Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılış töreninde konuştu.
Erdoğan, "İbn Haldun Üniversitemizin ilk etabı tamamlanarak hizmet vermeye başlayan külliyesinin şehrimize, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu güzel günde heyecanımıza ortak olan Azerbaycanlı dostumuz ve Katarlı kardeşlerime vekaleten şükranlarımı sunuyorum. TÜRGEV okul öncesinden üniversiteye kadar eğitim öğretim alanında ülkemize en önemli marka olmuş böyle bir duruma gelmiştir. Bu hizmetlerin ifasına destek olan herkesin ortaya çıkan manevi hasıladan istifade edeceğine inanıyorum" dedi.
Yaşanan her hadisenin geçmişi anlamadan geleceği kavramanın mümkün olmadığını hatırlattığını ifade eden Erdoğan, “Mesele siyasi ve ekonomik taraflarını bir kenara bırakıp, sadece ilmi yönüyle bakacak olursak Batı dünyası ilhamını bizim köklerimizden almıştır. Biz kendi köklerimizi unutarak veya dışlayarak onun türevlerini esas alarak iki asırdır kendimize yol ve yön bulmaya çalışıyoruz. Fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz. Siyasi ve ekonomik bağımsızlığın temelinde fikri bağımsızlık yatar. Osmanlı'dan cumhuriyete ülkemizin yaşadığı bu tartışmaların temelinde geleceğimizi nerede arayacağımız yatmıştır" diye konuştu.
Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti:
"Ülke ve millet olarak kendimizi kontrolsüz bir batılılaşma fırtınası içinde bulduk. Aklı hür, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilmek üzere çıkılan yolun Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır.
Her dönemde elbette bu fikri sancıyı yaşayan, arayışı sürdürmeye çalışan dava insanları çıkmıştır. Ama bunların sesi ve üretimi devlet gücünü de arkasına alan kayıtsız şartsız Batıcılığı savunan zihniyetin faşist dayatmaları karşısında yetersiz kalmıştır.
Türkiye'nin siyasi, ekonomik, askeri olarak yeniden kendine güvenini kazandığı şu son dönem, bu tür tartışmaların daha adil şartlarda yürümesine de imkan vermiştir. Türkiye bu fikri tartışma zenginliğini hayırlı bir inkişafla neticelendirecektir.
Hükûmet olmakla muktedir olmak, muktedir olmakla iktidar olmak arasındaki farkı iyi biliyorsunuz. Gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu iyi biliyoruz. Tek tek bireylerden başlayarak, toplumun tamamına uzanan fikri iktidar yolu zor ve zahmetli bir süreçtir. Kendimi bu konuda mahzun hissediyorum. 18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı eğitim, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum.
Genç bir nüfusa sahibiz ama medeniyet tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz. Medyamız en modern alt yapıya sahip ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor. İlimde, sanatta, kültürde benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız. Dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. Bunun için de fikri iktidarımızı da hâlâ tesis edemediğimiz kanaatindeyim. Hiç kimsenin bu arayıştan rahatsız olmaması gerekir. Bir şekilde önüne konan çerçeveye körü körüne inanan ve fanatikliğini yapanın kendisine de ülkesine de hayrı olmaz.
Taklitçilik mevcudun ardından girmek demektir. Bize lazım olan ilhamını gelenekten alan yenilikçiliktir. İletişim mecralarının böylesine geliştiği günümüzde başka türlü hareket etmenin mümkün olmadığını biliyoruz. Günlük hayatımızda otomobili bırakıp atı ulaşım aracı olarak görme gibi şey yok.
Bizim derdimiz arayışımız başka. Dünyadaki hâkim fikri anlayışın ve fiili düzenin ardından giderek kendimize çok daha iyi bir medeniyet inşa edemeyeceğimize inanıyorum. Tek vazgeçilmezimiz inancımızın naslarıdır. Onun dışındaki her şeyi yeniden yorumlamak, üretmek mümkündür. Ne insanlığın milletimizin ve inancımızın binlerce yıllık birikimine sırtımızı döneceğiz, ne de modern dünya imkanlarını reddedeceğiz. İnsanoğlu kimi zaman iyi yönde, kimi zaman kötü yönde kendisini yenileyen bir varlıktır. Biz her alanda olduğu gibi fikri alanda da üretici olma peşindeyiz. Geleceğe bırakacağımız en kıymetli mirasın fikri bakımdan üretken nitelikle insan olduğu inancıyla bu doğrultuda var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz.
Türkiye kuru kuruya Batıcılık saplantısı yanında, pek çok sapkın ideoloji ve akımın zehrine de maruz kalmış bir ülkedir. Fikri iktidarımızı bize ait olmayan bir medeniyete kaptırmamızın nedeni, bu sapkın akımların önlerinin bilinçli şekilde açılmasıdır.
Amorf bir nesil yetiştirme gayreti oldukça pahalıya mal olmuştur. Döktüğümüz nice gözyaşların, acıların gerisinde kuşaklar boyunca maruz kaldığımız fikri irtica vardır. Yapmamız gereken kendi medeniyet birimimize uygun nesiller yetiştirmektir. Türkiye'nin 2053 vizyonunun ana fikrini bu vizyon oluşturmalıdır. Ülkemizin geçmişten bugüne eğitim öğretim sistemi çocuklarımıza maddi bilgi yükleme üzerine kuruludur. Eğitim kısmı ihmal edilmiştir. Medyanın etkisiyle aile dahil geleneksel eğitim öğretim yapılarının gücü azalırken iyisi konulamamıştır. Zihinler popüler kültür ve sapkına akımların hezeyanlarla doldurulmuştur.
Önceliğimiz aileden başlayarak çocuklarımızı hakkıyla yetiştirmek şarttır. Bu topyekun eğitim-öğretim reformu gerektirir. Tek ihtiyacımız olan değerlerini iyi bilen, kültürüne, tarihine sahip çıkan insanlar yetiştirmektir. Diğer hususlar için endişe etmeye gerek yoktur. Onlara sahip olabilmeleri için yeterli eğitim-öğretim hayatı vardır."