkes çok açık bir şekilde görüyor. Bayırbucak Türkmenleri’ne giden yardımın yolunu kesenlerin kim olduklarını bugün çok daha açık bir şekilde ortada.